1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. İlhak düzenine karşı dünya dili
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

İlhak düzenine karşı dünya dili

A+A-

Adanın kuzeyinde örtülü bir ilhak düzeni kurulmak isteniyor.
Şimdi değil yıllardır böyle!

Örtünün ismi “KKTC”dir ve bu yapı tam da parti buluşmalarında masa üzerine serilen rolüne uygundur.

O örtünün altına neler neler süpürülüyor.
Kir büyüktür.

***

Ulusal Birlik Partisi hem bu örtülü ilhak düzenini, hem de örtüsüz yandaş ve menfaat siyasetini temsil ediyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve ayrı bir devlet siyasetine samimiyetle inanan bir grup da vardır, onların hakkını yemeyelim. Toprak ve mülkiyette uluslararası hukuk içerisine nasıl gireceğimizin formülünü bilmeseler de UBP’ye oy verenlerin tümünü ilhakçı görmek doğru değildir.

***

Bir de Kıbrıs’ın geleceğini barışta, demokraside, bağımsızlıkta, kendi ayaklarımız üzerinde duracağımız ve kendi kendimizi yöneteceğimiz bir özgürlükte görenler var.

Cumhuriyetçi Türk Partisi işte bu kesimlerin sığınacağı liman olarak ortaya çıktı.
Güvenle, umutla, inançla CTP’ye “yeniden geri dönen” oylar oldu.
Hem de çok…

***

Hiç kuşkusuz Tufan Erhürman’ın çatışmadan uzak yapıcı siyaseti, ayrıştırmayan dili, kucaklayıcı yapısı bu yönelimde etken olmuştur.

Şimdi çok daha güçlü bir liderlikle parti içerisindeki konumunu güçlendirmiştir.
Yeni kadrolar CTP’ye çok daha dinamizm getirecektir.
İşte bu noktada CTP gelişmeli ve kurumsallaşma yolunda daha ileri adımlar atmalıdır.
Partilerin örgütlü yapısının çağın gerisinde kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

***

Cumhuriyetçi Türk Partisi sol kültüre ait değerleri çok daha geniş kitlelere benimsetmek, federalist çizgisini korumak, enternasyonal bir tavırla ilerlemek, siyasetini yoksul ve işçilere de yaymakla yükümlüdür.

Bir de “statüko”ya yenilmeden büyümelidir.
CTP yeniden umuttur. Yeniden hayal kırmak istemiyorsa, çok çalışmalıdır, çok…
Samimiyetle, içtenlikle, ilkeyle...
 


Umarsızlar sandığı

Sandığa gitmeyen umarsız bir kitle var. Epeyce de memlekette artık yaşamayan kayıtlı seçmen!
Hatta hayatta olmayan ama seçmen listesinde yer alanlar var.
Hani “seçime katılım” diyoruz ya, bir bölümü de seçmen listeleri güncellenmediği için!

Boykot” siyasi bir seçenek olarak ciddi bir karşılık bulmadı.

Sosyal medyada görünür bir grup bu siyasi tercih üzerinden söz söyledi, çoğunlukla boykotun içeriğini anlatmak yerine “bizden korkuyorlar, bize karşılar, bizi çekemiyorlar” teması üzerinden kendini kutsadı.

Seçmen sayısındaki artışa rağmen seçime katılım oranındaki düşüşü tümüyle anlamsız görmemek gerekiyor elbette…
“Boykot” fikri gerçek bir siyasi tercihe de dönüşebilir, gün gele…

Şimdi çok daha ciddiyetle ele alınması gereken siyasette ittifakın neden bu kadar zorlaştığıdır.
Hele de solda!
Çok sayıda isim salt bu yüzden Meclis’in dışında kalmıştır.


Karmalar

Karmadan en fazla oyu sanırım CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman aldı.
Göz ucuyla Yüksek Seçim Kurulu tablolarına şöyle bir baktım.
Faiz Sucoğlu'na 3 bin 507 karma oy çıktı.
Tufan hocaya 5 bin 376.

Çok daha geniş kitleler seviyor, destekliyor, beğeniyor demektir bu Erhürman'ı...
“Karma”ya bakmadan da anlaşılır bir durum (!)

Ne ilginç, karma oy sistemine en fazla karşı çıkan isimlerden biri de yine kendisi...
Sucuoğlu gibi...

Kudret Özersay 3 bin 463 karma oy aldı.
İyi karmacılardan biri de 3 bin 457 karma oy ile Sağlık Bakanı Ali Pilli.

tufan-004.jpg

faiz-002.jpg

 


Siyaseti bırakma Aslı!

asli-murat-001.jpg

Güzelyurt’un vekil sayısı azaldığı zaman çok üzülmüştüm.
O şirin kasaba bunu hak etmedi.
Aslı Murat’ı kaybetti bu Meclis, bu yüzden…

Eğer vekil sayısı nüfus oranına göre değişmeseydi bugün hem Armağan Candan, hem Aslı Murat Meclis’te olacaktı.

“Aday olmayım mı” diye sorduğu zaman Aslı, şunu söylemiştim:
“Siyaset, sol kültür ve örgütlü bir mücadele için yola çıkıyorsan harika bir düşünce! Milletvekilli seçilmek için değil, yeni bir siyaset için aday ol ve kazansan ya da kaybetsen devam et…”

Hiç değişmedi fikrim!
Bir dönem çok sayıda bilge, nitelikli, yurtsever, yenilikçi insan siyasi partilerden uzaklaşarak, alternatif gruplara yöneldiler.
Siyasi partilerin içi boşaldı.
Yanlıştı.

Şimdi yeniden siyasi partiler içerisinde çoğalmalıdır sesler....
Hele de siyasette ve toplumda kadının özgürleşmesi, yeni bir dilin oluşması ve barış inşası için bu şarttır.


Nasıl şaşırmazsın ki!

Ersin Tatar, Türkiye Hentbol Takımı’nın Kıbrıs’ın güneyindeki maçını izlemeye niye gitmedi?
Bir yanıtı olmalı!


Nasıl sevinmezsin ki!

Çok daha fazla kadın vekil Meclis’e girdi, yine de rakam beşte biri ancak aştı! En az yarı yarıya olmalı…

Bu yazı toplam 1609 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar