İnsan eti tatlı mı?
Fareleri bir kafese koyarmış Çinli gemiciler...
Hepsi sekiz, on tane!
Ve sadece su verirlermiş uzun süre...
Gel zaman git zaman 'açlığa dayanamayan' hayvanlar, başlarmış birbirini kemirmeye...
Nihayetinde zamanla kendi 'hem cinslerini' yiyerek yaşama tutunurmuş.
* * *
Böylece "yamyam"laşan farelerden en son hayatta kalan bir çifti, salarlarmış geminin içerisine...
"Fare istilası" böyle önlenirmiş !
* * *
"Geyikli Park" kitabında anlatıyor Sunay Akın, çok da bilmediğimiz bu yöntemi!
Bir diğer "fare yok edici" yöntem Amerikan gazı!
Ama yazar "Çin işi"ni de, fareleri birbirine kırdırmaktan alarak, ABD'nin mazlum Ortadoğu halkları üzerinde oynadığı 'oyun'a bağlıyor!
"Zehir" aynı yani!
* * *
Çok "vahşi" yöntem değil mi?
Ama doğa böylesine vahşidir işte...
"Ayakta kalmak" için önüne çıkanı yemekten başka da bir şansın yoktur canlının!
Oysa insanoğlu kendi hem cinsini "yememekle" övünür genelde.
İnsan "insan eti" yemez!
Yemez de, birbirini yemez mi gerçekte?
Hem de ne biçim!
***
Şöyle bir bakınız çevrenize!
Aile ilişkilerinden siyasete, iş dünyasından devlet kademesine kadar...
"Çözüm" yerine ha bire "kriz" ve "çıkmaz" üretmemizin sebebi, kimsenin de kolay kolay kabullenmediği "birbirini yeme" güdüsü değil mi?
"Doymak" bilmeyen bir hırs mı dersiniz ismine, şişkin bir ego mu, size kalmış.
Kimi kendine avantaj sağlamak kimi gücü elinde tutmak için bir başkasını 'kemirmek'te bulmuş çareyi.
Oysa ki insan insanın kurdudur, farklılıklardan doğar bütünlük.
Ne hacet!
Herkes aklından memnun genelde.
***
Şimdi sorarım size "yamyam" olmak için illa ki "insan eti" yemek mi gerekiyor!
Bir bakınız çevrenize!