İnsan kendini bilir (!)
Çöp atmak yasaktır!..
Çöpe değil; sokağa, yeşil alana, denize...
Atarlar!..
Kimdir suçlu?
***
Sistem suçludur, denetlemelidir çünkü, eğitmelidir toplumu, çöp depolama alanları yaratmalıdır.
Çevre Bakanlığı'nın görevidir bu.
Eğitim Bakanlığı'nın görevidir.
Belediyenin görevidir.
Meclis'in görevidir.
Hükümetin görevidir.
***
Öyle de!..
Yere çöpü atanın nedir durumu?
Yani en medeni ülkenin, en medeni insanının sürdüğü arabayı altına çekmeyi beceren, en yeni teknolojiyi herkesten önce sahiplenen, gözlüğün en şaşalısı ardından bakan insan, niye aptallaşır aniden!
***
Ne ilginç değil mi, mesela kimse evinin ortasına kül tablasını boşaltmaz...
Sokağa boşaltır...
Su şişesini fırlatmaz yatak odasına, araba camından fırlatır...
Yasada yazmaz, hiçbir parti programına almaz da, insan ‘deniz’e işer, evinin damındaki su deposuna işemez nedense!
***
Çöp atmışsa sokağın ortasına bir yurttaş, ceza bakana, başbakana, Meclis'e, kabineye, sisteme kesilmez!..
Çöpü atan öder bedelini!
Danimarka'da da böyledir, Kanada'da da, İngiltere'de de böyledir Fransa'da da...
Neden bilir misiniz?
Çünkü sisteme, siyasete, devlete rağmen yurttaş sorumluluğu vardır.
İstediği kadar riyakar olsun siyaset...
Devlet kokuşmuş, sistem dağılmış, kurumlar sinikleşmiş olsun.
Hele bu avuçlarımızın içerisine aldığımız evrende, hele mobil kuşakların büyüme çağında, hele iletişime dair barikatların kalktığı yüzyılımızda..
Yani ‘evrensel değerler’i gözlerken gece gündüz...
Yani medeniyeti tanırken akıllı uslu...
Yani ‘lüks’ü onlar gibi yaşarken...
İş sorumluluğa geldi mi sığınacak delik ararız birlikte...
‘KONFOR’ bizim ‘KUSUR’ başkalarınındır illa!..
***
İNSAN kendini bilir.
Bilir de bakmaz aynaya...
Elbette denetim, ceza, otorite, yasa...
Elbette eğitim, sistem, irade...
İyi de ‘yurttaş sorumluluğu’ nerede?