“Kıbrıslı Türklerin ihtiyacıydı…”

“Pergama kontrol noktasından geçişlerdeki eziyet bitecekti…”

“Rumlar ara bölgede şunu yaptıydı, bunu yaptıydı da biz neden yapmadıydık?...”

“BM, taraf tutuyor…”

“Ne olursa olsun yol tamiratına devam edeceğiz…”

“Ara bölge bizimdir…”

“Hayır sizin değil bizimdir…”

“Biz bu tamiratı engelleriz…”

“Bizim şirrolarımız var, önümüze katarız…”

“Suç işleniyor, bir dünya örgütüne karşı kaba kuvvet kullanıyorsunuz…”

“Biz dünyada yokuz ki, olmayan bişey suç işleyebilir mi!”

***

Bu sözcükler şaka gibi gelebilir ama gerçekten de son cümlede gerçeklik payı yok mu?

Yani olmayan bir ülke.

Varlığı kabul edilmeyen bir toprak parçası…

Uluslararası varlığı olmayan bir oluşum, işlediği varsayılan bir suçtan dolayı yargılanabilir mi!

Tabii ki suç işlensin, devam etsin, başka işlenecek şeyler de varsa onlar işlensin anlamında yazmıyorum ama acaba diyorum işte bu tanınmamışlık şirroların BM araçlarını kepçesine takıp sürüklemesine, BM askerlerine yumruk atılmasına gerekçe yaratabilecek bir rahatlık ortaya çıkarmış olabilir mi!

***

Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması, Kıbrıs sorununun şimdiki durumunun bir koz olarak hâlâ birilerinin elinde kullanılmaya devam edilmesi işte Pile’deki gibi oradaki insanların insanî ihtiyaçlarının önüne bir engel olarak çıkabiliyor… Bölgedeki gibi bazı yerlerdeki belirsizlik, hukuki anlamda çözüme ulaşılmamışlık kafalardaki soru işaretlerinin de büyümesine neden oluyor.

***

Tabii ki Pile insanının kuzeye geçişi kolaylaştırılmalı… Her gün 40 dk, bir saat geçiş noktalarında beklemelerinin önüne geçilmeli… Bu soruna bir çare bulunmalı ama bu çare, şirroların BM araçlarını kepçelerine almaları ile bulunabilecek bir şey değil.

Ve umarım ki yöntem yanlış da olsa, gerekçe gerçekten de Pile insanının insanî ihtiyaçlarıdır…

***

BM Güvenlik Konseyi galiba ilk kez Kıbrıs Türk tarafını suçlayan bir bildiri yayınlarken (çünkü önceleri hep Türkiye muhatap kabul ediliyordu) bu açıklamanın ardında acaba ne var?

Türkiye’yi dünya ile, etrafındaki komşuları ile, AB ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştığı bu dönemde gücendirmemek için mi yoksa artık BM, KKTC’yi görmeye başladığı için mi!

Elbette ki ikincinin olması mümkün değil, onun için de birinci şık daha yakın olasılık… Bu süreçte, yani gerginlik ortamının kalkması, yol inşaatının durması için Türkiye’ye ihtiyaç olduğu biliniyor.

Yol tamiratı işinin zaten direkt Türkiye’den verildiği de biliniyordur, o yüzden işi verenin işi bitirmesinin de beklendiği söylenebilir.

***

Sonuçta Pile gibi sorunlar Kıbrıs sorununun çözümsüz kaldığı süreçte sürekli karşımıza çıkabilecek durumlardır… Kıbrıs sorununun çözümlendiği bir ortamda “kapıda oyalanırdık, eziyet çekerdik, burası bizim, yolu yapacayık, bırakmazsanız şirromuzu getiririk” gibi ilkel bir durumla karşılaşmak durumuyla karşılaşabilir miydik?

***

Ve şunu da eklemek gerek; Pile’de yaşayanların insanî ihtiyaçları için! şirroları alıp yola çıkanlar, her gün sınır kapılarından geçip güneyde çalışmak zorunda olanların o noktalarda çektikleri eziyetleri ortadan kaldırmak için acaba ne gibi çalışma yaptılar?

Yoksa o emekçilerin bu durumu insanî olarak görülmüyor mu!

Pile’de insanını düşündüklerini söyleyenlerin özellikle ekmek parası için güneyde çalışmak durumunda olan insanını ne kadar düşündüğünü merak ettiğim için sormak istedim…