İran-İsrail gerginliğinin yansımaları
1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti. İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran’lı iki general olmak üzere toplam 7 kişi ölmüştü.
İran, bu saldırının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve İsrail'e misillemede bulunacağını açıklamıştı.
Bu bağlamda, Suriye'deki diplomatik temsilciliğine düzenlenen saldırıya misilleme olarak İran, İsrail'e füze ve insansız hava araçları ile saldırdı. Bu, İran’ın ilk kez kendi topraklarından İsrail'e saldırısıydı.
İsrail ordusu, topraklarına fırlatılanların 170'inin insansız hava aracı ve 120'sinin de balistik füze olduğunu duyurdu.
Saldırıda kullanılan silahların yüzde 99'unun İsrail ve ortaklarının hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiği ve altyapının hafif hasarlar aldığı belirtildi.
İran’ın fırlattığı füzelerden sadece 4’ü yere düştü. Diğer füzeler havada imha edildi. İran, hava saldırısından 72 saat önce komşu ülkeleri bilgilendirdi. Saldırıda bir kişinin yaralandığı öğrenildi.
İran, İsrail’e karşılık vermeseydi, prestij kaybedecek ve İsrail’i daha da cesaretlendirecekti. Öte yandan, İsrail, İran’ın bu saldırısı ile, kendisinin misilleme yapma konusunda haklı bir pozisyona geçtiğini düşünüyor.
İran-İsrail geriliminde, başta ABD ve İngiltere olmak üzere bazı Batı güçleri, İran'a ait yüzlerce hava savunma füzesi ve insansız hava aracını İsrail’e ulaşmadan etkisiz hale getirdi ve İsrail'e yönelik desteğini bir kez daha göstermiş oldu.
Saldırıdan sonra, İran, İsraı̇l bı̇r hata daha yaparsa İran'ın cevabı çok daha sert olacaktır dedi. Bu, İran ve İsrail arasında bir çatışmadır. ABD uzak durmalı diye açıklama yaptı.
ABD ise İran'la savaşmak istemediklerini, ancak İsrail’i desteklemeye devam edeceklerini açıkladı. İsrail de zamanı geldiği zaman İran’ a misilleme yapma haklarını saklı tuttuklarını açıkladı.
Saldırı, İsrail’in hava savunma sisteminin etkinliğini ortaya çıkarırken, ABD, İngiltere, Fransa ve Körfez ülkelerinin desteğinin önemi de görüldü. Böylece İsrail, müttefikleri olmadan tek başına bu tür saldırılarla mücadele edemeyeceğini de görmüş oldu. Ayrıca, SİHA’ların uzak mesafelerden etkili olmalarının zor olduğu da, bu saldırı ile görüldü.
Bu saldırının ABD, Çin, Rusya, Türkiye ve bölge ülkeleri üzerinde siyasi yansımaları olacaktır. Kimyasal ve nükleer silah tehditi ile mücadele konusunda, ülkelerin daha fazla mücadele etmesi gerekmektedir.
İran’ın sahip olduğu enerji kaynakları, Hürmüz boğazını kontrol ediyor olması ve nükleer güç olma yolunda çalışmaları, İsrail ve Batı dünyasını endişelendirmektedir.
Öte yandan, İran’ a saldırı ihtimalinde, ABD, İncirlik ve Kürecik üslerini kullanmaya kalkarsa Türkiye ile İran ilişkileri olumsuz etkilenebilir. Türkiye'nin bu durumda takınacağı tavır çok önemli. Bundan sonra atılacak adımlarda ince eleyip, sık dokumalıdır.
İran, İsrail’den coğrafya olarak uzak olsa bile, bu uzaklığı Yemen'den Gazze'ye, Irak’tan Suriye ve Lübnan'a uzanan müttefik grupları vasıtası ile İsrail’ e saldırabiliyor.Ama, yine de sabırla uygun zamanı bekleyebiliyor.
İsrail ise, caydırıcılık, erken uyarı sistemleri ve hızlı çözümlerle saldırılarda bulunabiliyor.
Aslında, bu son olayda, konjoktür de İran’dan yana gelişti. İsrail de dikkatler Gazze savaşında.ABD ise, İran ile bölgesel bir savaşa girmede isteksiz davranıyor.Ama, yine de İsrail’ in İran konsolosluğuna saldırması İran’ın sabrını taşırdı, fitili ateşledi.
Diplomasi uzmanları İsrail’ in İran’ ı çatışmanın içine çekmeye, bölgesel çatışma krizi yaratmaya çalıştığını ifade ediyorlar.
İran, İsrail'e saldırısında, Saldırı niyetini resmî açıklamalar ile önceden bildirmiş ve füzelerin İsrail’e ulaşması için 7 saat gerektiği herkes tarafından biliniyordu.Fakat, bunun önlenmesi için ABD ve İsrail’ in caydırıcılığı yeterli olmadı. Aslında, bu saldırı da, İran’ın ilk etapta yumuşak bir tepki vermek istediğini gösterdi.
ABD, İran’ ı uyarmasına rağmen durduramadı.Şimdi de ABD; İsrail’ i karşılık vermemesi için uyarıyor.Bakalım, İsrail dinleyecek mi?
Saldırının bir başka boyutu da, kullanılan savunma ve taarruz silahlarının denendiği bir ortam yaratması oldu. Bu saldırı, İHA ve füzelerden oluşan silahlarla başa çıkabilecek modern teknolojik araçların bulunduğunu gösterdi.
İran, bu saldırı ile hem kendi iç kamuoyuna moral vermek, hemde bölgedeki müttefikleri nezdinde itibarını yeniden kazanmak istedi.
İsrail'e kendi topraklarından İHA ve füze saldırısı düzenleyebilen İran, bu silahları İsrail'e yakın kendi müttefiklerine kullandırırsa, İsrail, ABD ve müttefikleri bunları etkisiz hale getirecek zamanı ve imkanı bulabilir mi?
İran'ın saldırısı, İsrail'in, Lübnan, Suriye ya da Irak'taki, İran'ın bölgedeki müttefiklerine karşı mücadelesini de artırabilecektir.
Bu bağlamda, İsrail’ in çevresindeki İran müttefiklerine karşı her zaman teyakkuzda olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.Bu durum da, bölgedeki gerginlik ve çatışmaların bitmeyeceğinin işaret fişekleridir.
Saldırıların devam edip, etmeyeceği, Gazze Savaşı'yla büyüyen gerginliğin tüm bölgeyi sarsacak bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği tüm dünyada merak ediliyor.
Sonuç olarak, İran saldırısı, petrol fiyatlarında ve döviz kurlarında bir miktar yükselişe yol açmıştır.Umarım, başka ekonomik göstergelerde de olumsuzluklara yol açmaz.Zira, Türkiye ve özellikle Kuzey Kıbrıs ekonomisi bundan olumsuz etkilenebilecektir.