İNSAN İNSAN DEDİKLERİ
Kendine başka açılardan bakmaya çalışır bazen insan; başkalarının gözünden… Biraz ürkütücü bir pratik bu… Farklı değerleri olan, hayatı farklı kodlarla anlamlandıran pek çok insan evladı var ve onay vermedikleri hayat tarzınız bir yana, hakkınızda edindikleri yalan yanlış bilgilerle de hemen yargılayabilirler sizi… Onların gözüne nasıl göründüğünüzü bir ölçüde tahmin edebilirsiniz.
Kendine bile öteki olabilmek; ötekinin gözünden de bakabilmektir bir yerde yazarlık. O yüzden yazar için kendiliğinden, gündelik bir iştir farklı spektrumlardaki bu düşünceleri algılamak… Bir başkasının kafasındaki cümleleri okuyabilmektir bir yerde işi.
Aynı insanı bir grup başka insanın ağzından çok farklı yorumlarla işitebilirsiniz. Birilerinin kahramanı ötekilerin haini; birilerinin azizi ötekilerin şeytanıdır.
Kendi değerlerimiz ve hayat algımızın süzgeci bir yana; başkaları hakkındaki bilgilerimiz şaibelidir çoğu zaman. Birisi hakkında dedikodu da denebilecek bir şeyler işitmişizdir örneğin ve karşılaştığımızda bu girer hemen devreye.
Bazen ise talihsiz rastlantılar; yanlış anlamalara yol açabilecek bir dizi garip karşılaşma olumsuz bir algının önünü açar.
Kendimizi her ne kadar insan sarrafı sansak da kötülüğü göremeyebiliriz kimi zaman. Bir ruh halini, bir tutumu anlamak için onu deneyimlemiş olmak önemlidir çünkü… Bazen birileri uyarmıştır beni bazı insanların hakkımdaki gerçek düşünceleri konusunda ve bir aydınlanma yaşamışımdır. Birilerinin pek de anlam veremediğimiz bir tutumunun ya da sözlerinin başka bir açıklaması olabilir çünkü. Belki kıskançlık, belki kendi hikayesine dair bir öfke, belki bir yanlış anlamadan kaynaklı bir korkunun doğurduğu nefret… Size dair bir beklentinin gerçekleşmemiş olmasının getirdiği düş ve kalp kırıklığı belki… Bazen ise sadece sen sen olduğun için ve onlar da çok istemelerine rağmen senin yerinde olamadıkları içindir bu negatif duygu.
Gençlikte katlanamazdım bunlara; kırılıp paramparça olurdum. Sonraları sakinledim. Dünyayı ve insanı daha yakından tanımaya başlamakla ilgiliydi bu… Bir insanın size dair duygusu ve görüşü sizden çok kendisiyle ilgilidir çünkü…
İnsan detayda gizlidir. Bir söz; bir bakış çok şey anlatır. Birinin bize dair kötücül yorumu kalbimizi kırabilir. Bunu kafaya takarsak kendimizi acıtırız ama. Kimi kez fena halde yanılırız. Yanlış yorumlamak; gerçek niyeti hissedememek çok mümkündür. Bazı konularda ise gözbağımız vardır. İçimiz kabul etmediği için göremeyiz belki de gerçeği.
Birilerini acımasızca yargılarken göz ardı ettiğimiz bir faktör onların geçmişte bizim sahip olduğumuz olanaklara sahip olmadığını, bizim deneyimlerimizi yaşamadığını göz ardı etmemizdir. Herkese kalbimizde özel bir yer açmamız gerekmez kuşkusuz ama adalet duygusu bir başkasını kötülerken özenli olmamızı da gerektirir.
Başkalarına zarar verenler; ırkçılık ve faşizme hizmet edenler dışında insanların hayatta zaaf olarak gördüğümüz özellikleri ve tutumlarını bağışlamak belki de bu dünyaya katlanmamızı kolaylaştıracaktır. Hannah Arendh’i hatırlayarak “Kötülüğün banallığı”nı dikkate aldığımızda insan hallerine dair bir farkındalıkla bazı tutumları daha iyi anlayabiliriz aslında. Anlamak onaylamak değildir tabii…
Bazı insanların ilişkilerde başkalarını ve kendilerini nasıl hırpaladıklarını gördükçe dehşete kapılıyorum hala… Hayatın içindeki çatışmalar, mikro-savaşlar sanıldığından daha önemli. Dünyadaki bu genel mutsuzluk halinin düğümleri biraz da insanın kendiyle, başkalarıyla ve çevreyle kurduğu ilişkide gizli diye düşünüyorum.