İsmet ve Kısmet
İsmet ve Kısmet
Tayfun Çağra
Her ikisinin de adı İsmet’ti. O yüzden büyükler tarafından çağrıldıklarında karıştırılmamak için ‘İsmet oğlum’, ‘İsmet kızım’ diye çağrılıyorlardı.
Evleneceklerinde durup düşünmüşlerdi biraz ama sonradan “eehh, olsun” dediler, “biz birbirimiz seviyoruz madem sorun olmaz” diye düşündüler.
Evlendiler, İsmet ile İsmet’in düğünü oldu, nikah kıyılacak, nikah memuru sordu;
İsmet bey, İsmet hanımla evlenmeyi kabul ediyor musun?
İsmet hanım, İsmet beyle evlenmeyi kabul ediyor musun?
Biraz tuhaf görünse de bu durum, onları da bir süre olumsuz etkilemiş olsa da, ‘eşek şakası’ denecek şakalara maruz kalsalar da sonrasında aştılar bu sorunu…
Kulak asmadılar, gülüp geçtiler… Önemli olan onların mutluluğuydu nasıl olsa…
Böylesi durumlar vız gelir tırıs giderdi.
***
Zaten öyle olması da zorunlu hale gelmişti. Yani sorunsa eğer, bu küçük sorun, sonrasında o kadar önemsiz, o kadar ayrıntı kaldı ki!.. İnsanın rahatı yerindeyken, başka başka, büyük sorunlar yaşamazken sorun olmayan durumları sorun yapmakla meşgul olur ya… İsmetler de öyle yapmışlardı ancak sonradan gerçekten sorun olabilecek durumlar başlarına gelmeye başlayınca sorun olmayan durumları sorun etmekten vazgeçtiler. Keşke önceden sorun etmeselerdi diye düşündüler.
***
Çocuk yapamama gibi sorunları olmuştu İsmetlerin… Evlenir evlenmez denemelere başlamışlardı ama üç yıl, beş yıl geçmesine rağmen çocukları olmuyordu.
Her yolu denediler… Türlü tedavi yöntemleri, birkaç kez tüp bebek denemesi ancak istenen bebek bir türlü oluşmadı.
10 yıl kadar sonra evlat edinmeye karar verdiler. İki yıl kadar beklediler bütün işlemlerin tamamlanması, bebek bulunması ve isimlerini vermeleri için… Sonunda oldu, 6 aylık bir bebek onların evladı oldu artık… İsmini de kendileri koydular. İsim dikkatli seçilmişti. Kız olduğu kesin belli olsun diye Kısmet koymuşlardı adını… Hem de isimlerinden ‘met’ hecesi de kızlarının isminde olur diye düşündüler.
***
Üç yıl-beş yıl geçti… Bir gün anne-babalarının yanından dönerken bir araba kazası geçirdiler. İsmetlere fazla birşey olmamıştı ama Kısmet’ın durumu kötüydü. Haftalar, aylar geçti, doktorlar “iyi olacak” demelerine karşın Kısmet bir türlü yürüyemiyordu. Uzun süren fizik tedavileri sonucunda yürümeye başladı Kısmet ama bacağının biri birkaç milim kısa kalmıştı. Ortopedik ayakkabıyla yürüyüşünün aksamaması sağlandı.
***
Okula başladı. Zekiydi, öğretmenleri memnundu Kısmet’ten ama ‘besleme’ sözcüğü okul arkadaşlarının diline pelesenk oldu. En ufak bir tartışmada ‘besleme’ diye aşağılamak istediler Kısmet’İ… Eve ağlayarak geliyordu Kısmet. Sorun öğrenildiğinde okul değiştirdiler ona… Ama orada da durumunun öğrenilmesi çok gecikmedi. Bir okul daha değiştiler ancak üçüncüde artık kaçmamayı tercih ettiler.
***
Yine söylendi o sözcük ama bu kez ona da kulak tıkadılar… Kısmet’in de kulaklarını tıkaması istendi. Zaten ilk arkadaşlarından duyduğunda ne demek olduğunu bilmiyordu Kısmet ‘besleme’ sözcüğünün… Ona izah edebilmek için, doğruyu söylemek ve kabullenmesini sağlamak için epeyce uğraşmışlardı. Keşke arkadaşlarından öğrenmeden kendileri söylemeyi akıl etselerdi…
***
Yıllar yılları kovaladı. İsmetlerin anne-babalarının üçü artık diğer dünyaya gitmişler, sadece ‘İsmet kızım’ın babası hayatta kalmıştı. Tek başına kaldığı için onu da yanlarına almışlardı. Bir süre nasıl olduysa mutlu olduklarını da fark ettiler ancak uzun sürmedi. İsmet’in memesinde tümör görüldü. Onun tedavileri başladı… Kemoterapiler, ışınlar… Saçlar dökülmüş, peruklar takılmış. İlk yılın sonunda çok gecikmeden fark edildiği için sağlığı düzene girmeye başlamıştı.
***
O düzelirken tek kalan baba, belki de kızının bu rahatsızlığına fazla dayanamamış ve o da göçmüştü. Tedavinin ardına iyi gelmemişti babasının ölümü, biraz gerilemişti düzelen sağlığı ama toparlamıştı yine… Kızları Kısmet onların hayata daha sıkı sarılmalarını sağlıyordu. İyi ki O vardı.
***
Kısmet artık büyümüş ve üniversiteli olmuştu. Deniz bilimleri okumuştu her ne yapacaksa bu işi ama olsun, okumuştu ya!.. Mutluydular. Belki de uzun yıllardır yaşamadıkları kadar mutluydular. Aynı mutluluğu Kısmet’in anne-babası olduklarında yaşamışlardı, bir de şimdi.