İnanmayanlar
İnanmayanlar… İki grup var: (1) Virüs’ün varlığına inanmayanlar (2) Devletlerine inanmayanlar…
Virüs’ün varlığına inanmayanların sayısı hayli kabarık galiba. Kanıtı ortada. Çevre, yasakları takmayan o kadar çok insanla dolu ki…Lefkoşa dışındakileri bilmiyorum. Ama Lefkoşa’da turladığımda gözüm etrafta. Restoranlarda, meyhanelerde, kafelerde oturanlarda. Ne ‘mesafe kuralı’na uyanlar var, ne de maske takanlar. Yayalarda da maskeli sayısı nerdeyse yarı yarıya.
Bunun iki nedeni olabilir… Birincisi, virüsün varlığına inanmıyor olmak…İkincisi ise “Bana birşey olmaz” mantığı…
***
Bir başka ‘inanmayanlar’ grubu daha var. İnanmadıkları da, verilen resmi rakamlar… Bazıları (KKTC rakamları için) ‘Olamaz. Bir yerde bir yanlışlık olmalı….’ endişesi içinde. Türkiye’de açıklanmakta olan rakamlarla Ilgili kuşkular ise büyük mü büyük. “Gerçek rakamlar saklanıyor…” diyenler çok.
Yakın bir arkadaşımdan bir tablo geldi hafta içinde. 15 Haziran itibarıyla bir rakamlar dökümü vardı bu tabloda. Buna göre, Avrupa’nın 17 (dikkat: 17) ülkesindeki toplam vak’a sayısı 1450…. Türkiyedeki vak’a sayısı ise (açıklanan) 1562…. Gerçek böyle ise bile Türkiye’de salgının önünün alındığı, hatta yavaşladığını söylemek mümkün mü ?
***
Bence… İster inanın isterseniz inanmayın; ama tedbiri de elden bırakmayın. Piyango gibi düşünün şimdilik ve, “Ya çıkarsa….” deyin. Nasıl olsa, eninde sonunda gerçekler ortaya çıkacaktır. İnananlar için de, inanmayanlar için de…
En Tehlikeliler…
- Okumuş (!) diplomalı cahiller…
- Kendini en akıllı sananlar…
- Sonradan görmeler…
- Yalakalığı yaşam tarzı olarak kabul edenler…
- Eline fırsat geçince kendini yenilmez sananlar…
- Yaşananlardan ders çıkarmayanlar…
- Fırsatçılığı açıkgözlük kabul edenler…
- Her an bir daldan obürüne atlamayı marifet sananlar…
Not: Eminim listeye sizin de ekleyecekleriniz vardır….
Tam zamanı galiba
“Cem Karaca’nın bir şarkısı geldi aklıma. Bilenler bilir de, içimden geldi, birazını paylaşmak, istedim.”
Bir çiviyi çakar gibi, vura vura günlere
Dört nala gidiyoruz, bizi bekleyen yere
Halimize şükran mı isyan mı etmeli
Bütün ömür bir rüyaysa uyanıp kalkmamalı mı ?
İşte geldik gidiyoruz, bilinmez bir diyara
Eskiden karpuz idik şimdi döndük biz HIYARA.
Sokak Ağzı
“B…. kokusu konusu yeni değil. Her yıl bölge halkı bar bar bağırıyor. Bu sene de tekrarı var bu filimin. Yöneticiler nerede ? “ (Nesrin-Gönyeli)
***
“Gönyeliyi ve çevresini saran gübre kokusunun nereden kaynaklandığını bilmeyen yok. Hal böyleyken, yaratanlar da önlem alması gerekenler de ortalarda yok. Bu nasıl bir rezillik anlamak mümkün değil.” (Mehmet K.Kemali)
***
“Çevre ve Sağlık Bakanlarına açık davetimdir… İkisini de sadece bir geceliğine bana misafir olmaya davet ediyorum. Buyursunlar da beraber soluyalım mahallemizin güzel kokularını.” (Gülsen-Gönyeli)
***
““Hükümeti bozmaya niyetleri yok. Onlar hayatlarından memnun. Üstelik anneleri de arkalarında dağ gibi dururken koltukları neden bıraksınlar ki ?” (R.K.-Lefkoşa)
***
“Yani şimdi demek istersiniz ki, o uçak ve garantinasız özel yolcular konusu kapanacak ? Unutturulacak bize ?” (Kemal Hayar)
***
“Zaten kumarhane, kerhane ülkesi olduyduk. Hele bir da Ers’in Maraş ve Las Vegas hayali gerçekleşirse seyreyleyin neler olacağını.” (Hayrettin-Mağusa)
***
“Müjde… Hülümetimiz buzulmadı. Herşey yolunda gitmerye devam edecek. Endişenecek hiçbir şey yok.” (M.K.-Lefkoşa)
***
“Babalar…. Babalar Günü’nüz kutlu olsun. Hangi Babalar ? diye sormayın ve düşünmeyin sakın.” (Nermin-Girne)
Anlayana
“Politikacılar halkın çıkarlarından farklı çıkarlara sahip olan insanlar topluluğudur.” (Abraham Lincoln)