İLHAKIN AYAK SESLERİ
“(…) Türkiye, Kıbrıs sorunundaki tıkanıklığın sürdükçe büyüyen maliyetini taşımaya nasıl ve nereye kadar tahammül edebilir? Çözümsüzlükle geçen zamanın artan maliyetlerle etkileşiminin oluşturduğu bileşke, Batı’dan el artırarak uzaklaşmayı iç politika hedefleri açısından da tercih eden Erdoğan iktidarını günün birinde KKTC’yi ilhak etmeye zorlayabilir mi?”
Bu cümleler deneyimli gazeteci Kadri Gürsel’in kaleminden…
Türkiye’deki ‘susturulmuş medya’ya alternatif yayınlar yapan mecralardan biri olan Diken’de yazan Gürsel, içinde ‘Kuzey Kıbrıs’ın ilhakı’nın da geçtiği, Ankara’nın ‘olası maceraları’ndan söz ediyor.
Yazıyı çok daha önemli kılan unsur ise, bunların bir ‘gayrı resmi toplantı’da konuşulanlarla benziyor oluşu…
Kadri Gürsel’in aktardığına göre, EDAM (Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi) adlı düşünce kuruluşu bundan bir ay önce ‘Bodrum Yuvarlak Masası’ adı altında bir buluşma gerçekleştirmiş. 4-6 Ekim tarihleri arasında yer alan ve ‘geleneksel’ olduğu aktarılan toplantıda yerli ve yabancı uzmanlar hazır bulunmuş.
**
Türkiye’nin Rus yapımı Su-35 uçaklarını satın alması…
Türkiye’nin NATO’dan çıkmaya karar vermesi…
Ve Türkiye’nin KKTC’yi ilhakı…
Tüm bunlar o masada ‘olası hamleler’ olarak konuşulmuş.
Kadri Gürsel bu toplantı sonrası yaşanan bazı gelişmelerin izini sürerek, son 30 gün içerisinde bu konuşulanları doğrulayan adımlar atılmakta olduğuna dikkati çekiyor.
Bunlardan biri ABD’nin Yunanistan ile imzaladığı Savunma İşbirliği Protokolü…
Kadri Gürsel’in şu tespiti çok önemli:
“(…)Balkanlar, Ege ve Doğu Akdeniz’de ABD’nin yeni müttefiki Yunanistan’dır ve dahası bu ittifakın Türkiye’yi dengelemek ve çevrelemek gibi bir hedefinin bulunmaması doğası gereği mümkün değildir. Bu yeni gerçeklik babında adları geçen ABD, Türkiye ve Yunanistan’ın ‘NATO müttefiki’ olmaları ise artık bir şaka etkisi yaratmaktadır…”
**
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı ilhakı meselesi zaman zaman gündeme gelen bir konu… Misak-ı Milli sınırları içerisinde olmayan Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılması süreci gibi senaryolar yeni değil.
Kıbrıs’ta federal çözümün zıddı olan taksim siyasetinin bir versiyonudur zaten entegrasyon… İdeolojik ve politik bir tercihtir.
Ve belli oluyor ki Ankara’da bu tercihi günü geldiğinde kullanma niyetinde olanlar vardır.
Yoksa Bodrum’daki Yuvarlak Masa’da ‘Kıbrıs’ın ilhakı’ konusu gündeme niçin gelsin ki?
Demek ki birilerinin aklının bir köşesinde var bu kart…
Hoş, KKTC’nin Türkiye’ye bağlanmamış bir tarafı kalmadı zaten… Ekonomik, askeri, siyasi, ticari, kültürel, sportif, iletişimsel, nüfussal ve de hayatın diğer bütün alanlarında entegrasyon süreci on yıllardır sürdürülüyor.
‘Kendi ayakları üzerinde bir devlet neden oluşamadı ve niçin bu kadar derin bir ‘bağımlılık’ ilişkisi ortaya çıktı’ sorusunun yanıtı Bodrum’daki yuvarlak masada konuşulanların içinde vardır.
Hiç de şaka değildir.
Türkiye’nin dış ilişkileri bozuldukça ve içeride huzursuzluk arttıkça maceraya sürüklenme ihtimali vardır ve –ne yazık ki- bu olasılık gittikçe güçleniyor.
Bakın Kadri Gürsel yazısını nasıl bağlıyor:
“(…) Su-35 alımı, KKTC’nin ilhakı ve hatta NATO’dan çıkmak… Erdoğan Türkiye’sinin Batı’dan el artırarak uzaklaştığı bir süreçte, üzerinde kafa yormaktan kaçınma lüksümüz olmayan ihtimaller…”
Federal çözüm için ‘gereğini’ yapmayan tüm Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlara önemle duyurulur!..