İklim krizi üretimi vurdu!
Hem üretici hem de ziraat mühendisleri, Kıbrıs’ın kuzeyinde suya sahip çıkılmadığını vurguladı; kuraklığın “tarihe geçecek” boyutlara ulaştığını söyledi. YENİDÜZEN’e konuşan ilgili kesimler, iklim krizinin üretime ciddi bir darbe indirdiğini anlattı…
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Kasım ayının ortasına gelmiş olmamıza rağmen yağışlar henüz başlamış değil. Sıcak havanın etkisi altında kalan Kıbrıs adası, iklim krizinin yıkıcı etkileriyle karşı karşıya.
Su kaynaklarının azalması, tarımsal alanda yapılan üretimi de engeller vaziyete geldi. YENİDÜZEN’e konuşan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Erkut Uluçam, bireysel su tüketiminin arttığına dikkat çekerek, bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Böylelikle daha fazla su kaynağının tarımsal alanda kullanılabileceğine işaret eden Uluçam, “Su kuyularındaki su seviyesi azaldık sonra üretim de azalacak” uyarısını yaptı.
Göletlerin kurumasının hayatı olumsuz yönde etkileyebileceğini aktaran Erkut Uluçam, gölet veya barajlarda suyu tutabilmenin yer altı kaynaklarına kazandırabileceğini ifade etti.
YENİDÜZEN’e konuşan bazı üretici birlikleri başkanları da ciddi derecede kuraklık yaşandığına dikkat çekerek, üreticilerin üretimden kopma noktasına geldiğini söyledi.
“Su tüketimi konusunda toplum bilinçlendirilmeli”
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Erkut Uluçam, özellikle son yıllarda evlerde kullanılan su miktarının büyük bir artış sağladığını söyledi, hükümetin bu konuda ivedi bir şekilde çalışma yapması gerektiğini belirtti. Dünya standartlarında kişi başı günlük su tüketim miktarının 120 litre olduğunu ifade eden Uluçam, Kıbrıs Türk toplumunun bu miktarı aştığına değindi. Toplumun geçmişte su kullanımı konusunda daha temkinli davrandığını ve bilinçli hareket ettiğini vurgulayan Erkut Uluçam, şu anda bunun söz konusu olmadığına değindi. Hükümetin bu konuda gerekli çalışmaları yapmasının önemli olduğunu belirten Uluçam, “Su kullanımı konusunda toplum bilinçlendirilmeli ve denetim mekanizması oluşturulmalı” dedi.
“Su kuyularındaki su seviyesi azaldıktan sonra üretim de azalacak”
Tarımda yer altı su kaynaklarının kullanıldığını söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Uluçam, narenciye üretiminde kullanan Lefke’deki Madendere Göleti’nde suyun azaldığına ve bunun gözle görülebilecek seviyede olduğuna dikkat çekti. Uluçam, söz konusu göletten su aktarılan kuyulardan geçtiğimiz Nisan ayında saatte 30 metreküp su çıktığını şimdi ise aynı su kuyularından çıkan su miktarının 7 metreküp’e kadar gerilediğini söyledi. Bunun yaşanan iklim krizinden dolayı kaynaklandığını ifade eden Erkut Uluçam, “Bu durum ilerleyen süreçte daha da artabilir. Bunu kimse tahmin edemez ama artacağı da artık aşikârdır… Hava serin ve bulutlu olsa bitkilerdeki su ihtiyacı bir nebze olsa azaltır ancak hava sıcak… Her zaman su ihtiyacı olmayan bitkilerin yapraklarında bile su isteyebildiğini rahatlıkla görüyoruz. Evsel kullanımda bir kısıtlama şart… Su kuyularındaki su seviyesi azaldıktan sonra üretim de azalacak” ifadelerini kullandı.
“Göletlerin kuruması büyük bir tehdittir”
Göletlerin kurumasının hayatı olumsuz yönde etkileyebileceğini aktaran Erkut Uluçam, bu konuda gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi.
Uluçam şöyle devam etti:
“Göletlerimizin kuruması büyük bir tehdittir. 1963-64 yıllarında yapılmış Gönyeli, Kanlıköy ve Haspolat göletleri kuzeyde kalan göletlerdir. Bu göletler aslında tarımsal amaçlı kullanılabilecek göletlerdi. Şu anda bu yerlerde tarımsal faaliyet yeterli derecede yapılmıyor ama göletlerin kuruması hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor. Yani, yazık oluyor. Unutmayalım ki, geçmişe baktığımız zaman 1930’lu yıllarda birkaç yıl üst üste kuraklık yaşanmasıyla insanlar adamızdan göç etmişti. Bu günleri yeniden yaşamadan gerekli tedbirleri almak zorundayız.”
“Suyu boş yere denize akıttık, bu günleri düşünerek hareket etmedik”
Geçmişte yağışların çok olduğu dönemler olduğunu da hatırlatan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Uluçam, yağıştan elde edilen suyun denize aktığını ve boşa gittiğini söyledi. Uluçam, “Şu bir gerçek ki, geçmiş dönemlerde yağışların bol olduğu günler de oldu. Barajlar taştı ve o su denize aktı. Maalesef ki, bu günleri düşünerek hareket etmedik. Eğer o su denize akmayıp, yer altı suyu olarak kullanılabilseydi, şu anda daha iyi bir noktada olabilirdik. Gerekli çalışmaları zamanında yapmak çok önemlidir” dedi.
“Kıbrıs’ın güneyi, suyun kullanılması, denize akmaması konusunda Kıbrıs’ın kuzeyinden çok çok daha ilerdedirler”
Kıbrıs’ın güneyinin yer altı su kaynakları kullanımı konusunda kuzeye daha gelişmiş olduğunu anlatan Erkut Uluçam, o seviyeye gelebilmek için önemli çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.
Uluçam şöyle konuştu:
“Güneyde yaklaşık 330 milyon metreküplük baraj olarak bir depolama hacmi var. Bunların sadece bir tanesinde yaklaşık 110 milyon metreküplük su hacmi söz konusu. (Baraj dolu olduğu zaman)… Oradan da borular aracılığıyla tarımsal alanlarda bu su kullanılabiliyor. Suyun kullanılması ve denize akmaması konusunda Kıbrıs’ın kuzeyinden çok çok daha ilerdedirler. Zaten 1960’lı yıllardan itibaren başlayan bir çalışmaydı bu. Zaman içerisinde geliştirip, bugünlere getirdiler. O yıllarda suyun denize akmayıp, yer altı kaynağı oluşması konusunda ciddi çalışmalar yapmışlardı. Bu, bir planlama, bir öngörü istemeyen bir durum. Mevcut olan barajların bile temizlenmesi suyun o noktada tutulması için önemlidir. Baktığımızda Serhatköy Barajı’nda 1973 yılından beri herhangi bir temizlik çalışması yapılmadı. Diğer gölet veya barajlarda da öyle… 50 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Barajların temizliğinin yapılması çok önemlidir. En azından yağışlı yıllarda bu suyu tutabilmek için…”
“İklim krizi üretimi azaltabilir”
Son olarak yaşanan iklim krizi konusunda düşüncelerini söyleyen Erkut Uluçam, yaşanan krizin üretimi azaltabileceğine değindi, “İklim krizi yaşanması sebebiyle iç piyasadaki üretim su kıtlığı sebebiyle bir miktar azalacaktır. Yurtdışından gelebilecek her ürün hem ayrı bir maliyettir, hem de bunun taşınması sırasında karbon ayak izinin üzerine çıkılacaktır” ifadelerini kullandı.
Üretici birlikleri ne dedi?
Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam:
“Tarihte 12 bin ton arpa alımı ilk kez oldu”
Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam, kuraklık haritasının henüz çıkmadığını, haritanın çıkmasını beklediklerini söyledi. Görünen kısmıyla genel anlamda bir kuraklık yaşandığının belirten Nizam, “Tarihte 12 bin ton arpa alımı ilk kez oldu. Bu bir gerçektir ki ciddi bir kuraklık olduğu söz konusudur” dedi.
Kuraklığın yanı sıra üretim esnasındaki girdi maliyetlerinin yüksek olduğuna da değinen Nizam, “Çiftçi eskiden bir dönüme 1 milyonluk yatırım yaparken, şimdi 3 milyonluk yatırım yapıyor. Hem maliyetlerin artışı, hem de sezonunun kurak gelişi çiftçiyi üretimi koparır vaziyete getirdi. Üretici artık üretmek istemiyor. Türkiye’den getirilen su bir an önce tarım amaçlı Mesarya’ya ulaşmalı. 1-2 yıl içerisinde suyun Mesarya’ya getirileceği öngörüsü var. Umarım verilen sözler yerine getirilir ve üretici de en azından kurak geçen yıllarda tohum bulma şansı yakalar. Su hayattır.”
Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu:
“Kuraklık, en fazla narenciye üretimini etkiliyor”
Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, “Su, sulu tarımın can damarıdır” diyerek, narenciye sektörünün bu dönemde büyük sıkıntılar yaşadığını söyledi. Narenciyenin yılın 365 günü bakım istediğine dikkat çeken Alioğlu, Kasım ayının ortalarına gelmiş olmamıza rağmen narenciye üreticisinin halen su satın alıp bahçe suladığının altını çizdi. Yaptığı değerlendirmede “Kuraklık konusunda 2023 yılı tarihe geçecek” diyen Alioğlu, üreticinin hem maddi, hem de manevi anlamda etkilendiğini ifade etti.
Ali Alioğlu şöyle devam etti:
“Sulama kısmının yanı sıra gündüz sıcak, gece de çiğ olması ağacın dalındaki meyveyi olumsuz etkiliyor ve üretici hastalığın önüne geçebilmek için bir de ekstradan ilaç atmak zorunda kalıyor. Bir iklim krizi yaşandığı bir gerçek, uzmanlar da uyarıyor. Hükümet, bu uyarıları dikkate alıp, bu konuda ciddi politikalar hayata geçirmeli. Türkiye’den getirilen su, geçtiğimiz aylarda tarım amaçlı Güzelyurt’a ulaşmıştı. Suyun Güzelyurt’a ulaşması Güzelyurt’a fayda sağlayacak.”