İncir ağacı
“Bahçeye neden bir incir ağacı dikmezsin?” diye soranlar var zaman zaman…
“İnciri sevdiğim halde bahçeye ağacını dikmek istemem” derim çünkü incir ağacını dikmek için başka ağaçlarla birlikte yaşayabileceği yeterli bir alanın olması gerektiğini düşünürüm.
İncir ağacı büyüyüp geliştiğinde diğer ağaçların yaşam alanlarına müdahale edecektir, evin yanına dikersem temeli çatlatacak, bahçe duvarının kenarını seçersem ağacın kökleri duvarı yıkacaktır.
Onun için inciri sevsem bile ağacımdan toplama zevkini geri plana iter, diğer ağaçlara yaşam alanı sağlar, inciri de bulduğumda manavdan alır yerim.
“Herşeyi isterim, bunu da isterim, onu da yaparım, bunu da ederim” gibi bir mentalite başka şeylerin veya kişilerin zarar görmesine neden olurken geri dönüşü imkânsız sonuçlar da yaratabilir.
Birşey yapmak isterken diğer şeyleri de düşünmek, sonrasını görmek, ortaya çıkacak olasılıkları hesaplamak her akıllı insanın yapması gereken bir yöntemdir.
***
Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi Emirnamesi ÜstEL Hükümeti’nin gece yarısı kararıyla, fütursuzca iptal edilmek istenirken çok şükür ki Yargımız henüz çalışıyor ve bu iptal kararıyla ilgili ‘ara emri’ kararı verebiliyor.
Yani Hükümetin aldığı iptal kararını durduran Yüksek İdare Mahkemesi, iptal kararı alınan gece ilgili dairelere, belediyelere akan imar dosyalarının da işleme girmesini engellemiş oluyor.
‘Fütursuzca’ bir iptal kararı dedim yani ‘çekinmez ve umursamaz’ bir şekilde bu iptal kararını alan Bakanlar Kurulu veya görevlendirilen Başbakan ÜstEL, bir gecede aniden korumaya alınan bölgeyi ranttan gözü dönmüşlere peşkeş çekmek için aldığı emirlerle faaliyete geçtiler.
Önceden duymuştu bu olasılığı Şehir Plancıları Odası, hazırlıklıydı ve hemen Yüksek İdare Mahkmesi’ne başvurdu ara emri için. YİM de hızlı davrandı ve hemen kararı durdurdu. Kesin karar 28 Eylül’de verilecek ama yine Oda tarafından aynı gece belediyelerde yığılan imar dosyaları ve hatta işleme konanların bile geçersiz olduğunu duyurdu.
***
Tabii Haziran’daki seçimlerin yapılmaması ve ertelenmesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi ‘Anayasa’ya aykırı’ kararını verirken yerel yönetimlerin de yetkilerinin sınırlı olduğunu, ancak günlük rutin işlerin yapılabileceğini duyurmuştu.
Emirname iptal edilmiş olsa bile böyle bir karardan sonra, yani Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra konuyla ilgili yapılacak resmi işlemlerin geçerli olup olmayacağı ayrı bir tartışma konusu…
***
Bir kez daha gereğini yapmak için hızlı davranan Yargımıza ve hazırlıklı olan Şehir Plancılarına teşekkür etmek gerek. Hükümetin, aldığı emirler gereği memleketi yıkmak, mahvetmek, satıp savmak, rantçıları memnun edip bir şekilde kendileri de memnun olurken fütursuz (çekinmez ve umursamaz) davrandılar dedim.
Umursamaz olmalarını anlıyorum çünkü bilinç sahibi olmayanlar umursamaz da olurlar. Ama çekinmezlik! O da sanırım arkalarında olan ve onlara emirler verenlerden kaynaklanıyor.
Onlara güveniyorlar ve çekinmiyorlar. Halkın, bilinçli sivil toplumun tepkisinden çekinmiyorlar ama ne güzel ki Yargımız, yasaları çalıştırabiliyor, o duvarı aşamıyorlar.
Bir kez daha Yargı’ya sahip çıkmak gerektiğinin güzel bir örneği…
***
İnciri de isterim diyerek ağacını uygun yer yoksa da dikmenin anlamı yok. Çünkü biz altyapı olmadan binaları diker, sonra da denize akan dışkılardan, taşan b…k kuyularından, sellere yol açan derelerden, sıkışan trafikten, toplanmayan çöpten yakınırız.
Önemli olan inciri toplayıp yemek. Ne diğer ağaçları, ne temeli, ne duvarı düşünen yok.