İsias Otel Davası'nda karar açıklandı
Türk yargısı, 72 cana mezar olan İsias Otel’in sorumlularına ilişkin kararını verdi. 11 sanığın 6’sı, “bilinçli taksirle” birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermekten suçlu bulundu, 5 sanık ise beraat etti.
Serap ŞAHİN
İsias Otel Davası'nın 6’ıncı duruşmada 3’ü tutuklu toplam 11 sanık hakkında karar açıklandı.
11 sanık hakkında açıklanan kararda, otel sahibi, tutuklu sanık Ahmet Bozkurt birden fazla insanın ölümüne ve yaralamasına sebep olma suçundan 17 yıl 17 ay hapse mahkum edildi.
Yine otelin sorumlularından olan, Ahmet Bozkurt'un oğlu Mehmet Fatih Bozkurt, 15 yıl 28 ay 28 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Otelin mimarı Erdem Yıldız ise 17 yıl 17 ay 7 gün hapse mahkum edildi.
Mahkeme, dava kapsamında tutuksuz yargılanan Halil Bağcı'nın 7 yıl 16 ay, Mehmet Göncüoğlu'nun 7 yıl 16 ay, Hasan Arslan'ın ise 15 yıl 16 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Yine davada tutuksuz yargılanan Ahmet Fatih Bozkurt'un oğlu İsmet Efe Bozkurt'un, Seda Zeren'in, Şule Özbek'in, Bilge Açık'ın ve Ulviye Bozkurt’un ise beraatına karar verildi.
Mahkemede gerekçeli kararını ilerleyen tarihlerde yazılı olarak bildirecek.
GÜN BOYU NELER YAŞANDI?
İsias Otel davasının altıncı duruşması dün Türkiye saatiyle 10.00’da başladı. Bugün sabah saat 02.00’ye kadar devam eden duruşmada, mahkeme kısa kararı açıkladı.
Duruşma öncesi, Şampiyon Melekler ve tur rehberlerinin aileleri her davda olduğu gibi mahkeme önünde toplanarak, depremde kaybettikleri çocuklarının, sevdiklerinin resimlerini girişe sıraladı.
Aileler ellerinde “Adalet Olası Kastla Gelecek”, “Kamu Görevlileri Yargılansın”, “Kader Değil Cinayet”, “ İsias Otel sektörünün felaketidir”, “Turist rehberleri adalet bekliyor”, “ Şampiyon melekler adalet bekliyor”, “ İsias ortak davamız” ve “Deprem Suçluları Taksit Değil olası kast ile yargılansın” yazılı pankartlar taşıdı.
Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği ve Rehberler İçin Adalet Platformu duruşma öncesi basın ortak basın açıklaması yaptı. Ortak açıklama Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya tarafından okundu. Açıklamada, “Çocuklar için adalet ve İsias’ta olası kast” istemi yinelendi.
Savcı yine “bilinçli taksir” dedi
Açıklamaların ardından 6’ıncı duruşma, Adıyaman Adalet Sarayı’nda başladı.
Sanık avukatları, son bilirkişi raporuna yönelik mazeretler ve uzman dinletilmesi konusunda mahkemeye talepte bulundu.
Mahkeme, uzman bir kişinin raporu değerlendirmesi ve görüşünü açıklamasını talebi reddetti.
Adıyaman Cumhuriyet Savcısı Emre Yüksel, mahkemeye sunduğu mütalaasında sanıkların bilinçli taksir suçundan her birinin ayrı ayrı cezalandırılması talebini yineledi.
Aileler dinlendi, duygu dolu anlar yaşandı…
Ayşe Akın: "Olası Kast istiyorum, rapora rağmen hala bunları konuşmamız nedeniyle öfke ve şaşkınlık içindeyim"
Daha sonra ailelerin dinlenilmesine geçildi.
Mahkemede söz alan Doruk ve Alp Akın’ın annesi Ayşe Akın, “çocuklarım ve şampiyon melekler için olası kast istiyorum” dedi. “Çocuklarımızı kum yığınından kazıyarak çıkarttık. 6 duruşmadır yalanları ve savunmaları dinledik. Bu kadar kanıtlanmış bilirkişi raporunda hala bunları konuşuyor olmamıza öfke ve şaşkınlık içindeyim" dedi.
Osman Akın: "Mahkemenin cesaret gösterip doğru kararı vereceğine inanıyorum"
Doruk ve Alp'in babası Osman Akın ise "Mahkeme salonundan çıkacak kararın hukuksal zemine dayanacağına inanıyorum. 72 canın bedeli 10-15 yıl değil. Bu cesareti gösterip mahkemenin doğru karar vereceğine inanıyoruz" şeklinde konuştu.
Murat Aktuğralı: "Bizim çocuklarımız kum yığınından çıktı ama otel sahipleri kasalarını doldurmaya geldiler"
Murat Aktuğralı ise, "Otel enkazından kurtulan 4 kişiden biriyim. 3 Şubat tarihinde girdiğimiz İsias Otel’de gördüklerimiz ve 1 yıldır da bu mahkemede duyduklarımız var. Allı pullu bir otele girdik biz ve 6 Şubat’ta 15 saniyede nasıl yıkıldığını gördüm, uyumuyordum. Bizim çocuklarımız kum yığınından çıktı ama otel sahipleri kasalarını doldurmaya geldiler" ifadelerini kullandı
Şenay Konuklu: "Olası kast bile bize yetmiyor"
Şenay Konuklu ise "Hem eşimi hem çocuğumu kaybettim. 6 Şubat’ta İsias’ın arkasındaki daha sağlam duran binanın belediye tarafından kapatıldığını bana söylemişlerdi. İsias’da ise bir bina görüntüsü bile yoktu, enkazdı. Canlarımızı almak için 3-4 gün bekledik. Hayatını kaybeden 55 kişi gördüm ve hepsi paramparçaydı. Bunların hesabını kim verecek? Olası kast bile bize yetmiyor. Canlarımız ailemiz gitti. Çocuklarımızın atamadığı çığlığa ses verin" dedi.
Feriha Yiğittürk: "Bu insanlar bu otelde yaşamıyordu. Biz oradayken kasayı almaya gelmişlerdi"
Feriha Yiğittürk ise "bu katil bina ilime bilime göre olsaydı bugün hiçbirimiz burada olmazdık. Binaya ilk gidenlerdenim. Oraya giden tüm ekiplerden bu binadan hiçbir şekilde sağ çıkma olasılığı olmadığını söylüyor. Bilirkişi raporları da bunları ortaya koyuyor. Bu insanlar bu otelde yaşamıyordu. Biz oradayken kasayı almaya gelmişlerdi. Bu insanlar aranırken başka yerde polis tarafından yakalandı. O binanın nefes alacak, madencilerin girip hayat kurtaracak bir nokta olmadığını söyleyip ağlayarak gittiler. Elinizi vicdanınıza koyup adil bir karar vereceğinize inanıyoruz" şeklinde konuştu.
Serap İş: "Tüm suçluların olası kast suçundan yargılanmalarını talep ediyorum"
Mahkemede konuşan ailelerden Serap İş ise, "Bu insanlar nasıl bir otel yaptığını en başından biliyordu. Ve bu yüzden depremden sonra Adıyaman’dan kaçtılar. 4 bilirkişi raporu alındı özellikle son rapor tüm kusurları ortaya koyuyor. Ailelerin beyanı maalesef olası kasta yön vermedi. Tüm suçluların olası kast suçundan yargılanmalarını talep ediyorum" şeklinde konuştu.
Ozan Dağlı: "72 yaşındaki Ahmet Bozkurt, yaşı kadar insanın ölmesine sebep oldu"
Mahkemede konuşan ailelerden Ozan Dağlı ise, "İsias Adıyaman’da yıkılan ve kum yığınına dönen tek otel. Otopsi raporlarına bakıldığında birçoğu boğulma olarak hayatını kaybetti. 72 yaşındaki Ahmet Bozkurt, yaşı kadar insanın ölmesine sebep oldu. Benim eşim ve 2 evladım vardı orada. Olası kasttan aşağı kabulü mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Meriç İçme: "Enkazı gördüğümde tüm umutlarım suya düştü"
Mahkemede konuşan Meriç İçme de "Depremden sonra çocuğumu kurtarmak için enkaza gittim. Oraya gitmeden önce çocuğumu alıp döneceğini düşünüyordum.. Ancak enkazı gördüğümde tüm umutlarım suya düştü. Adalet sadece olası kastla sağlanabilecek. Enkazda kurtarma çalışmaları başladığında madenciler de oraya geldi ve otelin durumundan dolayı ağlayarak dışarı çıktılar" ifadelerini kullandı.
Pervin İpekçioğlu: "Benim kızım bu kişilerin inşa ettiği otelde nefessiz kaldı"
Mahkemede konuşan Pervin İpekçioğlu ise, "Biz burada çok şey öğrendik. 1996 yılında Türkiye deprem haritası güncelleniyor, 1998 yılında deprem yönetmeliği güncelleniyor. Bu kişiler ruhsat geçerli gibi işlem yapıyor. Güçlendirme maliyetli bundan kaçıyorlar. Ahmet Bozkurt, otel için belediyeye başvuruyor elinde belge yok. Ben 25 senelik avukatım, ceza hukukçusuyum. Bilinçli taksirle olası kast arasındaki ayrımı çok iyi biliyorum. Bu dava olası kastla sonuçlanmalıdır. Benim kızım bu kişilerin inşa ettiği otelde nefessiz kaldı.
Ruşen Karakaya: "Buna nasıl bilinçli taksir diyebilirsiniz sayın savcı bilmiyorum"
Mahkemede konuşan Ruşen Karakaya ise "Selin’im çok mutluydu, hayatımızdı ama nefes alamadan bir kum yığının altından aldım. Buna nasıl bilinçli taksir diyebilirsiniz sayın savcı bilmiyorum. Size yalvarıyorum 72 can için gerçek cezayı verin. Çocuklarımıza söz verdik, sözümüzü tutmamızda yardımcı olun" şeklinde konuştu.
Karakaya, "Çocukların hayatı bu kadar değersiz olamaz, lütfen bunun cezasını verin ki kalemi alıp imza atarken iki kez düşünsünler. Hukukta yer alan bu kusuru, yani olası kastı uygulayın" dedi.
İhsan Nurluöz: “Olası kast kararı bu davadan çıkmazsa başka hangi davadan çıkacak?”
Mahkemede konuşan ailelerden İhsan Nurluöz ise “İlime bilime aykırı olan her şey raporlarda mevcut. Madenciler bile küçük bir delik açıp içeriyi giremediler böyle bir moloz yığını. Türkiye’de bu kadar çok bilime aykırı bir bina davası yok. Olası kast kararı bu davadan çıkmazsa başka hangi davadan çıkacak? Bizim burada mücadelemiz gelecek nesiller içindir. Bu enkazda birçok genç ve çocuklar yardıma muhtaçken, tek derdi otelinin para kasası olan kişi ve kişilerin ne kadar ahlaklı olduğuna siz karar verin” şeklinde konuştu.
Tayyip Özberkman: “Gelecek nesiller için olası kast kararının uygulandığını görmek istiyorum”
Mahkemede konuşan ailelerden Tayyip Özberkman ise konuşmasında, “gerçeklerin ortaya çıkabilmesi için, kimin ne kadar katkısı olduğunu ortaya çıkarmak için bu davaya kamu görevlilerinin davasının da eklenmesini istiyorum. Gelecek nesiller için olası kast kararının uygulandığını görmek istiyorum. Takdir mahkemenizindir.
Esra Özberkman: “Söylemek istediğim çok şey var ama sadece size güvenmek istiyorum”
Mahkemede konuşan ailelerden Esra Özberkman ise “deprem bir kader değil, doğa olayıdır. Söylemek istediğim çok şey var ama sadece size güvenmek istiyorum.
Mehmet Tülek: “Bir binanın yıkımına neden olabilecek ne var ise istisnasız hepsi İsias’da var”
Mahkemede konuşan ailelerden Mehmet Tülek ise, “Bir binanın yıkımına neden olabilecek ne var ise istisnasız ne var ise hepsi İsias’da var. Hatta daha da fazlası var, usulsüzlük var, sahtekarlık var, statik projesi olmadan konuttan otele çevrilen bir otel var bu ruhsatı nasıl aldığını herkes biliyor” dedi.
Tülek, “Bilinçli taksirden 20 yıl alsa bunun yatarını hepimiz biliyoruz maksimum üç yıl beni vicdanımla baş başa bırakmayın, bu adamların ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaştıklarını bana göstermeyin. Bu adamlar bina yıkıldıktan sonra da otele geldiler ve o saat ben enkazın üstündeydim enkazda sıkışan rehberler vardı benim de ayaklarımın bir 2 metre altında kızım vardı. Ahmet Bozkurt ve oğlu Mehmet Fatih Bozkurt oradaydı. Para kasasını arıyorlardı o yüzden otele gelmelerini hafifleştirici neden olarak sunmayı bu ağırlaştırıcıdır ve bu katliamdır hiçbir katliam depremle kamufle edilemez” ifadelerini kullandı.
Yaşar Gençalioğlu: “Mezarlıkta bile bir hava boşluğu var ama orada yoktu”
Yaşar Gençalioğlu ise mahkemede yaptığı konuşmada, “İsias enkazında14 yaşında kızımı ellerimizle kazıyarak çıkardık. Yaşasaydı 13 gün sonra doğum günüydü. Türkiye Anayasası’nda bulunan yasanın uygulanacak bir bina ve enkaz varsa bu İsias Otel’in enkazıdır. Bunu tüm dünya biliyor, bunu biz yaşayarak gördük, herkes gördü. Sizden de olası kast olarak karar çıkarmanızı istiyoruz, tek temennimiz budur” şeklinde konuştu.
Gençalioğlu, “Ahmet Bozkurt ve ailesi hapiste oldukları için şikayetçi durumunda savunma yapıyorlar. Ben 14 yaşındaki kızımı mezarın altına kendi ellerimle koydum ve bunun bedelini ödemelerini istiyorum. Buradaki bütün aileler gibi bu yapılanların karşılıksız kalmamasını istiyorum. Bu insanların seslerine kulak vermenizi istiyorum ve ‘olası kast’ diyorum, adalet istiyorum. Mezarlıkta bile bir hava boşluğu var ama orada yoktu. Olası kast ve adalet istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Caner Kalaycı: “Sizden ‘olası kast’ kararını cesaretle çıkarmanızı bekliyoruz”
Mahkemede konuşan ailelerden Caner Kalaycı ise, “Bu depremde kızımı ve eşimi kaybettim. Eşim de hukukçu ve çocukların başında olmak için buraya gelmişti. Kızına sarılmış bir şekilde hayata veda etti bir karar üretecekseniz bunun olası kastla üretilmesini talep ediyorum sayın savcının yaptığı mütalaaya hiçbirimiz hoşgörüyle bakmadık olası kast talebimiz var sizden cesaretle bu kararı çıkarmanızı bekliyoruz bu karar KKTC için sadece bir karar ama Türkiye için bir nefes olacaktır" dedi.
Meltem Ekiz: “Biz nasıl ki yaşamıyorsak onların da gün yüzü görmesini istemiyoruz”
Meltem Ekiz ise mahkemede yaptığı konuşmada, “Oğlumu son kez öpmek istemiştim ama ‘anne birkaç gün sonra geri döneceğim’ dedi. Bir umut bekledik ve ben evladımın cansız bedenini kucağıma aldım… Öptüm, öptüm defalarca öptüm, kokladım… Çünkü bir daha tekrardan koklayamayacağım diye ve ben on gün oğlumla birlikte zaten mezarın dibine girdim. Ben o günden beridir yaşamıyorum. Günlerce elimi yıkamadım, tırnaklarım içinden çocuğumun kokusu gitmesin diye ben çocuğuma sarıldım… Ve o günde kaldım… Sizden elinizi vicdanınıza koymanızı istiyoruz. Biz nasıl ki yaşamıyorsak onların da gün yüzü görmesini istemiyoruz” şeklinde konuştu.
Sibel Kumsal: “Bir anne olarak sizden istediğim adaletin keskin kılıcını göstermeniz”
Sibel Kumsal ise mahkemede yaptığı konuşmada, “Hasar nedir biliyor musunuz? İlk defa çocuğumuzu bir yere gönderip onu tabutla almak. Her zaman adalete inanmak istedim… Mütalaa okunurken kalbimiz küt küt atıyordu ve günün sonunda bilinçli taksir dendi. Sizden istediğim adaletin keskin kılıcını göstermeniz. En ağır cezayı verin… Bütün bu yaşananların, acıların karşılığının olmasını bir anne ve insan olarak diliyorum” ifadelerini kullandı.
Ailelerin konuşmalarının ardından davaya 15 dakika ara verildi.
Ara kararı öncesi konuşan Mahkeme Başkanı her iki tarafın da avukatlarını dörder saat dinleyeceğini, süreç bitmezse kısa karar, biterse hüküm açıklayacağını söyledi.
Müşteki Avukatı Devrim Aydın:
“Bir insanın kasten öldürülmesine ömür boyu ceza verilirken, 100 insanın aynı şekilde öldürülmesine daha az ceza verilmesi kabul edilemez”
Aranın ardından, İsias Otel davasının altıncı duruşması, avukatların savunmalarıyla devam etti.
İlk sözü, Ruşen Karakaya’yı temsilen Avukat Devrim Aydın aldı.
Aydın, otel binasının ruhsatsız ve herhangi bir denetim yapılmadan, tamamen kaçak şekilde inşa edildiğini vurguladı. Binanın statik değerlerini değiştiren ve kapasitesinin üzerinde yük bindiren işlemlerin, ağır sonuçlara yol açan ihmal ve kaçak faaliyetler olduğunu belirtti.
