“İnsanca muamele görmeyi hak ediyorlar”
Merkezi Cezaevi’ndeki mahkumların yakınları isyan etti:“İnsanca muamele görmeyi hak ediyorlar”
Cezaevindeki mahkum yakınları 'iyi bir cezaevi ortamının oluşturulması, şartlı tahliye tüzüğünde değişiklik ve mahkumlara eşit ve adil davranılması’ talebiyle eylem yaptı.
Derya ULUBATLI
Merkezi Cezaevi’nde giderek artan pozitif vakalar ve mevcut cezaevi binasının ihtiyaçlara cevap vermekte zorluk yaşaması, mahkum yakınları isyan ettirdi.
Yaşanan sıkıntılara bir türlü çözüm bulunamadığını ve içerideki kişilere ‘insanca’ muamele edilmediğini savunan mahkum yakınları eylem yaptı.
Merkezi Cezaevi'ndeki mahkumların yakınları 'insanlık onuruna yakışır bir cezaevi ortamının oluşturulması, şartlı tahliye tüzüğünde değişikliğe gidilmesi ve mahkumlara eşit ve adil davranılması' talepleriyle cezaevi önünde eylem yaptı.
Eylemde "Toplama kampı mı cezaevi mi?", "Sevdiklerimizi COVID-19'a kurban vermek istemiyoruz", "Mahkumuz, insanız, insanca yaşam hakkı istiyoruz" gibi pankartlar açıldı. Basın açıklamasının da yapıldığı eyleme katılanlar, kornalar, alkışlar ve sloganlarla hem durumu protesto etti, hem de içerideki yakınlarına seslerini ulaştırmaya çalıştı.
Merkezi Cezaevi kapısının önünde gerçekleşen eylemde polisin geniş güvenlik önlemleri alması da dikkat çekti. Eyleme mahkum yakınlarının yanı sıra bazı eski mahkumlar da katıldı.
Mahkum yakınları: “Eşitsizlik var, insanca davranış yok”
YENİDÜZEN’e konuşan bazı mahkum yakınları yaşananları eleştirdi, konuya bir an önce çözüm getirilmesi gerektiğini savundu. Babasının 13 yıldır hapishanede olduğunu ve 2014 yılından beridir hem kanser, hem de koah hastalıklarıyla mücadele ettiğini söyleyen Melisa Nur, cezaevi yönetiminin COVID-19 sürecinde risk grubunda olan babasının tedavisiyle ilgilenmediğini savundu, bu durumun doktor raporlarıyla da kanıtlandığını ileri sürdü. Nur, babası için şartlı tahliye talep etti. Oğlu beş yıldır içeride olan Hülya Bulut ise cezaevindeki eşitsizlikten yakındı, oğluyla aynı dönemde, aynı cezayı alan bir Bakan yeğeninin 4 yıl içinde çıktığını iddia etti, oğlunun halen içeride olmasını ‘haksızlık’ olarak nitelendirdi. Bir diğer mahkum yakını Elif Yazıcı Başar ise COVID-19 sürecinde cezaevinin yeterli önlemleri alamadığını savundu, “eksik muamele yapıldı” dedi. Şartlı tahliye tüzüğünün bir an önce değiştirilmesi gerektiğini de vurgulayan Başar, korona şartlarında kimsenin hayatını riske atmamak için cezaevi nüfusunun azaltılması gerektiğini dile getirdi.
Eski Mahkum’dan ‘kötü yönetim’ iddiası
Eyleme destek için cezaevi önüne gelen eski mahkumlardan İbrahim Güder ise içerideki fiziki şartların çok kötü olduğunu ve başta cezaevi müdürü Metin Bilmem olmak üzere birçok kişinin mahkumlara ‘travma’ yaşattığını iddia etti. Cezaevi yönetiminin bu şekilde yapılmaması gerektiğini savunan Güder, “oranın amacı insanları eğiterek topluma yeniden kazandırmak ancak içerideki yöneticiler ‘cani ve gaddarca’ davranarak içeridekileri suça teşvik ediyor” dedi.
Mahkum yakını Melisa Nur:
“Babamın ölmesini mi bekliyorlar?
“Babam hasta ve risk grubunda. Bu süreçte ona iyi bakılmıyor… Şartlı tahliye edilmesini istiyoruz. Ölmesini mi bekliyorlar?”
