İsimsiz bir yol, isimli bir mezar
"Yolun solunda bulunan isimsiz tali yoldan dikkatsizce ana yola giriş yapması sonucu..."
Böyle başlıyor Polis Basın Bildirisi.
Yol karanlık…
Yol köhne…
Yol isimsiz olsa da o yoldan sapan dikkatsiz aracın çarptığı gencin ismi var.
Şimdi mezarında yazıyor.
25 yaşındaydı henüz...
Bir hayatı vardı; ailesi, sevenleri, dostları…
Düşleri vardı, hayalleri, gelecek planları…
Hep “sınırlı” kalıyoruz ada yarısında, hayatın bir yerine…
Ömürlerimiz bile…
Bu lanet ülke bir genci daha alıyor içimizden…
Hiçbir suçu yokken…
***
Ercan yolu bu, biliyorsunuz.
Yeni Ercan Havaalanı'nın açılışındaki o ihtişamı anımsayınız, makaslar yetmemişti, onca protokole...
Dualar okumuştu baş imam.
O dualar yirmi beş yaşında bir gencin hayatını kurtarmadı.
Ne de o devasa sütunlar, casino çığırtkanı panolarla süslenmiş büyük ve yalnız salonlar…
Bir gencin hayatını ne kurtarır bilir misiniz?
"İsimli" yollar kurtarır, çağdaş, güvenli, aydınlık…
Olanca köhneliğin ortasına şatafatlı bina yapmakla bu ülke ilerlemiyor.
Yandaş sermaye kazanıyor, yalan siyasetin bekçileri semiriyor, ayrıcalık bir grup keyifleniyor ama geride gözyaşı kalıyor, hüzün ve acı…
***
Kime sorsam, ne kadar güzel bir insan olduğunu anlatıyorlar, saygılı, dürüst, çalışkan…
25 yaşında…
Çağrı…
Daha güzel bir hayatı çağırdı, sınırlı ömründe, güvenli ve huzurlu yarınlar diledi.
“İnsan gibi yaşamak” istiyordu.
İnsan gibi…
Anlıyor musunuz?
O “meşhur” açılım paketi!
'Kıbrıs Cumhuriyeti' yurttaşı Kıbrıslı Türklere, en temel yurttaşlık haklarının, sanki bir lütufmuş gibi sunulması yaralayıcıdır.
Yurttaşsak eğer bu haklara ayrımsız sahip olmalıyız.
Elbette haklarımız olduğu gibi sorumluluklarımız da var.
Onları da yerine getirerek…
Sağlık hakkı örneğin...
"Prim" mi yatırmak gerekiyor?
Bunun koşulları oluşturulmalı ve yerine getirenler bu haktan yararlanmalıdır.
***
Sözü Kıbrıslı Rum liderin açıkladığı “paket”e getireceğim.
Hayal kırıklığına uğradım çünkü somut, yeni, yaratıcı bir açılım yok ortada…
İletişim gösterisi yapılmış, tam bir illüzyon…
Karma evliliklerden kaynaklanan yurttaşlık sorunu örneğin…
“Kıbrıs vatandaşlığı için askıda olan başvuruların incelenmesine başlanacak” diyor.
O başvuruları incelemek bir açılım mı?
Bugüne kadar incelenmemişse bu bir ayıptır, insan hakları ihlalidir, temel bir görevin ihlalidir zaten…
Üstelik “2007 yasası temelinde” denmiş.
Bir sorunu o sorunun kaynağını oluşturan unsurla çözemezsiniz!
Yasanın kendisi ayrımcılık içeriyor zaten…
***
“Kıbrıs Nöroloji ve Genetik Enstitüsü” klinik hizmetlerine erişim bir açılım olarak sunulmuş.
Avrupa desteği ile “iki toplumlu” olarak açılmıştı bu merkez!
Var oluş sebebi buydu zaten…
İki topluma da hizmet verecekti, unutuldu mu?
***
Yeni geçiş noktaları için cesaretle adım atmak yerine Ay Demet’in genişletilmesinden söz ediliyor. Önemsizdir demiyorum ama Kıbrıslı Türklere dair bir açılım değildir bu…
Hatta şimdiki geçişlere bakarsak eğer Kıbrıslı Rumlara çok daha yararı olacaktır bunun…
Mia Milia (Haspolat) Arıtma Tesis’ne yönelik soruna Avrupa Birliği içerisinde çözüm üretildiğini biliyoruz, Kıbrıslı Türk parlamenter Niyazi Kızılyürek’in çabalarına bizzat şahidim.
Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde güneye satılacak malların listesini genişletmek de bu tüzüğün doğal hedefi zaten…
***
Kıbrıslı Türklerin uluslararası topluma ulaşmak gibi ciddi sorunları var.
Özellikle de gençlerin...
O nedenle çok daha ciddi, etkin, samimi açılımlar bekliyordum, ortak yurdumuza ve barışa inanan biri olarak.
Kıbrıslı Türk sporcu ve sanatçıların tüm uluslararası kafilelere dahil edilmesi gibi...
Türkçe dilinin Avrupa Birliği'ne önerilmesi gibi...
Yeni geçiş noktalarının açılması gibi...
Güneyde istihdam olanaklarının artırılması gibi...
Eğitim alanında tarih başta olmak üzere ders kitaplarının yeniden gözden geçirilmesi gibi...
Türkçe’nin güneyde tüm okullarda ikinci bir dil olarak yaygınlaştırılması gibi…
Türkçe dilinin tüm belgelerde yer alması gibi...
Genel Sağlık Sistemi'ne Kıbrıslı Türk yurttaşlarının katılması gibi...
Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı anne ya da babadan doğmuş tüm çocukların yurttaşlık hakkının doğrudan tanınması gibi…
***
Böylesi adımlar yalnızca Kıbrıslı Türkleri sevindirmez.
Ortak bir yurtta, çok daha güvenli ve huzurlu bir geleceği de inşa eder.
Üstel hükümeti, Mağusa halkını mı cezalandırıyor?
22 milyon TL…
Gazimağusa Belediyesi’nin Maliye’den bir senedir alacağı var.
İnsanlar hizmet eksikliğinden şikayet ediyor, haklı…
Maliye bu rakamı niye ödemiyor?
Mağusa halkını mı cezalandırıyor, Üstel Hükümeti...
Trafik cezalarından oluşan bir kaynak bu…
Yurttaş ödemiş zaten para toplanmış…
İyi de Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ne yapıyor, sevgili Mahmut Özçınar hocam…
Kim bilir, her belediyenin ne kadar alacağı var, Maliye’den…
Hayat kalitemiz sürekli gerilerken, Maliye’nin bu tavrı kabul edilemez.
İçinde sanayicimiz olmayacak Sanayi Bölgeleri!
Türkiye’nin desteği ile ülkemizde “Organize Sanayi Bölgeleri” yapılacak ancak bu zihniyetle ilerlersek içinde Kıbrıslı Türk sanayici olmayacak.
Yeni bir “yoklaşma” süreci başlayacak, böylece…
İlhak projesi “organize” bir ortaklıkla ilerliyor.
Kıbrıslı Türkler yerine “Kıbrıs’ta Türkler” diyorlar adına!
***
Türkiye Cumhuriyeti’nin adaya yönelik yatırımları elbette değerledir.
Ancak son dönemde bu yatırımların ortak bir koşulu var.
Ercan’a havaalanı yapılacak, işletmeci Türkiye’den olacak.
Turizm bölgesi planlanacak, oteller Türkiye’den gelecek.
Elektrik getirilecek, anahtar, Türkiye’den bir şirkete verilecek.
Şimdi de “Organize Sanayi Bölgesi” karşılığında, Türkiye’den işletmeler gelecek, buradaki sanayiciyle eşit koşullara sahip olacak.
Son bir haftadır bu meseleyi yazıyorum, dün de Meclis’te konuşuldu uzun uzun…
“Bizim yapamadığımız, istihdam odaklı, ihracata yönelik, katma değer yaratacak yatırımları elbette istiyoruz” dedi Tufan hoca…
Ancak şu uyarıyı da yaptı:
"Bizim sanayicimizin yaptığı ya da yapabileceği bir yatırım için Türkiye'den gelecek sanayiciye eşit koşulları yaratmak, buradaki sanayicinin baş edemeyeceği bir rekabettir. Böyle bir durumda Organize Sanayi Bölgelerimiz olacak ama içinde buradan sanayici olmayacak."
***
“Yabancı sermaye” kabul etmiyorlar, Türkiye’den gelecek sermayeyi…
Türkiye “yurt içi” oldu burada, Kıbrıslı “yabancı…”