1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. İLİŞKİLER KRİZİ ÇAĞI
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

İLİŞKİLER KRİZİ ÇAĞI

A+A-

Tek bir hayat değil aslında “hayatımız” dediğimiz. Başkalarında, onların zihninde de yaşıyoruz. Ortak anılarımızla, çeşitli sözcüklerimiz ve görüntülerimizle bizi içlerinde taşıyorlar. Tıpkı bizim de pek çok insanı taşıdığımız gibi. Bütün bu insanlar bizimle ilgili çeşitli kanılara sahipler. Bize dair farklı birer anlatısı var pek çoğunun. Bazı yargılar oluşturmuşlar ellerindeki verilerden, bilgi parçacıklarından, okuduklarından, belki kısa buluşmalarda oluşturdukları intibalardan hareketle.  Onlara sorsak her biri farklı birer anlatı sunabilecektir bize dair. “Biz” dediğimiz de son derece akışkan bir şey aslına bakılırsa. Değişiyoruz çünkü sürekli…  Deneyimlerimiz ruhsal anlamda farklılaştırıyor bizi. Fiziksel olarak dahi aynı zaman diliminde bile değişik bir kıyafetle, farklı bir geri planla, farklı bir ışık altında, ruh halimize göre değişime uğrayan enerjimizle, gözlerimizde yanan ya da sönen ışıkla, mutluluk ve mutsuzluk anlarımızda taşıdığımız eda ile başka biri gibi durabiliyoruz.

Son sıralar çok düşünüyorum bunu. Çok farklı çevreden ve farklı deneyimlere sahip iki insan bizi anlatsa örneğin, aynı insandan mı söz ediliyor diye kuşku duyulabilir. Pek çok ortaklaşma olabilecektir kuşkusuz ama iki farklı marjinde duran, birbirini yalanlayan anlatılar da olabilecektir.

Sorun her şeyin durağan olduğunu varsayan ve keskin tanımlar içeren yargılarda. Sorun dilin sefaletinde; sezgiyle kavrananı, hissedileni kelimelere dökme güçlüğünde.  Sorun tanımların insanları bazı kutulara hapsetmesinde ve kişilere kimlikler atfedip markalama pratiğinde. Sorun belleğin çarpıtma eğiliminde. Apaçık görülenin, yaşananın bile farklı kaydedilebilmesinde.  Edebiyat bu nedenle çok önemli işte. İnsanı çok farklı yönleriyle, kişisel tarihiyle, ait olduğu zaman diliminin bu kişisel tarihe yaptığı etkilerle, değişik durumlarla karşılaşınca nüksedebilecek özellikleriyle, insanlık hallerinin türlü tonlardaki renkleriyle anlatabildiği için.

Herkes kendi hikayesini yaşıyor sonuçta. Ne zaman geleceği belli olmayan bir ölümle bitecek birer hikâye bu. Bu hikâyenin içinde başkaları da var ve onlarla kurduğumuz ilişki belirliyor hayatımızın rengini. Başkalarıyla güzellikleri mi paylaşıyoruz yoksa onları yaralamaya, yok etmeye mi eğilimliyiz? Çevremizdeki bütün canlılara ilişkin bir tutum bu. Dünyanın en temel meselesi: Bir yanda yıkıp yok etmeye çalışanlar, başka insanlara karşı zalim olanlar, kendi çıkarları için çevreyi ve her türlü canlıyı ezip geçmeye hazır olanlar diğer yanda ise kendi hayatı gibi başka insanların hayatlarını da değerli bulup dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için çalışanlar… Sistemler yıkıcı insanlar yaratmak üzerine dizayn edilmiş ne yazık ki… Hemen tepki vermemiz gerekiyor pek çok durumda. Önümüzdeki bazı tuzakları hızla geçmek zorundayız.

Herkes hata yapabilir. Hata yapmamaya niyet etmek önemli bana kalırsa. En azından daha az hata yapmanın yöntemlerini araştırmak. Sonraları vicdanın sızlamasını engellemek için, başkalarına ve kendimize verebileceğimiz zararları azaltmak için…

Çağımızın bir ilişkiler krizi çağı olması, pek çok insanın yalnızlığı tercih etmesi ya da tercih etmese bile bir biçimde buna mahkûm olması biraz da içinde yaşadığımız sistemin sunduğu çıkmazlarla ilgili. İnsan ilişkileri öylesine çetrefil ve çoğu zaman öylesine yaralayıcı ki kendi kabuğumuza çekilmek bir çözüm olabiliyor. İyi biri olmaya çalışsak da sistem buna izin vermiyor çoğu zaman. Kendimizi ve yakınlarımızdakileri koruyabilmek için fiziksel olmasa da sözel şiddet kullanmak zorunda kalabiliyoruz.

Nefret ettiğimiz bazı insanlar birer roman kahramanı olsalardı onlara biraz daha şefkatle yaklaşırdık eminim. En azından davranışlarının ardındaki nedenleri anlayabilirdik. Bazı insanlar ise birer roman kahramanı olsalar belki de nefret ederdik onlardan çünkü maskelerinin ardındaki gerçeği daha net görebilirdik.

Sonuçta bu uzun ince yolda yürürken önümüze sayısız engeller çıkacaktır. Bazı canavarlarla savaşmak, zor hamleleri atlatmak zorundayız. Bu bizim hikayemiz ve her ne olursa olsun biz sorumluyuz bütün güçlüklere rağmen bunun onurlu, güzel -ya da en azından bunu hedeflemiş- bir hikâye olmasından.

 

 

 

Bu yazı toplam 2104 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar