Bahçesindeki dut ağacının serininde kalemlerini ayıran Fatma Kırgız’a Pınarlı köyünde rastlıyoruz. Kalemler nemlendiği için kolay koparamadığından yakınan Kırgız, yaptığı işin çok meşakkatli bir el işi olduğunu belirtse de yıllardır bu işten vazgeçmediğini anlatıyor. 

Aslen Serdarlılı olan Fatma Kırgız’a kalem örmeyi ne zaman öğrendiğini soruyoruz, “Doğmacamdan” diyerek, çocuk yaşta kalem örmeye başladığını ifade ediyor.

Ayaküstü, kısa sohbetimize tanıklık eden eşi Necati Kırgız ise sırf Fatma Hanım için bir buğday tarlası ektiğini ve bu ekinleri sulayarak yılsonunda iyi bir verim aldıklarını anlatıyor.

Fatma Hanım, “Baktım yapacak hiçbir şey yok, oturmadan hasta olurum, boş oturamam… Tarlayı ektirdim…” diyerek, böyle güzel kalem elde ettiğini anlatıyor.

Topladığı kalemleri aynı zamanda boyatıp, selelerine renk katan Fatma Hanım, çıkan buğdayları da torbalarda biriktiriyor, değirmende öğütüp, un olarak kullanıyor, “toprağın taşından, suyundan faydalanırık” diyor.   

Ev işleri dışında tek eğlencesinin kalem örmek olduğunu anlatan Kırgız, “Benim eğlencem bu, işimi bitiriyorum, sonra yapacak bir şeyim olmadığı için, bahçeye çıkıp kalem ayıklıyorum, sele, sepet örmek için kendime malzeme hazırlıyorum” diyor.  

78 yaşındaki Fatma Hanım, “Gün 24 saat iş yapayım umurum olmaz ama uyursam hasta olurum. İşleyen demir paslanmaz…” diyerek, bu yaşa dek sağlıklı sıhhatli gelişini de çalışıp, çabalamaya bağlıyor, neden boş oturamadığını anlatıyor.

Bu güne dek ördüğü sele, sepet ve benzeri ürünlerle hem kendi harçlığını çıkarmış, hem da aile bütçesine katkı sağlamış Fatma Kırgız. Birçok okul, özel şirket, kurum ve kuruluşlara sele sepet ören Kırgız, kimi zaman küçük, kimi zaman büyük, kimi zaman zor, kimi zaman daha basit işler çıkarmış ortaya.

Misafirperver kişiliği, güler yüzü, tatlı dili ile YENİDÜZEN ekibini karşılayan Kırgız, bizleri, kahve içmeden, şeker ikram etmeden de uğurlamıyor…