Hatırlayın, CTP-UBP Hükümeti döneminde de iki parti arasında yaşanan önemli sorunlardan biri UBP kanadının sürekli devlet arazileriyle ilgili takındığı tutum olmuştu.
UBP, sürekli devlet arazilerini birilerine vermek istiyor, bunun için ilginç yollar ve yöntemler deniyordu.
Ayorgi’deki arazi meselesi de böyle patlamıştı.
UBP, devlete ait hali araziyi özel bir şirkete devretmek istemiş, CTP’li bakanlar bu devire karşı çıkmış ve hükümetin son krizi de böyle yaşanmıştı.
UBP-DP Hükümeti kurulduktan sonra da UBP arazilerle ilgili tavrını sürdürmeye devam etti.
YENİDÜZEN’den takip etmişsinizidir, Ayorgi arazisi dışında, Girne Antik Liman’daki yasadışı devir ve buna benzer konular hep UBP marifeti ile ortaya çıktı.
                                                      
***

Yeni hükümetin UBP kanadı yine bir arazi meselesi ile gündemdeydi.
Bu kez yer Mağusa’ydı!..
Hatırlayın, mayıs ayında Mağusa’nın belki de en değerli arazisi UBP-DP arasında bir krize yol açmıştı…
Şehrin göbeğinde ‘Sema İçki Dolum İstasyonu’ yanındaki paha biçilemez devlet arazisi ile ilgili iki parti arasında ciddi tartışmalar yaşanmıştı.
Kimilerine göre 4 milyon sterlin değerindeki bu arazi devlet arazisi ve şimdilerde İçişleri Bakanlığı bünyesinde…
UBP’li Bakan Sunat Atun söz konusu arazinin kendi bakanlığı bünyesindeki Sanayi Dairesi’ne bağlamak için girişimlerde bulunuyordu.
Öyle gizli girişimler değil bunlar, açık aleni!..
UBP-DP Hükümeti’nin kurulmasından bu yana tüm Bakanlar Kurulu toplantılarına önerge getiren Sunat Atun söz konusu arazinin İçişleri Bakanlığı bünyesinden alınıp kendi bakanlığına bağlı Sanayi Dairesi’nin kontrol ve denetimine verilmesini istiyordu.
İşte Sunat Atun’un bu talebine hükümetin DP kanadı şiddetle karşı çıkıyordu.
Başta Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ve  Eğitim Bakanı Özdemir Berova olmak üzere DP’li bakanlar bu girişimden oldukça rahatsızdı.
İddialara göre Sunat Atun araziyi bir şirkete devretmek istiyordu.
Ve yine iddialara göre de söz konusu şirket bu arazi üzerine ‘fabrika’ kurma talebini resmi makamlara ulaştırmıştı…
Yine Mayıs ayının sonlarına doğru Bakanlar Kurulu’na da ‘birinci gündem’ olarak gelen araziyle ilgili DP’li bakanlar retçi tutumunu sürdürdü ve yine söz konusu değişiklik yapılamadı.
Elbette şirketin bu araziyi talep etmesi normal ve yasal olabilir.
Ancak Mağusa’nın göbeğindeki bu paha biçilmez kamu arazisine tüm halkın kullanacağı park ya da yaşam alanı yapmak daha doğru olmaz mı?
İlla ki kentin en önemli arazisine kirli sanayi tesisi mi kurmak gerekiyor?
Böylesi tesisleri şehrin dışına taşımak gerekirken, neden şehir içindeki kamu arazisinde ısrar ediliyor?
Kimse yanlış anlamasın, yatırıma karşı filan değilim.
Elbette yatırımlar yapılacaktır, yapılmalıdır da…
Buradaki tepkim kamu arazilerinin devri konusunda ısrarcı bir tutum sergileyen UBP’deki kimi çevreleredir.
Kulağıma gelen bilgiler konunun UBP içinde de rahatsızlığa neden olduğu yönündedir.
İçişleri Bakanı Kutlu Evren’in de bu devire karşı durduğu UBP kulislerine yansımıştı.
Hem DP’li bakanların reddi, hem de UBP içindeki rahatsız grupların baskısı sonuç vermiş anlaşılan.
Zira söz konusu arazi henüz kimseye devredilmedi. Ya da en azından ben öyle biliyorum.
                                                             