Avukat Aydın, binayla ilgili sorumluluğun mimar Erdem Yıldız’a da ait olduğunu ifade ederken, sanık Halil Bağcı’nın “Sorumlu değilim dediği binada neden imzası var?” sorusunu sordu.
Binayla ilgili işlemlerin bilinçli ve kasıtlı olarak gerçekleştirildiğini belirten Aydın, bu durumun olası kast hükümlerini destekleyen unsurlar taşıdığını dile getirdi.
Karardan çıkacak sonucun caydırıcı bir etkisi olabileceğine işaret eden Aydın, savcılığın olayı yalnızca bilinçli taksirle sınırlı değerlendirmemesi gerektiğini belirtti.
Kusurlu davranışların hafifletici nedenlerle açıklanamayacağını vurgulayan Aydın, devam eden inşaatlarda ve gelecekte benzer mağduriyetlerin önlenmesi için olası kast hükümlerinin uygulanması gerektiğini söyledi.
Aydın, “Bir insanın kasten öldürülmesine ömür boyu ceza verilirken, 100 insanın aynı şekilde öldürülmesine daha az ceza verilmesi kabul edilemez” diyerek, adaletin sağlanması için daha ağır cezalar verilmesi gerektiğini ifade etti.
Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu: “Beyanlar gerçeği yansıtmıyor”
Daha sonra, Pervin Aksoy İpekçioğlu'nu temsilen Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu da mahkemede konuştu.
Koçoğlu, bir önceki celsede savcılık mütalaası verilmeden önce katılan vekillerin beyanda bulunması gerektiğini, ancak bunun yapılmadığına dikkat çekti.
Koçoğlu, sanık müdafilerini ısrarla binanın yana doğru yıkıldığını söylediğini, ancak böyle bir durum olmadığının bilirkişi raporlarından da görülebileceğini ifade etti.
İlk celsede otelde çalıştığını iddia eden Zeynel Can isimli kişinin SGG'ya göre otel çalışanı olmadığını dile getiren Koçoğlu, Zeynel Can'ın binanın yana doğru yattığına yönelik bulunduğu beyanların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Söz konusu celsede Zeynel Can'a "bina sağa mı sola mı yattı" diye de sorduğunu ancak buna yanıt veremediğini, daha sonra öne doğru yattığını söylediğini dile getiren Koçoğlu, binanın öne doğru yattığını yineledi.
Koçoğlu, “kimse kendi kusurundan yola çıkıp da bana ve yakınlarıma zarar verme ihtimali var diye bilinçli taksirden yargılanmaz. Bu davada çıkacak karar Türkiye’ye ışık tutacak.” dedi, “Bu davadan olası kast çıkmazsa başka hangi davadan çıkacak?” sorusunu sordu.
Rapordaki ifadeye işaret etti: “Bina, 1998 Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış olsaydı, depremde yıkılmayacaktı”
Koçoğlu, bilirkişi raporunda yer alan bir ifadeye işaret ederek, “aslında yargının özetini gösteriyor” dedi rapordaki söz konusu kısmı okudu:
“Yıkılmanın deprem kuvvetiyle alakası olmadığı, binanın bulunduğu parselde 1 saniyelik periyot üzerinde oluşan spektral ivmede değerlerinin 1998 Deprem Yönetmeliği’nde binanın bulunduğu yer için verilen tasarım ivme değerlerini aşmadığı; bina, 1998 Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış olsaydı, depremde yıkılmayacaktı.”
“Deprem öldürmüyor, öldüren şey bina” diyen Koçoğlu, "Japonya’da deprem oluyor 20 kişi ölüyor. Bozkurt, Japonya’yı örnek gösteriyor ama orada 20 kişi ölürken senin otelinde 72 kişi ölüyor” şeklinde konuştu.
Avukat Fatih Turan: “Evrakta sahtecilik var”
Müşteki avulatlarından Fatih Turan ise “Alınan son bilirkişi raporunda, evrakta sahtecilik olduğu ortada. Emsal teşkil edebilmesine adına olası kast üzerinden karar vermenizi talep ediyoruz. Bundan sonraki nesiller için bunu borç olarak bilmek zorundayız. Bu sebeple sanıklara olası kasttan, aksi kanaatindeyseniz bilinçli taksirin en üst seviyesinden ceza vermenizi talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Avukat Gülsüm Aydoğdu: “Hiçbir müteahhit gerekli cezayı almadı”
Müşteki avukatlarından Gülsüm Aydoğdu ise Türkiye bölgelerinde deprem felaketinden dolayı yaşanan ölümlere işaret etti “Hiçbir müteahhit gerekli cezayı almadı” dedi.
