İnanıyorum (!)
‘İnanmak’, yolun yarısını aşmak demekmiş. Üşenmedim. Oturdum inandıklarımın (!) bir listesini çıkartmaya çalıştım hafta içinde.
Belki (hatta eminim) sizin de benim listeme ekleyecekleriniz vardır…
***
Gerçek hedefin, Kuzey Kıbrıs’ı Akdenizde bir ‘Cazibe Merkezi’ yapmak olduğuna;
Maraş’ın, açılınca, ‘Akdeniz’in Las Vegası’ olacağına;
Kıbrıs’ın bir ‘Cennet Adası’ olabileceğine ; (Benzetmek gibi olmasın bir zamanlar Makarios da aynını söylemişti.)
Maraş’ın bir Kumarhaneler Şehri olmasına asla ve asla izin verilmeyeceğine;
Maraş, açılınca, Rum mal sahiplerine de “evlerinize dönün” çağrısı yapılacağına:
Maraş’ın aslında Vakıflara ait olduğuna;
Yıllar yıllar once, tümden ‘devri’ için Türklere verilen tazminatla, Maraş’ın elimizden uçup gitmediğine;
Maraş’tan sonra sıranın, adanın diğer yelerindeki Vakıf mallarına geleceğine;
Ercan –İngiltere, doğrudan uçuş seferlerinin başlayacağına;
Rusya’nın KKTC’yi tanıyacağına ardından, başka başka ülkerin de KKTC’yi resmen tanımak için kuyruğa gireceğine;
Gaz-Petrol kavgasının sadece ve sadece Kıbrıslı Türkleri’nin çıkarlarını korumak için verildiğine;
Kuzey Kıbrıs’ta, vatan hainleri, Rumcular, kanı-bozuklar, Türkiye ve Türklük düşmanları bulunduğunu söyleyenlerin bir gün gerçekleri de yazmaya başlayacaklarına;
Özellikle Türkiye basınında, bir gün, gerçekleri gören ve yazanların sayısının artacağına;
İç kavgalarımızda esas meselenin, ‘Koltuk Kavgası’ olmadığına;
Ana-Yavru edebiyatından vazgeçileceğine; Azerbaycan örneğindeki gibi ‘Kardeş’ ilişkileri kurulacağına:
İnanıyorum, inanmak istiyorum.
Keşke’ler
Farkında değildim. İki hafta boyunca bu köşeyi “Keşke’lerle doldurmuşum. Mazur görün lütfen. Ama hayatımız, yaşadıklarımız o kadar çok ‘Keşke’ ile dolu ki…
Biz, bu küçücük –ülkede, ‘Keşke’lerle, Başkanlık kavgasını gündemdeki en üst noktaya taşırken, çıkar kavgalarımız devam ederken, çevremizde olup bitenleri de olasılıkları da gözden kaçırıyoruz galiba. Çevremiz ‘çılkgınlarla’ dolu malesef.
Coronavirus adım adım yaklaşıyor. Basın haberlerine gore İran tehdit altında… Türkiye’ye, oradan da bizim buralara sıçraması teklikesi kapıda. Bu bir yana, ‘Doğu Akdeniz Krizi’, ‘Suriye İdlib Krizi’, hatta ve hatta ‘Libya Krizi’ darken, geçtiğimiz hafta içinde bir haber daha çıktı Güney basınında. Ağrotur İngiliz Üssü’nde, yoğun tadilat-inşaat faaliyetleri varmış. İddialara göre ABD, askerleriyle, silahlarıyla gelmeye hazırlanıyormuş oralara. Yani, sözün özü, ABD savaş uçaklarının, füzelerinin ana üslerinden biri olmaya hazırlanıyor Ağrotur. (Bu arada, bizim Geçitkale İHA Üssü’nü de göz ardı etmeyelim.)
Çevrede ‘Savaş Rüzgarları’ esmeye devam ediyor… Ve bir savaş çıkması halinde adamız malesef ‘hedeflerden biri’ olmaya aday. Hiç beklenmedik bir anda kafamıza füzeler düşmeye başlarsa hiç şaşırmayalım yani…
Durum bu iken, acı gerçekler bunlarken gel de ‘Keşke’lerle dolu makaleler yazma….
Sokak Ağzı
“Seçimlerimizde dürüstlük, doğruluk her seferinde biraz daha kaybolup gitmekte. Farkında mısınız ? Bizimki sadece bir Demokrasi komedisi galiba. (Nevin Aksu-Lefkoşa)
***
“Leymosun ve Baf’daki Vakıf Malları ne olacak ? Onları Gavura mı bırakacağız ? Bence bir Barış Harekatı daha gerekecek.” (Mustafa K.Dülgeroğlu
***
“Uyanın. Etrafımız, bizi birbirimize düşman yapmak için ellerinden geleni yapan bir sürü insanla dolu. En başta da politikacılar.” ( Nusret)
***
“Ansızın dikkatimi çekti. Koronavirüs hızla yayılıyor. Henüz uğramadığı iki yer dikkat çekici. Biri İsrail diğeri de Amerika Birleşik Devletleri.” (Mine Yaşar)
***
“Şaka gibi yahu… Osman Kavala Gezi davası nedeniyle 28 ay hapiste yattı. 28 ay devam eden dava sonunda beraat etti ama serbest bırakılması beklenirlen yeniden tutuklandı. Nasıl ama adalet ?” (Nezire K.-Lefkoşa)
***
“Şu yol asfaltlama veya tamir işleri gece yapılsa olmaz mı ? Trafik zaten sıkışık ve berbat. Bir de tamir işleri çıkınca içinden çıkılmaz bir işkence durumu doğuyor. İlgililer farkında değiller mi bu durumun ?” (Kemal Gazioğlu)
Anlayana
“Hiçbir şey bilmez, yine de her şeyi bildiğini sanır. Böyle biri neden başarılı bir politikacı olmasın ?” (Bernard Shaw)