'İnsani koşullar tümüyle yok oldu'
Merkezi Cezaevi’nden uzun bir süredir devam eden kapasite üzerindeki nüfus ve kötü yaşam koşullarına COVID-19 salgını da eklendi. Yığılmaya karşı umut olan yeni cezaevinde yaşanan sıkıntılar ise kaosu büyüttü.
Derya ULUBATLI
Merkezi Cezaevi’nde kapasitenin çok üzerine çıkan nüfus yaşam koşullarını zorlaştırdı, Covid-19 salgınıyla birlikte insan hakları ihlalleri gündeme geldi.
Yığılmaya karşı umut olan yeni cezaevinde yaşanan sıkıntılar ise kaosu büyüttü.
İnsan Hakları savunucularının yanı sıra tutuklu, mahkum ve yakınları Merkezi Cezaevi’ndeki mevcut koşulları değerlendirdi, şartların insan haklarına uymadığına işaret etti, bir an önce iyileştirme talep etti.
YENİDÜZEN’e konuşan mahkûmlardan Hasan Nur, 30 kişilik koğuşta 60 kişinin kaldığını iddia etti, şartların ‘insanlık dışı’ olduğunu savundu. Ne cezaevi yönetiminin ne de gardiyanların kendilerini dikkate aldığını belirten Nur, sorunlarının dinlemediğini belirtti, birçok kişinin kalabalıktan dolayı şiltelerle koridorda uyumak zorunda kaldığını anlattı. Nur, “insani şartları geçtik, sadece ölmemeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Hasan Nur’un kızı Melisa Nur ise babasının kanser hastası olduğunu, düzenli olarak kontrollere götürülmesi gerektiğini ancak ‘gardiyan eksikliği’ bahanesiyle iki buçuk aydır tedavisine devam edemediğini aktardı. İçerideki hijyen ve beslenme koşullarının hasta biri için kesinlikle uygun olmadığını vurgulayan Nur, “müdahale etmek için babamın ölmesini mi bekliyorlar?” dedi.
Dernekler ne yorum yaptı?
İnsan hakları ve hasta hakları konusunda yetkili dernekler mevcut cezaevi şartlarını değerlendirdi, bu şartların bir an önce değişmesi gerektiğini savundu. Bu konuda çeşitli şikayetler aldıklarını belirten Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı Deniz Düzgün ‘bağımsız bir vakıf’ olarak cezaevini denetleme talebinde bulunduklarını ancak olumsuz yanıt aldıklarını dile getirdi. Altyapının var olan mahkumlar için yetersiz kaldığına dikkat çeken Düzgün, “cezaevinde tıkanmış bir sistem var, şartların düzelmesi için sistem komple değişmeli” yorumunu yaptı.
Evrensel Hasta Hakları Derneği Başkanı Emete İmge, cezaevinin kapasitesinin çok üzerinde bir nüfusu barındırdığını ve bu şartlarda sağlıklı bir yaşam için yeterli fiziki koşulların bulunamayacağını belirtti. Devletin görevinin kişiler hasta olmadan müdahale etmek olduğunu ifade eden İmge, “eğer hasta kişiler yeterince tedavi göremiyorsa, sağlık hizmetlerine erişemiyorsa, sağlıklı yemek, hijyenik ortama ulaşamıyorsa, bu yönetimin sıkıntısıdır” şeklinde konuştu.
Hasan Nur (Mahkûm): “Koridora şilte atarak uyuyoruz”
2009 yılından beri cezaevinde olan Hasan Nur, farklı koğuşlardan kişilerle karışık halde Eski Cezaevi’nde kalmaya devam ettiklerini ve içerideki şartların oldukça kötü olduğunu dile getirdi. Şu an 30 kişilik koğuşta 60 kişinin kaldığını ve bazı mahkumların koridorlarda uyumak zorunda olduğunu öne süren Nur şunları aktardı:
“Covid1-9 pozitif kişiler yurttan döneli 20 gün oldu. Bu 20 gün içinde bizimle hiç kimse ilgilenmedi. Sadece sabah ve akşam gelip avlu kapılarını açıyorlar ve yemeklerimizi bırakıyorlar. Bunun dışında hiçbir sorunumuzla ilgilenilmiyor. Elimizi yıkayacak sabunumuz yok, hijyen kuralları hiçe sayılıyor, insanlar uzun bir koridorda, tuvaletlerin yanında yerlere şilteler atarak uyuyor ancak ne gardiyanlar ne de müdür bunun sorumluluğunu alarak bizim sorunlarımızı dinlemiyor, çözüm bulmaya çalışmıyor.
“İnsani şartı geçtik, sadece ölmemeye çalışıyoruz”
Şu an içeride pozitifken negatife dönen ve bu şartlardan dolayı ikinci kez pozitif olan kişiler olduğuna dikkat çeken Nur, ateşi olan, sağlık durumu iyi olmayan mahkumlar olduğunu ve bunu yetkililere bildirmelerine rağmen müdahale yapılmadığını belirtti. Nur, “gardiyanlar suçu müdüre atıyor, kimsenin birbirinden haberi yok” açıklamasını yaptı.
Melisa Nur (Mahkûm Hasan Nur’un kızı):
“Babam gardiyan eksikliği bahanesiyle kontrole götürülmüyor”
Babasının 2014 yılından beri kanser tedavisi gördüğünü, aynı zamanda Koah hastası olduğunu ve Tiroid ameliyatı da geçirdiğini ifade eden Melisa Nur, içerideki koşullardan dolayı hastalığın günden güne ilerlediğini kaydetti. Babasının normal şartlarda 3 ayda bir gitmesi gereken doktor kontrolüne 5 buçuk aydır götürülmediğini aktaran Nur şöyle devam etti: “Babamın 2 buçuk ay önce kontrole gitmesi gerekiyordu. Önce gardiyan eksikliğini bahane ederek götürmediler, daha sonra da babam COVID pozitif olduğu için gidemedi ancak negatife döner dönmez götüreceklerini söylemelerine rağmen yine sözlerini tutmadılar. Babam bir ay önce negatife döndü ancak halen doktora gidemedi. Arayıp sorduğumuzda ‘doktorla konuştuk bir sıkıntı yok’ diyorlar, doktora soruyoruz ‘beni kimse aramadı’ diyor. Yeterli gardiyan olmaması bizim suçumuz değil, hastalığın ilerlememesi için babamın kontrollerini aksatmadan yapması gerekiyor. Bu hastalık yayılır ve önü alınamazsa hesabını kim verecek?”.
“60 kişi bir tuvaleti kullanıyor, yaz-kış soğuk suyla yıkanıyorlar”
Babasının COVID-19 olduğunu öğrendiklerinde öleceğini düşündüklerini belirten Nur, içeriye bu hastalığın gardiyanlar tarafından taşındığına inandıklarını söyledi. Nur şunları anlattı:
“Bize bir süre ziyaret yasağı koydular. Daha sonra da ziyareti başlattılar ancak bizden her gün test istediler. Gardiyanlara ise ses çıkaran olmadı. Onlar istedikleri gibi davranmaya devam ettiler”.
Mevcut şartların sadece babası için değil, hiçbir mahkum için uygun olmadığını ifade eden Nur kötü şartları şöyle sıraladı: “Öncelikle içeride 50-60 kişi tek bir tuvaleti kullanıyor. Bu hijyenik açıdan oldukça kötü bir durumdur. Bunun dışında mahkumlar yaz kış soğuk suyla yıkanıyor, yemeklerin yenmeyecek durumda olduğu söyleniyor, içerideki kişiler iyi beslenemiyor. Bu şartlar babam için iki katı daha kötü. Ayrıca içeride sürekli sigara da içiliyor ve bu ortam da babam için kesinlikle uygun değil. Cezaevi doktoru Güven Bey de içerideki şartların babam gibi bir hastanın kalması için uygun olmadığını raporladı ama her seferinde yeni cezaevine geçileceğini, şartların iyileştirileceğini söylediler. Halen bekliyoruz. Ne yeni cezaevine geçiliyor ne de babam kontrole götürülüyor. Sürekli ‘refakat edecek yeterli gardiyanımız yok’ cevabını alıyoruz”.
“Babamın ölmesi mi bekleniyor?”
Cezaevinin mahkumlara yeterli ve düzgün koşulları sağlayamadığını savunan Nur, “babamın ölmesini mi bekliyorlar?” diye sordu.
Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı Deniz Düzgün:
“Denetleme izni istedik ancak olumlu dönüş alamadık”
Cezaevi konusunda birçok girişimleri olduğunu ve şartlarla ilgili ciddi şikayetler aldıklarını belirten Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı Deniz Düzgün, bağımsız bir vakıf olarak Merkezi Cezaevi’ni her ay denetleme yetkisi istediklerini ancak yönetimden olumlu sonuç alamadıklarını ifade etti. Düzgün şunları aktardı: “Bize izin verilsin, ‘eksikleri görelim, standartları değerlendirelim, durumu raporlayalım ve düzenleyelim’ önerisinde bulunduk ancak kabul edilmedi. Yıllardır nüfusun altyapıya göre çok fazla olduğunu söylüyoruz, şartların düzenlenmesini istiyoruz ancak bir gelişme olmuyor. Mutfağın koğuş yapıldığına ve insanların buzlukların yanında yattığına dair şikayetler alıyoruz. Yönetimle iletişime geçtiğimizde de sürekli ‘yeni cezaevine geçeceğiz’ sözünü alıyoruz ancak bu da bir türlü gerçekleşmiyor. Ne yazık ki bu ülkeye tek bir cezaevi yetmiyor. Bu şartlarda yönetilen bir cezaevi de hiç uygun değil”.
Çocuk mahkumlarla ilgili de girişimler yapmaya çalıştıklarını ve çocukların şu anki ortamda bulunmasının doğru olmadığını söyleyen Düzgün, bu şartlarda ‘ıslah’ adına bir adım olmadığını, yapılan düzenlemelerin de çok kötü olduğunu belirtti.
“Cezaevinde tıkanmış bir sistem var, düzelmesi için sistem komple değişmeli”
İçerideki hasta mahkumlarla ilgili de konuşan Düzgün, hasta haklarının insan haklarının bir parçası olduğunu ve bu kişilerin tedavisinin aksatmadan yapılması gerektiğini ifade etti. Her tutuklunun doktor kontrolünden geçmeyi hak ettiğini ve bunun adil yargılanma hakkının bir parçası olduğunu dile getiren Düzgün, “bu hem anayasal hak hem da sağlık hakkıdır” dedi. Düzgün şöyle devam etti: “Mahkum sayısı çok fazla olduğu için ne yazık ki bu cezaevinde tıkanmış bir sistem var. Buranın düzelmesi için bu sistemin komple değişmesi gerekiyor. Örneğin bu şartlı tahliye meselesinin hiç bekletilmeden, işler bu kadar büyümeden yapılması gerekiyordu. Ayrıca bu cezaevine yarı zamanlı bir psikolog ve doktor yeterli değil. Bu hizmetlerin cezaevine tam zamanlı olarak verilmesi ve sağlığa erişimlerin artırılması gerekiyor ancak şu an için kapasite o kadar düşük ki, tam zamanlı doktor gelse oturacak bir oda bile bulamayacağını düşünüyorum. Kısacası, bir şeylerin düzelebilmesi için komple sistemin düzelmesi gerekiyor”.
“Yabancı mahkumlar da uçak biletlerinden dolayı tahliye edilemiyor”
Cezaevindeki yoğunluğun bir sebebinin de ülkelerine gönderilmeyi bekleyen yabancı mahkumlar olduğunu belirten Düzgün, bu kişilerin de ‘uçak bileti’ gibi devlet kaynaklı sıkıntılardan dolayı ülkesine gönderilemediğini ve ceza süresi bitmesine rağmen tahliye edilemediğini, cezaevinde kalabalık oluşturmaya devam ettiğini dile getirdi.
Evrensel Hasta Hakları Derneği Başkanı Emete İmge:
“Kişiler istediği zaman hekime ulaşabilmeli”
Cezaevi’nde uzun süredir kalabalıkla ilgili sıkıntı yaşandığını belirten Evrensel Hasta Hakları Derneği Başkanı Emete İmge, kapasitesinin çok üstünde kişi barındıran bu kurumun bulaşa çok açık olduğunu dile getirdi. İmge şu önerilerde bulundu: “Öncelikle hekim buraya haftada bir gün geliyorsa, bu gün sayısı çoğaltılmalıdır. İnsanlar istedikleri sıklıkta istedikleri hekime erişebilmelidir. Suç işlemiş olsa bile, dışarıdaki kişinin ne kadar sağlık hakkı varsa onların da o kadar olmalıdır. Kişilerin herhangi bir hastalığı varsa aksatmadan tedavisini ve kontrollerini dışarıdaki bir insan gibi yapabilmeli, ilaçlarına erişebilmelidir. Sağlık hepimiz içindir”.
“Sağlıklı yaşam için yeterli fiziki koşullar yok… Bu yönetimin sıkıntısıdır”
Devletin yeterli koruyucu tedbirleri almadığını savunan İmge, anayasaya göre devletin, kişiler hasta olmadan tedbir alması gerektiğini, hasta olunursa da tedavinin düzgün yapılması gerektiğini belirtti. İmge şunları söyledi: “Eğer içeride bu tarz şeyler yaşanıyorsa, sağlıklı yaşam için yeterli fiziki koşullar yoktur demektir. Esas önemli olan kişi hasta olmadan önleyebilmektir. Eğer hasta kişiler de yeterince tedavi göremiyorsa, sağlık hizmetlerine erişemiyorsa, sağlıklı yemek, hijyenik ortama ulaşamıyorsa, bu yönetimin sıkıntısıdır”.
“Hükümetin durumundan dolayı yeni Cezaevi için Teşkilat Yasası geçemiyor”
COVID-19 salgını varken özellikle toplu yaşam alanlarına dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden İmge, spesifik hastalığı olan kişilerin de ilacını vaktinde alması ve o hastalıkla bağlantılı ‘uzman’ hekime mutlaka görünmesi gerektiğini aktardı. İmge, “gardiyan eksikliği sağlık şartlarının aksamasına neden oluyorsa bu mahkumların suçu değildir” şeklinde konuştu. Yeni Cezaevi için Teşkilat Yasası’nın da Meclis’te olduğuna ancak henüz onaylanamadığını söyleyen İmge, hükümetin mevcut durumunun ve belirsizliğin de cezaevindeki aksamaların nedenlerinden biri olduğunu savundu.