***

Özellikle Girne ile başlayan ve Mağusa’ya doğru da yayılan UBP’nin “arazi devri” ısrarlarında bu kez yeni bir bilgi var.
Son haber İskele’den!..
Bu kez İskele sahil şeridindeki bir kamu arazisi büyük tartışmalara yol açmış.
20 milyon sterlin değerindeki denize nazır devasa hali arazi 17.5 dönüm!
Ve iddialara göre; devlete ait bu arazinin UBP Genel Yönetim Kurulu üyesi Gürsel Uzun’a devredilmesi için yoğun girişimler yapılıyor!
Hükümete yakın kaynaklardan gelen bilgilere göre UBP-DP hükümeti bu arazinin Gürsel Uzun’a verilmesi için Bakanlar Kurulu kararı almak üzere…
Hepimiz biliyoruz ki; İskele bölgesinde denize yakın bir arsa fiyatı en az 50-60 bin sterlidir.
Denize sıfır yerlerin ise dönümü para ile ölçülemeyecek kadar değerlidir.
17.5 dönümlük denize 50 metre yakınlığında bir büyük araziden söz ediyoruz.
Takdir edersiniz ki bir ülkede en değeri araziler kıyı şeridinde yer alan arazilerdir.
Böylesi arazilerin kişilere devredilmesi noktasında büyük kaygı taşıyorum.
Bu kadar güzel ve değerli yerleri, kişilere vermek yerine, halkın ortak kullanacağı yaşam alanları yapmanın çok daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Bu kaygılarıma ek olarak bir soru da elbette kafamı kurcalıyor; neden UBP Genel Yönetim Kurulu üyesi de, başkası değil? Neden? Ya da neden “ihale” yöntemi ile değil de “seçilerek” bazı kimseler böylesi arazilerden faydalanıyor? Neden?
Umarım UBP liderliği bu yanlışından döner ve kamu arazileri herkesin kullanacağı, belediyelerin yatırım yapabileceği yaşam alanlarına dönüşür. Umarım.

----------------------------------------------------------

• BİR ZİYARET

NEW YORK zirvesinde medyaya "ÜRETİM ODAKLI" haksız rekabet

Kıbrıs sorunu gündemde.
Liderler NEW YORK'a gidiyor!
Saray'da parti başkanları buluştu, AKINCI ile HÜKÜMET gerildi.
Akıncı'nın açıklamalarını hemen yeniduzen.com 'da yayınladık, gazetede uzun uzun paylaştık.
Tüm medya bunu yaptı.
Bir kurum hariç, Türk Ajansı Kıbrıs!
O gün o gece bu açıklamaları ajans vermedi.
Çok da sorun olmadı, Cumhurbaşkanlığı servis etti, tüm medyada anında paylaşıldı.
Şimdi New York Zirvesi'ne TAK ve BRT götürülüyor.
MEDYANIN geri kalanına ise şu söylendi:
- Siz de gelebilirsiniz ancak uçak, ulaşım, konaklama size ait !
BU ÜLKENİN kaynakları, artık, ÜRETİM VE PERFORMANS ODAKLI olarak ADİL paylaşılmalıdır.
KAMU KAYNAKLARI hepimizin olduğuna göre, KAMUSAL SORUNLARI gündeme taşıyan medya artık bu paylaşımda doğru seçilmelidir.
KUR'AN kursları, GİRNE'deki kaçak yapılaşma, HALK PLAJLARININ peşkeşi...
Ve hatta Akıncı’nın açıklamaları.
Ortak kaynakların adil paylaşımında odak ‘üretim’ ve ‘performans’ olmalı, yani emek hak ettiği değeri bulmalı.
ÜRETEN, GÜNDEM belirleyen ortada.