“İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın”
Para bir “araç” mı hayatlarımızı sürdürmek, ayakta kalmak, keyiflenmek ve yaşamak için yoksa bir “amaç” mı?
Temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar para kazanmak yetiyor aslında!
Ah bir de aç gözlülük, hırs, bencillik olmasa…
Para bir amaca dönüştü giderek, biliyorsunuz. O nedenle böylesine büyüdü yoksulla zengin arasında uçurum… O nedenle çok kazanan daha çok kazanmak istiyor ve asla paylaşmıyor konforunu, ekmeğini, varlığını dar gelirliyle…
Bertolt Brecht tarafından söylenen “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya da hiç birimiz..." pratiğe dönüşemiyor böylece…
“Açlık Sınırı”nı aynı eylem fotoğrafı üzerine foto montajla paylaşan sendikacıların tokluğu gibi çelişkilerin sahnesinden bakarken gülümsüyor, hissedilmeyen acıların girdabında yeriniyoruz.
***
“İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın” sözü var, Goethe’nin… “Paraya Hayır” oyununun broşüründen okuyorum, onca sahteliğin orta yerinde… Lefkoşa Belediye Tiyatrosu harika bir oyun, reji, oyunculuk, performansla açtı sezonu…
Menfaat bekçiliğinin, arsızlığın, riyakârlığın ve aç gözlülüğün hayatlarımızı kuşattığı bu çağda doğru bir seçim olmuş.
Fransız Flavia Coste yazdı oyunu, Can Kapyalı çevirdi, tiyatromuzun deneyimli isimlerinden Osman Ateş de yönetti. Yönetmen farkını hissettiğim oyunlardan biri oldu “Paraya Hayır.”
Enerjisi yüksek bir performans izledik.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu yeni yüzleri taşıdı sahneye…
Kurtuluş Altaylı, Aysel Açelya Bükülmez ve Fuat Zorali, “Juliet ve Romeo-Bir Evlilik Zehirlenmesi” sonrasında yeniden gözümüze, yüreğimize, zihnimize ışık tuttu.
Sahneye ilk adımlarını attıkları an ter içinde kalmışlardı, heyecandan…
Kıbrıs Türk tiyatrosu yeni isimler kazanıyor, ne güzel…
Özgür Oktay’ın ise “ustalık oyunu” oldu tam da!
***
Lotodan size olağanüstü bir ikramiye çıkıyor.
Milyon milyon eurolar!
Eşiniz, anneniz, dostunuz gözlerinizin içine bakıyor - herkes kendi payını bekleyerek - ve siz “Bu parayı reddediyorum” diyorsunuz!
Elbette demezsiniz de!
Oyun bu işte…
***
Paranın mutlulukla, samimiyetle, insanlıkla ilişkisini gülümseyerek sorgulamak istiyorsanız, bu oyunu mutlaka öneriyorum.
İnsanları nasıl birer canavara dönüştürüyor zenginlik dürtüsü…
Para karşısında nasıl da aciz kalıyor bilgi, duygu, merhamet…
Nasıl da değersizleşiyor ne varsa, birer birer…
Paranın sahteleştirdiği insanları izlemek içinse tiyatroya gerek yok…
Her an çevrenize bakınız dikkatlice…
Hatta kimi zaman aynaya…
Göreceksiniz zaten!