Babasının 2009 yılından beri, neredeyse 13 yıldır cezaevinde olduğunu söyleyen Melisa Nur, 2014 yılından beridir de kanser ve koah hastası olduğunu belirtti. Bu hastalıkların doktor raporlarıyla onaylandığını ve doktorun ‘bu kişi sağlık açısından cezaevinde olmamalıdır’ dediğini, buna rağmen babasının halen içeride olduğunu ifade eden Nur, özellikle COVID sargını ile birlikte cezaevi şartlarının kesinlikle bu gibi hasta kişilere uygun olmadığını vurguladı. Nur şöyle devam etti: “Üç ayda bir hastaneye gitmesi gerekirken babamı 6-7 ayda bir hastaneye götürüyorlar. Koronayı ve gardiyanların eksik olmasını bahane ederek babamı 7 aydır hastaneye götürmediler. Zaten ilaçlarını da vermiyorlar. Biz Girne’de oturuyoruz, bugün bize bir telefon geldi, babamın tıkandığını, düzgün nefes alamadığını ve ilaçlarını getirmemizi istediler. Madem ki içeridekiler babama bakamıyor, gerekli ilaçları yeterli ölçüde veremiyor, neden babamı halen içeride tutuyorlar? Şartlı tahliyeden faydalandırsınlar, biz bakalım. Zaten hasta ve herkesin bildiği gibi COVID-19’dan en çok etkilenenler kanser ve koah hastaları. Böyle bir kritik durum varken neden bu muameleyi yapmaya devam ediyorlar?”.
Öte yandan babasından doğru düzgün haber de alamadıklarından yakınan Nur, babasının nasıl olduğunu öğrenmek için aradığı zaman cezaevindekiler tarafından ‘geçiştirildiğini’ iddia etti. Nur şunları aktardı: “Babamın nasıl olduğunu öğrenmek için arıyorum, iyi olduğunu söyleyip alelacele telefonu kapatıyorlar, beni babamla konuşturmuyorlar. Madem benim babam iyi, o zaman neden nefes almakta zorluk yaşıyor ve ilaç istiyor? Babamın şu an hastanede olması gerekiyor. Zaten tedavisi geciktiriliyor. Bu hastalık ilerler ve başka yerlerine de yayılırsa ne olacak, bana babamın cenazesini mi verecekler?”.
“İçerideki şartlar insani değil…”
Genel olarak cezaevi şartlarının hiçbir mahkum için ‘insani’ olmadığını da dile getiren Nur, “odalarında insani koşulları barındıran hiçbir şey yok. Sadece gerektiğinde yemek ve su veriliyor. Bu barınaklardaki hayvanlara da yapılır, ancak bu kişiler ‘insan’, buna göre muamele görmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.
Zaten babasının iki yıl sonra şartlı tahliye için kurula çıkma hakkı olacağından bahseden Nur, tek taleplerinin bu hakkın öne çekilmesi ve geç olmadan sevdiklerine kavuşmak olduğunu söyledi.
Mahkum yakını Hülya Bulut:
“Bakan’ın yeğeni çıktı, oğlum çıkamadı”
“Mahkumlar arasında bile ayrımcılık yapılıyor. Oğlumla aynı cezayı alan Bakan yeğeni tahliye oldu, oğlum halen içeride… Çok mağduruz”
Oğlunun cezaevinde olduğunu söyleyen Hülya Bulut, 68 yaşında her hafta çok uzak bir yerden buraya gelerek oğlun görmeye çalıştığını anlattı. Cezaevindeki mahkumlar arasında bile ayrım yapıldığını belirten Bulut şunları kaydetti: “İçeride bir Bakan’ın yeğeni vardı. Benim oğlumla aynı yıl girdi ve o da oğlum gibi 9 yıl hüküm giydi ancak 4 sene yatıp çıktı. Benim oğlum ise halen içeride. Şartlı tahliyeden faydalanabilmek için illa ki hükümette bir tanıdığının veya Bakan bir yeğeninin mi olması gerekiyor? Bu nasıl bir adalet? Onlar içeride, biz de dışarıda sürünüyoruz. Benim oğlum cezasının üçte ikisini yatmasına rağmen af alamıyor, şartlı tahliyeden faydalanamıyor. Hiç değilse bileklik taksınlar, ev hapsi versinler ancak bu artık cezaevinden çıkarsınlar. Hükümetteki kişilerle bire bir görüşmeye de gittim, randevu verdiler, randevu saatlerinde gelmediler. Herkes bizi görmezden geliyor”.
Yalnız yaşadığını ve kendisine bakacak kimsenin de olmadığını ifade eden Bulut, eşini kaybettiğini, tek bir oğlu olduğunu ve oğlu içeride olduğu sürece mağduriyetlerinin süreceğini vurguladı.
Mahkum yakını Elif Yazıcı Başar:
“Şartlı tahliye yasası hemen düzenlenmeli”
“Şartlı tahliye tüzüğü bir an önce düzenlenmeli… İçerideki insanların can sağlığının garantisi yok”
Eşinin mahkumlardan biri olduğunu söyleyen Elif Yazıcı Başar, içeride pozitif vakalar konusunda yapılan eksik muameleyi protesto etmek ve şartlı tahliye tüzüğünün değiştirilmesi için baskı yapmak üzere eyleme başladıklarını dile getirdi. İçerideki mahkumların da bu amaçlarla greve başladıklarını belirten Başar, “zaten içerideki kişilerin can sağlığının garantisi yok, bir de bu şartlarda haklarını alabilmek için grev yapıyorlar” şeklinde konuştu. Başar şunları söyledi: “Bizim amacımız şu; pandemi şartları belli. Bu şartlarda şartlı tahliye tüzüğünün yeniden düzenlenmesini ve cezasının üçte birini yatanların pozitif vakaların arttığı şu günlerde daha fazla içeride kalmayarak tahliye edilmesini istiyoruz. Zaten yetkililerin de istediği pandemi şartlarında cezaevi nüfusunu azaltmak ve bu kurumun yükünü biraz olsun hafifletmek”.
Eşinin şu an için pozitif olmadığını ancak içerideki kişiler tek tek pozitife döndüğü için kendisinin de eşi için endişeli olduğunu ifade eden Başar, gerekli kararın bir an önce alınmasını istediklerini kaydetti.
Eski mahkum İbrahim Güder:
“Asla unutamayacağım bir travma yaşadım”
“İçerideki durum içler acısı. Her yer çok pis ve mahkumlara yapılan muamele çok kötü… Cezaevi yönetimi değişmeli… Böyle giderse cezaevinden çıkan insanlar daha fazla suça eğilimli insanlar olacak”
Eski bir mahkum olan İbrahim Güder cezaevinden yeni çıktığını ve bugün içerideki arkadaşlarına destek için eyleme geldiğini söyledi. İçeride bir ay kaldığını ve bu sürede ‘yaşamadığının kalmadığını’ belirtti. Özellikle cezaevi yönetiminin çok kötü olduğu eleştirisinde bulunan Güder şöyle devam etti: “Yönetim zaten kendi arasında bile anlaşamıyor. İçerideki insanlara yapılan muamele çok kötü. Her yer pislik içinde, 100 kişiye bir duş veriliyor, sular buz gibi. Hasta olan insanlar ilaçlarını doğru zamanlarda alamıyor. Ayrıca sadece bir telefon koyuyorlar, herkes o telefon sırasında ‘önce kim arayacak’ kavgası veriyor. Bazen koca bir gün telefonda konuşmak için bekliyoruz, acil bir şey olsa eşimize dostumuza ulaşamıyoruz. Bunların hiçbiri insana yapılacak muameleler değil”.
İçerideyken temaslı olduğunu ve kendisini 10 gün tek başına bir kodese koyduklarını da ifade eden Güder, kodeslerin halinin ‘içler acısı’ olduğunu söyleyerek durumdan şikayet etti. Güder şunları anlattı: “Kodesler kan ve pislik içinde, doğru düzgün su akmıyor. Bana telefon da verilmedi, ailemle 10 gün boyunca iletişime geçemedim, beni çok merak ettiler. Ben şimdi dışarıya çıktım ve bu deneyim benim hiçbir zaman unutamayacağım bir travma oldu”.
“Cezaevi yönetimi bize ‘gaddarca’ davranıyordu”
Çözüm için Cezaevi Müdürü Metin Bilmem’in istifa etmesi gerektiğini savunan Güder, Bilmem’in aldığı tüm kararların yanlış olduğunu ve böyle bir yerin yöneticisi olmayı ‘beceremediğini’ ifade etti. Hapishanelerin bu tarz yerler olmaması gerektiğini ve bir şeylerin değişmesi için yeni, daha iyi bir yönetimin gelmesinin şart olduğunu dile getiren Güder şöyle devam etti: “Cezaevlerinin görevi oradaki insanları cezalandırmaktan çok, o kişileri eğiterek halka kazandırmaktır. Oradaki kişiler mahkumlara ‘cani ve gaddarca’ davranıyorlar. Eğer böyle yaparlarsa her şey daha kötü olacaktır. Buradan çıkan insanlar iyiye gitmek yerine hayatları boyunca yaşayacakları bir travmayla suça daha da eğilimli olacaklardır. Bu kişilerin bir daha suç işlememesini istiyorlarsa, içeride de buna göre davranışlar sergilemelidirler”.