Kavgalı UBP kurultayları döneminde imzası sahtelenen dönemin Başbakan İrsen Küçük uzun bir aradan sonra ilk kez bir TV programına çıktı ve önemli mesajlar verdi.
Kanal SİM’de Meyil Adakul’un hazırlayıp sunduğu ‘Öğlen Postası’na konuşan Küçük, ‘sahte imza’ konusunda topun Başsavcılık’ta olduğunu söyledi.
Hukukçularına danışmış. Kendisinin ‘tazminat davası açmak’ dışında başka bir ileri adım atamayacağını söylemişler.
“Tazminat davası açmayacağım” dedi Küçük...
Mustafa Tokay ve Emir Emirkanı’ya neden tazminat davası açsın ki İrsen Bey?
Muhatabı onlar değil ki!..
**
UBP kurultayında itibar kaybetmesini sağlamak amacıyla sahte imzasıyla basında yayımlatılan ‘gizli talimatname’den Mustafa Tokay ve Emir Emirkanı’nın hapis cezasına çarptırılması İrsen Küçük’ü tatmin etmiş değil.
Bu işin ‘perde arkası’nı biliyor, ama konuşmuyor. Elini öpmeye gelen Emirkanı’nın ‘bülbül’ gibi şakıdığı belli...
Meyil Adakul ısrarla sordu ama İrsen Küçük isim vermedi.
Bununla birlikte toplu Başsavcılık’a attı.
Hukukçuların verdiği görüşe dayanarak “Bu konuda ileri dava açabilme yetkisi Başsavcılık’tadır” dedi.
Daha önce de yazdım: İrsen Küçük her bildiğini kamuoyu önünde açıklamayabilir. Ama Başsavcılık adım atarsa onlara vereceği ifadede bildiklerini anlatmayacağı anlamına gelmez bu!..
**
Başbakan’ın imzasının sahtelenmesi basit bir suç değil.
Bırakın başka birinin imzasını sahtelemenin ağırlığını, bunun ülke yönetimine doğrudan etki etmek amacıyla yapılmış olması durumun vahametini bir o kadar daha artırıyor.
Olayla ilgili bir yargı kararı var.
Ancak olayın asıl ortaya çıkması gereken yönleri hala bilinmiyor.
O belgeyi kim(ler) yazdırdı?
Metnin içeriğini kim(ler) belirledi?
Bu işi kaç kişi biliyordu?
**
Bu sorular hala yanıt bekliyor.
Dün itibarıyla İrsen Küçük topu Başsavcılık’ın ayağına yuvarladı.
Şimdi görev Başsavcılığa düşüyor.
Cesur, sırtını yasaların verdiği yetkilere dayayan bir Başsavcılık, bu ülkede demokrasi adına bu tür kara lekelerin bir daha yaşanmamasını sağlayabilir.
İrsen Küçük oradadır, ifadesine başvurabilir.
Belki sonuçta birşey çıkmaz hukuki anlamda...
Ama Başsavcılık bu tarihi öneme sahip görevini yerine getirmiş olur.
Hem, ya çıkarsa?