Sadece Adana’da Alpargün Apartmanı davasında inşaat mühendisinin 62 defa müebbet aldığını hatırlatan Aydoğdu, “Burada bulunan insanlar kum yığınlarından bahsetti. Sanıklar bu binanın yıkılmaması için ne gibi önlem almışlar?” sorusunu sordu.
İsias Oteldeki kaçak kata dikkat çeken müşteki avukatı, verilen kararların bu dosyada emsal nitelikte olmadığını belirtti, başka davalardan yola çıkılması gerektiğini kaydetti.
Aydoğdu, “Yeter artık öldürmeyin bizi deyin, kayıplarımızın parçalarını enkaz altında aramamak için, biz bulamadık çünkü. Ara sıra binada bulundukları gerekçesiyle bilinçli taksir olarak değerlendirmeyin” ifadelerini kullandı.
Avukat Tan Okay: “Otelin girişini süslediniz, tuzak kurdunuz, yıldızlarla insanları yanılttınız, bu yüzden olası kasttan ceza almalısınız”
Müşteki avukatlarından Tan Okay ise, “Bilirkişi raporlarına bakıldığında hepsi hemene hemen şunların altı çiziliyor. Evrensel hukuk olası kastın bu dosyalarda artık uygulanmasını istiyor. Deprem geliyor artık bangır bangır bağırıyor. Siz neden önlem almıyorsunuz? Kaçak kat yapıyorsunuz.
Bu insanları otele davet ediyorsunuz ve sağlam diyorsunuz. Devletten 1.5 milyon Euro kredi alıyorsunuz ve bu parayı bu binayı sağlamlaştırmaya kullanmıyorsunuz” dedi.
Okay, “Otelin girişini süslediniz, tabiri caiz ise tuzak kurdunuz. Aldığınız yıldızlara güvenerek insanları yanılttınız. Siz bu yüzden olası kasttan ceza almalısınız” ifadelerini kullandı.
Avukat Emrah Genç: “Enkazdakiler can çekişirken Bozkurt ailesi Adıyaman’dan kaçtı”
Bir diğer müşteki avukatı Emrah Genç ise “Bir deprem düşünün 30 yıl boyunca oradan ticari kazanç elde etmişsin, deprem günü etrafında dönüp kaçmışsın. Bu tavır sanığın nasıl bir kişilikte olduğunu gösteriyor. Bu dava teknik bir davadır. Alınan raporların tamamında ağır derecede kusurlu olduğu görülüyor. Bilirkişi raporları ışığında artık kusurlu-kusursuz durumunu geçtik. Olası Kast mı? Bilinçli Taksir mi? diye tartışıyoruz. Sanıkların kusurlarının basit bir kaynaktan olmadığı bilirkişi raporlarında ortaya konulmuştur. Sanıkların göze aldığı açıkca ortadayken bunun engellenmesine yönelik hiç bir adımları olmamıştır” dedi.
Avulat Emrah Genç mahkemede İsias Otel enkazında bulunan Nazım Can Hartlap’ın yardım istediği ses kaydını dinletti. Genç, “Enkazdakiler can çekişirken Bozkurt ailesi Adıyaman’dan kaçtı” dedi.
Avukat Şerif Özgür Urfa: “Sanıklar kravat giyip, tuvalete giderken izin almaları nedeniyle iyi hal indirimi yapılmamalı”
“Sanıkların mevzuata aykırı bir şekilde binayı inşa etmiştir” diyen müşteki avukatlarından Şerif Özgür Urfa, “72 insanın yaşamının sona ermesinin bu denli eksikliğin bir arada bulunması olası kast olduğunu ortaya koyuyor.” dedi.
Urfa şöyle devam etti:
“Sayın Mahkemeniz 72 can ile ilgili karar verecek. Somut delilleleri konuştuk artık vicdanınıza kaldı. Bir tarafda evlatlarını kaybeden aileler, diğer tarafta Bozkurt ailesi. Tüm sanıkların olası kastla insan öldürme suçundan yargılanmalarını talep ediyoruz. Sanıklar kravat giyip, tuvalete giderken izin almaları nedeniyle iyi hal indirimi yapılmamalı.”
Mehmet Eren Turan: “Kasıt, mesken olarak alınmış binayı otele çevirmek”
“Ahmet Bozkurt’un zaman zaman yakınlarıyla otelde vakit geçirmesi sebebiyle cezanın bilinçli taksirden verilmesine karşıyız.” diyen Avukat Mehmet Eren Turan, “Dönemin mevzuatına uyulsaydı İsias Otel’in bir otel olarak inşa edilmesi mümkün değildi.” dedi.
Binanın yıkılması ve 98 yönetmeliğine göre yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Turan,
“Huzurdaki dava, benzer davalardan farklı. 109 sayfalık bilirkişi raporu ile de sanıkların kusurlu eylemleri tek tek tespit edilmiştir.” şeklinde konuştu.
Eylemlerin her birinin kasten yapıldığına işaret eden Turan “Kasıt, mesken olarak alınmış binayı otele çevirmek.” dedi. Turan, “Tüm bu husular değerlendirildiğinde sanıkların olası kast suçundan yargılanmaları ve kamu görevlilerinin soruşturmasının açılıp dava ile birleştirilmesini talep ediyoruz” dedi.
Müşteki avukatlarının savunmalarının ardından mahkemeye Türkiye saati ile 17.30’a kadar ara verildi.
17:30’da sanık ve avukatlarını gece 22:30’a kadar dinleyeceğini belirten Mahkeme Başkanı, ardından gece 02:00’ye kadar müzakere için ara vereceğini ve kısa karar açıklayacağını belirtti.
İsias Otel davasının 6’ıncı duruşmasında konuşan Ahmet Bozkurt:
“Deprem hiç konuşulmuyor, hep ben suçlanıyorum”
İsias Otel davasının 6’ıncı duruşmasında verilen aranın ardından Mahkeme sanıkları dinlemeye geçti.
Mahkemede ilk söz alan Ahmet Bozkurt konuştu. Bozkurt, İsias otelde 72 ölü ve 10 yaralıya ilişkin savunmasını şöyle yaptı:
“1992 yılında ara sahibi olarak buraya ne yapacağıma karar verdikten sonra araştırdım ve mimar Atıf Sağbaş ile anlaştık. Kararımız, altı iş yeri üstü iş hanı, iş merkezi veya konut. Ben müteahhit değilim. Bunu ilk baştan beri söylüyorum. Bina bittikten sonra da bina sahibi oldum. 81 ilçe araştırılsın, benim müteahhit olduğuma ve devlet ihalelerini aldığıma dair bir belge veya kayıt bulurlarsa, bilirkişilerin da yanlış ve iddia ettiğim gibi siparişle hazırlanan raporu da kabul edeceğim.”
“Kasanın derdine düşmüşüm suçlamasını kabul etmiyorum”
Bozkurt, “Otel benim evim. Eve girip çıkarken kaydı tutulur mu? Kasa meselesini ilk defa burada duyuyorum. Kasa avukatımdan aldığım bilgi. Otelin muhasebesine ait bir karar. Enkaz kaldırılırken kolluk güçleri bunu tespit ediyor ve tutanakla avukatım Recep Kılıç’a teslim ediliyor. İçinde kıymetli evraklar var, para yok. Kasanın derdine düşmüşüm suçlamasını kabul etmiyorum” dedi.
“Rapor, siparişle yapıldı”
“Son bilirkişi raporunda depremle ilgili hiçbir konuya değinilmemiş” iddiasında bulunan Bozkurt, “Depremin şiddeti 1.07 şiddetinde deprem oteli vuruyor. Bunun da karşılığı 10,70. Bu deprem nükleer santraline denk gelseydi her şey yerle bir olurdu. Deprem hiç konuşulmuyor hep ben suçlanıyorum. Ben bu kadar cahil bir insan mıyım? Bilerek ben bu işi nasıl yaparım ya da yaptırırım? Otel doğru 4 yıldızlı ama bu depremin şiddetine hiçbir yapı dayanamazdı. Bilirkişi raporuna da itiraz ediyorum, kabul etmiyorum. Hep kum deniliyor. Beton karotlarının sonuçları ortada. Otelin yapımında her şey hazırlandı, en iyi malzemeler temin edildi. Oteli yaptılar, ben yapmadım. Bu tamamen siparişle yapılan bir rapor demiştim yine bu iddiada bulunuyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben de acılar içerisindeyim. Bunun sebebi ben değilim. Birinci sebep şiddetli deprem ve onun koyduğu sonuç. Ben, evlatlarım ve eşim müteahhit değiliz, inşaattan anlamayız. Yüksek Mahkemenin vereceği kararı saygıyla karşılıyorum ama adaletin terazisinin de şaşmayacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Sahte belge yok, devlet verdi”
Bozkurt, “Sahte düzenlenmiş bir belge varsa benim dışımdadır. Ama buna inanmıyorum çünkü devletin verdiği belgeler bunlar. Kat fazlası deniliyor orada kat yok. Yüce mahkemeden tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Mehmet Fatih Bozkurt: “Bu da bizim sınavımızmış”
Yine mahkemede konuşan, otelin sorumlularından Mehmet Fatih Bozkurt ise “Bu da bizim sınavımızmış. Kaçtı diyorlar ben yeşil pasaport sahibiyim. Kaçmış olsaydım pasaportumu yanıma alırdım. Suçsuz olduğuma inanıyorum. Aleyhimize olan tüm hususları reddediyorum. Beraatımı talep ediyorum ama takdir mahkemenindir” şeklinde konuştu.
Erdem Yıldız: Yıkılan binada benimle ilgili bir çivi bile yok
Otelin mimarı Erdem Yıldız, “Herkes sahte evraktan bahsediyor. Yetmezmiş gibi buna beni de ortak etmeye çalışıyorlar. Ben hayatta statik proje yapmadım, yapamam diyorum. Kanunlar buna izin vermez.” diye konuştu. “Tüm mahkemelerde hepsi beni konuşuyor. Suçu bana atmaya çalışıyorlar.” diyen Yıldız şöyle devam etti:
“Her mahkemede yeni bir şey uyduruyorlar. Bunda da belediye başkanı yaparlarsa hiç şaşırmam. Ben statiki Halil Bağcı’nın yaptığını sanıyordum. Eski mühendisler yapmış. Ortada bu kadar gerçekler var. Ben ilk tutuklandığında sehven bir hata yapıldığını düşünmüştüm. Ben 33 yıldır mimarım. Yıkılan binada benimle ilgili bir çivi bile yok.
Halil Bağcı: "İnşaatına bir kez bile girmediğin bir binanın yıkılmasından nasıl sorumlu olabilirim?”
İnşaat Mühendisi ve fenni mesul Halil Bağcı, İnşaatına bir kez bile girmediğin bir binanın yıkılmasından nasıl sorumlu olabilirim?” sorusunu sordu, “Yazdığım rapor, rapor niteliğindedir. Gazi Üniversitesi’nden gelen raporda tarafıma herhangi bir sorumluluk verilmemiştir.” dedi.
Statik Proje Mühendisi Mehmet Göncüoğlu, “Ben İsias Otel için statik proje yapmadım. Suçlu değilim, beraatimi talep ediyorum.”
İnşaat Mühendisi ve fenni mesul Halil Bağcı, İnşaatına bir kez bile girmediğin bir binanın yıkılmasından nasıl sorumlu olabilirim?” sorusunu sordu, “Yazdığım rapor, rapor niteliğindedir. Gazi Üniversitesi’nden gelen raporda tarafıma herhangi bir sorumluluk verilmemiştir.” dedi.
Statik Proje Mühendisi Mehmet Göncüoğlu, “Ben İsias Otel için statik proje yapmadım. Suçlu değilim, beraatimi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Öte yandan tutuksuz yargılanan Efe Bozkurt, Seda Zeren , Şule Özbek, Bilge Açık ve Ulviye Bozkurt’un avukatları mütalaya ilişkin yaptıkları savunmada, müvekkillerinin otel işleyişinde ilgisi olmadığını, suçlamaları kabul etmediklerini belirttiler.
Avukatlar müvekkillerinin beraatını talep ettiler.
Mahkeme, kamu görevlilerinin dosyayla birleştirilmesini reddetti
Her iki tarafın dinlenmesinin ardından mahkeme, kısa kararı açıklamak üzere duruşmayı, sabah 02.00'ye erteledi.
Mahkeme ayrıca, kamu görevlilerinin dosyayla birleştirilmesi talebi reddetti.
Mahkeme, sanıklara son sözlerini sordu.
Ahmet Bozkurt, son sözünde şunları söyledi:
“Otelin oda sayısı artmadı. 81 olarak çizildi, 69 olarak yapıldı. Asansör ile ilgili olarak, Erdem Yıldız’ın ifadesinde kapıyı sehven proje üzerinde açtığını ve asansörün doğru yönde olduğunu ifade ettiler. Ben suçlu değilim, bana iftiralar atılıyor. Tahliyemi talep ediyorum. 23-24 aydır içerideyim.”
Mehmet Fatih Bozkurt ise, “Suçlamaları kabul etmiyorum,” dedi.
Sanıklardan Halil Bağcı ise, “Söyleyecek bir şeyim yok. Adaletinize sığınıyorum,” ifadelerini kullandı.
Mahkeme, hükmün açıklanmasını Türkiye saatiyle sabah 02.00’ye erteledi.