İmtihan eski ezberden olmaz…
Türkiye’deki barış süreci çok önemli gelişmelerle ilerlemektedir. Seçim atmosferi içinde bu konu bizde çok da ele alınmadı.
Bir kere hangi görüşte olursanız olun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Akil insanlar gurubuna dönük yaptığı konuşmanın değerini vermeniz gerekir.
Söz konusu konuşma, insani, demokratik ve kültürel bakımdan da Türkiye’nin tüm renklerini ve değerlerini içeren bir özelliğe sahipti.
Siyasi içeriği yanı sıra, insana, duyguya ve her tür kimliğe değer veren, sürecin ruhuna uygun bir içeriğe sahipti. Bence herkes bu konuşmayı bir kez daha okumalıdır.
Ayni şekilde, Abdullah Öcalan’ın Nevroz kutlamaları nedeni ile Diyarbakır’da milyonlarca insan önünde okunan mektubu da çok önemli idi.
Sürecin ruhuna dönük bir içerikte idi. Orada sol ve silahlı bir hareketin lideri olarak, o mektubun içeriğinde, Türkiye’nin kültürel değerlerini öne alan ve onlara dayanarak kardeşliği ve demokratik değerleri öne çıkartan bir dil, mantık ve yeni değerlendirmeler vardı.
Bence bu mektup da okunmalıdır.
Nedeni her iki olguya bu önemi verdim?
Çünkü her iki olayda da sorun çözmek için, sorunun kaynağında yer alan eski ezberlerin dışında yaklaşımlar, anlatımlar ve mantık vardır.
Bu bakımdan bu mantık, sorun çözme süreçlerinde ders alınması gereken mantıktır.
Çünkü, genellikle siyasi yaşantımızda bizde ve Türkiye’de, eski ezberlerden imtihana girmek düşüncesi meziyettir. Bu yüzden pek çok sorun çözülmeden kalmakta ve ayni şeylerin, tartışmacı ve çatışmacı bir mantıkla da konuşması yapılmaktadır.
İşte ister kendi içimizdeki sorunlar olsun, isterse Kıbrıs sorunu olsun, sorun çözme konusundaki devinimi bu yeni bakışla ele almalıyız. Eski ezberlerin içinde konuşma ve tartışmayı aşmamız gerekmektedir.
Türkiye’de bu gelişmeler yaşanırken, özellikle MHP ve CHP bu süreci eski ezberlerden karşılamaya çalışmaktadır. Sonuç itibarı ile Türkiye insanının yapılan anketlerden de görüldüğü gibi eski ezberlerin dışında hareket edene destek verdiği de ortaya çıkmaktadır. Hani o, halk ne anlar edebiyatı var ya. İşte o anlamsız yaklaşımda bununla birlikte yıkılmıştır.
Şimdi bu sürecin getirdiği bir başka gerçek gelecekte ortaya çıkacaktır. Çözüm sürecinin ilerlemesi ile birlikte Türkiye ulusal ve toplumsal çatışmacı sorunları çözüme götürme konusunda örnek olan İrlanda ve Bask örneği gibi, yeni ve evrensel demokratik bir örnek olacaktır.
Böylece Türkiye, nasıl ki 20. Yüzyılın başında dünya da ilk Kurtuluş savaşı vererek dünya da Bağımsız bir ülke olma örneği oldu. 21. Yüzyıl içinde de evrensel demokratik ve insani temeldeki değerlerle, kendi içindeki çatışmacı bir ulusal ve toplumsal sorunu çözme konunda da evrensel yeni bir örnek olacaktır.
Böylece Türkiye, ekonomik ve demokratik gelişmelerle bir rol model olma konusunda attığı adımlara, çok yeni ve demokratik bir başka değeri de ilave edecektir.
İşte biz Kıbrıs’ta dünyanın merkezinin Kuzeyde Saray Önünden ,güneyde de Elefteria meydanın geçtiğine inanan!
Kıbrıs sorununu ele alışı da Kuzey’de 1963’ten, güneyde 1974’ten ele alarak ayni şeyleri, çatışmacı bir mantığın yol göstericiliğinde, çatışmacı dışlayıcı bir dille, tekrarlayıp duran ve birbirine bu temelde üstünlük sağlama peşinde koşan insanlar olarak, Türkiye’de bu ezberlerin dışına çıkarak, yeni süreci ele alan anlayıştan çok şey öğrenmemiz gerekmektedir.
İşte bu yeni mantık, önceleri ifade edilen ve komşularla sıfır sorun yaratmayı amaçlayan düşünceye yeniden dönüş demektir. Çünkü kendi içinde en önemli sorunu, demokratik yeni gelişmelerle aşabilen, etrafla da yeni anlayışla barışı örer.
Bu yüzden biz artık Kıbrıs’ta iç sorunlarımızda ve Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde, eski ezberlerin dışında hareket ederek, eskinin güzel, demokratik ve kültürel değerlerini göz ardı etmeden, yeniyi yeni dil ve mantıkla bunun üzerine kurmak gerekir.
Evet, şimdi sıra bizde. Her şeyde, artık eski ezberlerden sınava girme kolaycılığından uzaklaşalım.