İPOTEK
Gün gelir de liderler ‘toprak’ ve ‘mülkiyet’ konularını görüşmeye başlarsa eğer, muhtemeldir ki Anastasiadis “Ben toprak falan istemem” diyecek.
Mustafa Akıncı’nın şaşkın bakışları arasında Anastasiadis anlaşma metnine derhal imza atacak ve “Sakın bana Türk tarafından toprak önermeyin, asla kabul etmem” diyecek.
Espen Barth Eide de şaşıracak iş-bu-hale…
Müzakereci Özdil Nami de…
Kuşkusuz en fazla da “Bir çakıl taşı vermeyiz” diyen ‘millici’ ekip sevinecek bu işe…
Kıbrıs sorunu, KKTC topraklarının tamamı korunarak çözümlenmiş olacak.
İmzalar atılacak, şampanyalar patlatılacak, Nobel Enstitüsü 2016’nın ‘barış ödülü’ adaylarını Kıbrıs’tan seçecek.
Dünyanın dikkatleri bizim adaya çevrilecek.
Herkes de merak edecek: Nasıl oldu da ‘Evli evine, köylü köyüne’ talebinden ’sıfır toprak’ noktasına nasıl geriledi Kıbrıs Rum tarafı diye…
***
Oysa Nicos Anastasiadis ve ekibi de Kuzey’deki basın izliyor.
KKTC sınırları dahilinde yayımlanan raporları onlar da okuyorlar, muhtemelen didik didik ediyorlar.
Ve bizim bildiklerimizi, hatta –çok büyük olasılıkla- bilmediklerimizi de biliyorlar.
Ama ‘bilinmez’in peşinde koşmaya gerek yok.
KKTC Yüksek Mahkemesi’nin yayımladığı, dünkü Yenidüzen’de de manşet olan rakamlar bile, Anastasiadis’in o kararı alması için yeter de artar.
“Aman” demiştir Anastasiadis, “Toprak alacağız diye başımızı derde sokmayalım şimdi durup dururken…”
***
KKTC Mahkemeleri’nin rakamlarına göre yalnız son 3 yılda 42 binden fazla ‘alacak-verecek’ davası açılmış.
Eh, düz hesap yaparsak, 10 yılda en az 100 bini bulur dava sayısı… Daha da uzatırsak süreyi, KKTC nüfusuna yaklaşırız neredeyse!..
‘Alacaklı’ bir tarafta, ‘borçlu’ diğer tarafta…
Bu hesaba göre her üç kişiden biri ‘davacı’, diğer bir kişi ‘borçlu’ durumunda…
Geriye kalan bir kişi ise ‘şimdilik’ dava dışı…
Ama yarın ne olur bilinmez tabii…
İcra memurunun kapıyı ne zaman çalacağı belli olmaz!
Dahası, bazen de icra memuru yerine ‘mafya’ geliyor kapıya… Şu farkla: Onlar kapıyı çalmıyor; yakıp gidiyor!
Ya evin kapısını, ya işyeri kapısını, ya araba kapısını!..
***
İşte bu ahval ve şeraiti tespit eden Anastasiadis ve ekibinin müzakerelerde ‘toprak talebi’ni geri çekme ihtimali pek mümkündür.
Öyle ya…
Durup dururken ‘davalı’ bir mülkü alıp da bir Rum vatandaşa vererek dertsiz başını neden derde soksunlar ki adamın ya da kadının?
Herkes birbirini ‘alacak-verecek’ nedeniyle dava ettiği ve haliyle taşınmaz mallar da büyük ölçüde ipotekli olduğu içindir ki masada Akıncı’nın eli –beklenmedik şekilde- güçlendi!
Kuzey’de kurduğumuz sistem ‘ganimet’i çoktan tüketti. Şimdi birbirimizi yiyor, ipotekleniyoruz!
Böyle ‘ipotekli’ bir toplumun toprağını kim istesin ki?