Hükümete ‘güvensizlik önergesi’ verildi mi?

Verildi!
Bu ‘güvensizlik’e imza atanlar, ‘evet, imzamızın arasındayız’ dedi mi?
Dedi!..
Ortak  “Erken seçim” hedefi varken, mümkün olan en erken seçim tarihi alındı mı?
Alındı!.
Niye birbirlerini yiyorlar daha?
Bu kadar kavga, konuşma, didişme niye?

***

Bu ‘hükümet’ hemen mi düşsün, üç gün sonra mı, bir ay sonra mı kavgası olamaz bu…
Ne olabilir peki?
“Öteki”ni yıpratma, kendine “avantaj” sağlama kavgası!..
Diyelim ki, üç gün sonra düşse hükümet, yenisi kim peki?
Bilinmiyor!..
Diyelim ki Temmuz değil de Eylül’e kalsa erken seçim?
Dört ay boyunca Başbakan kim, Maliye Bakanı kim?
Hiç konuşulmamış...
Hükümet programı ne olacak peki?
Bu soru da yanıtsız…
Yani onca ‘bilinmez’e bunca ‘gerginlik’ abes değil de ne?

***

Siyaset ‘insan’ için…
Siz ‘siyasilerin’ kendisi için değil...
İnsanın yaşamını anlamlandırmak için… Daha kaliteli, daha umutlu, daha sağlıklı yapmak için…
Bu tartışmaların ne kadarı dokunuyor  ‘insan’a?
Hiçbiri…
Hiç!..
O halde sevsinler ‘kavganızı’ da kendinize sağladığınızı sandınız ‘avantajı’ da hırsınızı da egonuzu da…

***

Biri bize ‘kanserle’ nasıl mücadele edileceğimizi anlatsın; tarımsal ilaçlarla, hormonlarla, manyetik alanlara…
Anlatsın ki, kucağında bebekleri, genç yaşta ardından ağladığımız insanların görüntüsünün o yıkıcı etkisine karşı biraz olsun kendimize gelelim…
Bu ‘yurttaşlık’ işi daha ne kadar böyle gidecek, anlatsınlar bize…
Nasıl yöneteceğiz ülkeyi bu ağır ‘vesayet’ten kurtularak…
İstihdamların nasıl ‘adaletli’ olacağını, ‘kırsal kesim arsa’ dağıtımlarıyla ülkenin ‘ganimetçi popülist zihniyet’ten nasıl kurtulacağını anlatsın…

***

Yoksa...
Mevcut tartışmaların ne kadarı dokunuyor ki ‘insan’a …
Hiçbiri… Hiç!..