İrini: Düşünceli görünüyorsun. Bir sorunun mu var?

Barış: Sorun mu emin değilim, canım sıkıldı bugün biraz.

İrini: Dinliyorum

Barış: Kızım. Bir adamdan hoşlanıyor…

İrini: Klasik ‘kızımdan uzak dur, yakarım’ moduna girmediğini söyle bana. Lütfen!

Barış: Yok hiç öyle değil ama, hazmedemiyorum işte.

İrini: Kıskanıyorsun sen!

Barış: Hayır, o da değil da. Adam Afrikalı!

İrini: Eeee?

Barış: Ben Irkçı değilim. Afrikalı insanlara zarar vermek aklımın ucundan geçmez. Herhangi bir saygısızlık da yapmadım bugüne kadar hiçbirine, sen biliyorsun. Halı saha maçlarımıza katılan Afrikalı öğrenciler var mesela, birlikte spor yapıyoruz. Hatta Afrikalı çalışanlarım var, sigortalarını yatırıyorum her ay, maaşlarını eksiksiz ödüyorum.

İrini: Lütufta bulunduğunu mu düşünüyorsun yani? Afrikalı, Pakistanlı, Türkiyeli, Türkmen, bir sürü çalışanın var. Hepsi ile futbol da oynuyorsun. Ay sonunda emeklerinin karşılığında maaşlarını ödüyorsun. Ne bu şimdi? Madalya mı bekliyorsun çalışanın ile sosyalleştin, hakkını verdin diye?

Barış: Afrikalı oldukları için bir ayrımcılık yapmıyorum demek istedim. Ben Irkçı değilim.

İrini: Ya tabii, sen ırkçı değilsin. Anita Heiss’in bir şiiri var biliyor musun, tam da seni anlatıyor:

Irkçı değilim ama…

Kızımın onlardan biri ile evlenmesini istemem

Onlardan birine ev kiralamam

…

Irkçı değilim,

Sadece Başbakanımın izinden gidiyorum!

İrini: Sen de ırkçısın, Başbakanın da ırkçı, Ticaret Odası Başkanın da. ‘Ben Irkçı değilim ama’ diye cümleye başlayıp neden belirli bir renge, kimliğe, lisana sahip olmayanların bazı hakları olamayacağını anlatan herkes ırkçı!

Barış: Haksızlık yapıyorsun!

İrini: Yapmıyorum. Sen kızının yanına yaklaşma hakkını sadece beyazlara veriyorsun. Başbakanın yapacağı ‘umarım açlıktan ölmezsiniz yardımını’ sadece TC, KKTC kimlikli sigortalı çalışanlara layık görüyor. Ticaret Odası Başkanın karınlarını doyuralım ama bizden uzak dursunlar, ‘onlar’! Telli bölgeler yaratalım ‘onlar’ için, diyor. Bizden uzak dursunlar, yaklaşamasınlar, telli bölgelerde hapis kalsınlar…

Sen, ben, biz, onlar ayrımı yok. Siyahımız, sarımız, dincimiz, dinsizimiz, yerlimiz, sonradan gelenimiz hiç fark etmez. Hepimiz biriz, bu azgın okyanustaki minik gemide tüm dünya birlikteyiz. Birlikte kazanacak veya birlikte kaybedeceğiz. Bunu anlayın artık! Hepiniz.