1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. İngiliz demokrasisi ve KKTC kakakrasisi!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

İngiliz demokrasisi ve KKTC kakakrasisi!

A+A-

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, turistlerin yararlandığı “KDV iadesi” sistemini kaldırdığı için iş dünyasının resmen saldırısına uğradı...
KKTC Başbakanı Ünal Üstel, özellikle Güney’den gelen turist akışını durduracağı ya da ciddi şekilde azaltacağı açık olan sigorta zammı uygulaması için bırakın saldırıya uğramayı, kimse tarafından eleştirilmedi bile...

-*-*-

Efendim, İngiltere AB’den çıktı...
Brexit diyorlar!
Haliyle artık AB ülkelerinden gelen turistler, İngiltere’de alış veriş yaparsa, vergi ödeyecek... 
Ve bu ödedikleri vergiyi, havaalanlarından ya da deniz limanlarından çıkış yaparken “geri alabilecek”...
Ancak Sunak, “VAT Return” ya da “KDV iadesi” dediğimiz bu sistemi kaldırdı!

-*-*-

Ve İngiliz iş dünyası resmen ayağa kalktı...
Daily Mail gazetesi dün konuyu manşetinden yayınladığı bir haberle verdi... 
Gazete, bu karar için, “nefret uyandıran karar” hatta “sapık karar” ifadelerini kullanırken, “Başbakan, kendi kalesine gol attı”, “ülkemiz kendi kendine gol attı” yorumlarını yazdı...

-*-*-

Burberry markasının Başkanı Gerry Murphy, bir iş zirvesinde Başbakan'la karşı karşıya geldi... Daily Mail’in yazdığına göre Murphy, yabancı ziyaretçilerin alışverişlerinde KDV iadelerini kaldırma yönündeki karara saldırdı. 
Bu arada yine aynı gazeteye göre Sunak, 'sahada neler olduğunu' gösteren verilere bakmaya hazır olduğunu söyleyerek vergide U dönüşü için kapıyı açık bıraktı...

-*-*-

Peki KKTC’de sigorta ücretlerini artırma kararı sonrası neler oldu?
Eminim kapalı kapılar ardında birileri hareketlenmiş olabilir.
Ama bu ülkedeki “siyasi ortam”, iş insanlarının da işçilerin de, yani sermayenin de işçi sınıfının da “yeterince özgür” olmadığı bir ortamdır...

-*-*-

Emin olun ki işçiler yine de daha özgürdür ama sermaye sınıfı, en korkak, en çekingen sınıftır...

-*-*-

Oysa bu karar alındığı anda, örneğin Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı çıkıp, “Ne demek sigortaları artıracaksınız?” diye ortalığı ateşe vermeliydi!

-*-*-

Dileyen işgal desin!
Dileyen “eşit egemen” diyebilir!
Sermayesi veya burjuvası bile “gan ayaklı” olan bir ülkede, demokrasi, sadece “kakakrasi”dir!

-*-*-

Halk yani “dêmos” ile “egemen, muktedir” anlamındaki “krátēs” kelimeleri birleşiyor ve “demokrasi”yi ortaya koyuyor...
İngiltere’de tabii ki!

-*-*-

Bizde mi?
Bizde “kaka” ile “krátēs”in birleştiği gayet açık!
Kakakrasi!
Çıplak gözle görülüyor!


KKTC’den bir borç ödeme dedikodusu

Bir dedikodudur aldı başını gidiyor...
Efendim “çok üst düzey bir yetkili”; geçtiğimiz günlerde, “özel bir yakınına ait banka borcunu” kapatmış!

-*-*-

Elbette bankacılık işlemleri, kişilerin hesapları, sadece o banka ile şahsı ilgilendiren “özel” bir durumdur...
Ve kimse, kimsenin banka hesabını bilme, yayınlama, konuşma, dedikodusunu yapma hakkına sahip değildir...

-*-*-

Kişilere ait her türlü özel bilginin gizliliği, uluslararası bir insan hakkıdır...
Bir çok demokratik ve çağdaş ülkede kişilerle ilgili her türlü bilgi, “veri koruma yasaları” ile korunur...

-*-*-

Ancak işin içine “siyaset” ve haliyle “kirlilik” karıştığı zaman, bu kişisel bilgiler sızabiliyor...
Konuşulan para, Sterlin cinsinden 350 binlerdedir...
Bir anda ödenmiş olması, her açıdan şüphelidir...
Babadan – atadan kalma mal satışından elde edilmiş bir gelir de olabilir; başka bir şey de!

-*-*-

Koku, pistir ve dayanılmazdır!
“Umarım, birileri çıkar ve bu konuda “temiz” açıklama yapar veya istifa eder” diye garip bir düşüncede olduğumu beyan etmek istemiştim de... 

-*-*-

Efendim, bu yazdığım şu anda üst düzey yönetici sınıfında olduğuna inanan herkesi şaibe altında mı bırakmıştır?
Sahi, KKTC’de üst düzey yönetici mi var?
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Türkiye’den görevlendirilen bir veya bir kaç dilbandiye bağlı olduğu ülkede, eminim kimse benim yaptığımın “yanlışlığı” ile uğraşmaya kalkmaz!

-*-*-

Ayrıca şunu da öğrenmek istiyorum; bir üst düzey kişinin, örneğin benim borçlarımı da kapatması için gerekli şartlar nelerdir?
Ne kadar yakın olmak lazım?
Yakınlığın modeli ne olmalıdır?
Delice bir merak işte!


500 kişi aday olursa; BRTK tümüne
propaganda hakkı verir mi?

Anayasa’nın emridir...
Ara seçim yapılacak...

-*-*-

Matematiksel anlamda ne muhalefete ne de koalisyon hükümetine yarayacak bir sonucu olacak ama kesinlikle yapılmalıdır...

-*-*-

Efendim mantıklı ve doğru olan erken seçimdir...
Kesinlikle!
Ancak hükümet, bunu kabul etmeyeceğini açıkça beyan etmiştir...
Şu anda Ünal Üstel, Fikri Ataoğlu ve Erhan Arıklı erken seçim istemez...
Çünkü üçünün de kendi partileriyle ve hatta bir birleriyle sıkıntıları malumdur!
Ataoğlu ve Arıklı’nın “yeniden seçilememe”, “parti başkanlığı” sıkıntıları da söz konusudur...

-*-*-

Neyse!
25 Haziran’da seçime gidilecek...
Tek bir vekil için, “dar bölge çoğunluk sistemi” gibi algılamamız gereken bir seçim sistemi yaşayacağız...
Yani bağımsız her adayın seçilme şansı, partili adaylarla eşit olacak...

-*-*-

Çok büyük oranda seçmenin sandığa gitmeyeceğinden eminim...
Dolayısı ile UBP’li ve CTP’li adayların yanında, “çok iyi örgütlenebilen – sandığa mümkün olduğu kadar seçmenini taşımayı başarabilen” daha küçük parti adaylarının ya da bağımsız adayların şansı düşük değildir...

-*-*-

Bir de bahis şirketleri, keşke bu konuda bazı bahisler açsa... 
Katılım oranı ne olacak?
Kim kazanacak?
En azından belki vatandaş bahisten para kazanır!
Çünkü bu seçim, kimseye, bir şey kazandırmayacak!
Tamamen masraf!

-*-*-

UBP’nin 24, CTP’nin 18, DP’nin 3, YDP’nin 2 sandalyesi bulunuyor... 2 de bağımsız vekilimiz var... 
Bir vekil artışı, hiç bir şeyi değiştirmez...
UBP kazanırsa, Ünal Üstel de mesela Erhan Arıklı’yı ya da Fikri Ataoğlu’nu ortaklıktan çıkarmak isterse, işine yarayabilir, o kadar!
Haaa bir de kazanan kişi, ayda 70 bin TL civarında maaşı cebe indirecek!
Fena değil!

-*-*-

Bu arada aklıma ne geldi biliyor musunuz?
Sandığı protesto yerine, olabildiğince çok kişi bağımsız aday olsun!
Mesela gelin 500 kişi toplanalım ve adaylığımızı açıklayalım!
BRTK’da propaganda süreci falan... 
Herkesi çıkarmak zorunda!
Anayasa ve seçim yasası falan emri değil mi?
Ara seçim de öyle...
Anayasa’nın emri!

1484896944.jpg

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçtiğimiz gün New York’ta bir araya geldi... Guterres’in, Lavrov’dan, KKTC Milli olimpiyat Komitesi’nin kendisine gönderdiği protesto mektubuyla ilgili destek istediği belirtildi... Guterres, “Ukrayna savaşını durdurun, Sudan’daki iç savaşa arkadaşlar 72 saat ara vermiş, KKTC Milli Olimpiyat Komitesi’nin protestosu konusunda BM Genel Kurulu’nu toplayalım, bir şeyler yapalım, lütfen yardımcı olun; KKTC’den bir de Tüketiciler Derneği açıklama yaparsa, hepimiz yandık” dediği öğrenildi... (Not: Bu haber kesinlikle yalan değildir... En az Türkiye’nin doğal gaz bulduğu, çıkardığı ve konutlara dağıtmaya başladığı haberleri kadar da gerçektir.)

Bu yazı toplam 3441 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar