1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. İlk Nöbet (2)
İlk Nöbet (2)

İlk Nöbet (2)

İlk Nöbet (2)

A+A-

ÇOCUK GÖZÜMDE KIBRIS VE ANILAR -17-

 


Erdinç Gündüz

İlk nöbetteki birinci saat dolarken Recep yerinden kalktı, 10-15 metre kadar geriye giderek telefondan karargaha tekmil verdi.. “Burası Numara 4... Vukuat yok...Herşey normal”...  Bu gece ve her gece, her saat başında bu tekrar edilecekti. Tabii vukuat olmadığı sürece.
Numara 4’deki görevimizde bir buçuk saat da doldu sonunda. Yeraltında,  bu kapkara çukurdaki  iki kara delik önünde iki buçuk saatimiz daha vardı.. Ama saatler durmuştu sanki. Soğukla beraber sanki sessizlik de  karanlık da artıyor artıyordu. Herşey daha korkunç bir hal alıyor gibiydi.
Bir ara Recep yerinden kalktı, kulağıma eğildi “Ben bir sigara içmeye gidiyorum. Gözünü karşıdan ayırma, dikkatli ol” dedi.

Recep’in sigarasını orada  içmesi mümkün değildi. O karanlıkta içilen sigaradan çıkan kızıl ışık parıl parıl parlayabilir, karşı taraftan görülebilirdi. Ayak seslerini duydum. Göz ucuyla izlemeye çalıştım onu. Kısa süre içinde gözden kayboldu.

Karanlığın derinliklerine daha dikkatlice diktim fal taşı gibi açılan gözlerimi.
Karşıdan bu tarafa doğru bakan,  benim gibi karanlıkta birşeyler görmeye çalışan kaç göz daha vardı acaba? İki, dört, altı?  Kimdiler? Nereden gelmişlerdi? Benim gibi acemiler de var mıydı aralarında? Neydi isimleri? Nikos mu? Dimitri mi?  Gosta da olabilir mi?

Recep, dakikalar sonra geldi. Kulağıma eğildi,
“ Eyi misin? Yoruldun mu?”
“ Yok, iyiyim” .
“ Geriye git sen da biraz dinlen istersan. Bir sigara iç”.
“ Ben sigara içmem ki...”
“Aman ne güzel.. Hiç deneme bile”...
  Nöbeti devraldı. Uyuşmuş ayaklarımı sürüyerek yürüdüm tünelin derinliklerine doğru. 15-20 metre sonra durdum, yere çöktüm. Rutubet, soğuk, kapanan göz kapaklarım....
Ama direniyorum. “Ben Mücahit oldum artık. Kendim geldim. Gönüllü. Öyleyse üstlendiğim görevi yapacağım. Uyumak yok, üşümek yok, korkmak yok...

***

İlk gece... İlk Mücahitlik anısı... İlk nöbet... İlk nöbet arkadaşım...
Geçmek, bitmek bilmeyen ilk dört saatlik nöbet iki başka arkadaşın gelip nöbeti devralmasıyla sona ermişti. Karargahın bulunduğu Muharrem Apartmanına döndüğümüzde saat  4 buçuğu buluyordu. Ne uyku kalmıştı ne de yorgunluk. Bir görevi tamamlamanın rahatlığı mıydı üzerimdeki? Yoksa korku ve heyecan dolu bir ‘ilk gece’yi sağ salim atlatmanın sevinci mi?
Recep çok yakın davranıyordu.
- Uykun var mı? Gel çay içelim.
Kabul ettim. Birkaç fincan çay içtik karşılıklı. O sordu ben cevaplamaya
çalıştım.
- Kaç yaşındasın sen?
- Onbeş-onaltı.
- Talebesin değil mi?
- Evet. İngiliz Okulunda öğrenciyim.
- Rum tarafındaki İngiliz Okulu’nda okuyordun?
- Evet.
- Bu yaşta neden geldin ki buralara?
- Ben Mücahit olmak istedim. Gönüllü. Önce zorla almaya çalıştılar. Sokakta oynuyorduk. Bizi de zorla aldı mevziye götürmek istediler. Hepimiz 15-16 yaşındaydık. Babalarımız yaşımız küçük diye itiraz ettiler. Serbest bırakıldık. Diğerleri şimdi evlerinde oturuyorlar. Ama ben kendime yediremedim. Babamla konuştum ve gönüllü olarak geldim bu sefer.
- Eyi halt ettin. Bekleseydin bir iki yıl daha”.
- .......
- E şimdi ne yapacan? Okula da gidecen?
- ......
- Öğrencileri bırakırlar okula. Ama zor olacak. Gündüz okul gece nöbet zor olacak çok...
- .....

Sigarasından derin bir nefes daha aldı. O çayını yudumlarken ben sordum bu sefer.

- Sen ne iş yapan?
- Motosiklet tamircisiyim. Gündüz işde, gece nöbette.
- Zor değil mi?
- Çoook.. Ama ne yapalım? İdare ediyorug işte...
- Ne zamandır Mücahitsin?
- Başından beri.

Sonraki günlerde Recep hep içten bir dost oldu benim için. Askerlik dışında, çok fazla bir samimiyetimiz olduğunu söyleyemem. Ama 20’nci Bölük’te görev yaptığım beş yıla yakın süre içinde hep saygı ile yaklaştım ona. Sanırım o da beni hep sevmişti. Ama terhis olduktan sonra onu hiç görmemiştim. 20 Temmuz 1974’de  Şehit olduğu haberini aldım.

Bu haber toplam 1516 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 261. Sayısı

Adres Kıbrıs 261. Sayısı