İnsanlık
Benim insanlığım seninki ile ilintilidir,
Çünkü ancak birlikte insan olabiliriz.
Desmond Tutu
Evsizler, çoğu zaman alkol veya uyuşturucu bağımlıları. Dertten mi içiyorlar, içtikçe mi dertleniyorlar artık hatırlamıyorlar.
Gidecek yerleri, bir aileleri yok. Belki var da kaçmışlar. Şiddetten, sevgisizlikten, umursamazlıktan bunalmışlar, sokaklarda yaşamayı seçmişler.
Yeterince ‘iyi’, ‘güzel’, ‘zeki’, ‘başarılı’ olamadıkları için kapının önüne konulmuş kimisi.
İşsiz kalmış, depresyona girmiş bir diğeri, kısır döngüye kapılınca, toparlanamıyor bir daha, kendini sokakta buluyor.
Küçük kızını trafik kazasında kaybetmiş bir baba var aralarında. Kendini suçlamış durmuş sonrasında. Daha iyisini hak etmediğine karar verip parklarda yaşamaya başlamış.
Yaşlı kadın eşini yeni kaybetmiş. Kendini toparlayamadan henüz, çocukları kapının önüne koymuş miras hırsına kapılıp. Her gün o kapının önünde oturup gelen geçene derdini anlatmaya çalışıyor. Akşamları eşikte kıvrılıp uyuyor.
Serseri diye adlandırılıyorlar çoğunlukla. Konuşanları, sevenleri, sevdikleri yok. Güven kelimesinin anlamını unutmuşlar çoktan. Can Yoldaşı olarak kendilerine köpekleri seçmişler.
Banklarda, Parklarda, mağaza önlerinde, köprü altlarında uyuyorlar. İklimi yumuşak şehirleri tercih ediyorlar kış aylarında. Yazda sahillere iniyorlar, plajlarda yıkanma imkânı buluyorlar.
Hepsinin ayrı bir hikâyesi, farklı bir geçmişi var. Ortak özellikleri, bir şekilde düşmüş ve bir daha ayağa kalkamamış olmaları. Sistemin dışına itilmişler bir kere, geriye dönmek çok kolay olmuyor. Devletler çeşitli önlemler almaya, koruma ağları germeye çalışıyor, düşmeden yakalayabilmek adına. Sorunun önüne yine de geçilemiyor, Avrupa’nın her şehrinde rastlanıyor evsizlere.
Önlerinden geçerken bir kaç kuruş atarak vicdanını yıkıyor insanlar, çoğunlukla gözlerini kaçırarak. Korkuyorlar, çekiniyorlar evsizlerden, utanıyorlar belki bu sistemin bir parçası olarak bu yıkıma koydukları katkıdan. Veya basitçe tiksiniyorlar bu ipsiz sapsız takımından. Umursamıyorlar belki, insan yerine koymuyorlar. Oysa en çok ihtiyaç duydukları bu belki evsizlerin, bir parça sevgi, azacık ilgi.
Paris sokaklarında yapılan bir sosyal deney insanlığımızı, ‘insan’ yerine koyduklarımıza sakladığımızı göstermeyi hedeflemiş, tam onikiden vurmuş. Aynı kişi, iki farklı senaryo gereği, üstü başı bakımsız bir serseri ve şık giyinmiş bir beyefendi kılıklarına bürünüyor. İşlek bir cadde seçiliyor. Aktörümüz önce öksürmeye başlıyor, sonra yere düşerek yardım istiyor.
Sonucu tahmin ettiniz. Kimse serserinin yanına dahi yaklaşmıyor. Beş dakika boyunca düştüğü yerde kalıyor. Onlarca gelip geçenden, kılı kıpırdayan yok. İkinci senaryoda, düşen adamın derhal yardımına koşuluyor. Ambulans çağrılıyor. İnsanlık yapılıyor!
Yunanistan mali krizine bağlı olarak, Kapitalist sistemin, Avrupa Birliği’nin, Euro’nun geleceğinin hararetle tartışıldığı bugünler nedense bana bu videoyu hatırlattı.
Taşlar yerinden oynadı artık. Değişim kaçınılmaz. Sistemi değiştirme, daha Sosyal, daha Katılımcı, daha Özgürlükçü, daha İnsancıl bir Avrupa’ya kapıyı açma vaktidir.
Yarından sonra, başka bir Avrupa mümkün diyenlerin sesi biraz daha gür çıkacak biliyorum. Ancak, unutmamak lazım, başka bir Avrupa’yı da yine insanlar, insanlıkları ile kuracak, her sistemde olduğu gibi.
5 Temmuz 2015
Marsilya