İşsizlik de var
İNGİLTERE’de geçirdiğim bir haftada oradaki hayatı anlamaya çalıştım.
En fazla da geçim şartlarını...
Kıbrıs’ın kuzeyiyle sık sık kıyas yaptım.
Burada bireysel olarak daha “rahat” bir hayat var, orada ise “gelecek.”
Bizde keyfilik, orada ciddiyet...
İnsanlar kocaman bir makinenin birer dişlisi gibi çalışıyor, nehirlerin ve ormanların iç içe geçtiği büyük şehirlerde... Çok daha çağdaş, medeni, sistemli yaşıyorlar ama ne kadar mutlular emin değilim.
***
“İşsizlik ücreti” var İngiltere’de.
Eğer uyuşturucu testiniz temiz, suç siciliniz yoksa...
Haftalık 77 Sterlin...
“Ev kirasına yetmez” dedim.
Evsizseniz eğer ayrıca ev yardımı varmış meğer...
Şunu anladım...
İngiltere’de hayata tutunmak için “doğmak” yeterli... İşiniz yoksa maaş, eviniz yoksa ev... Elbette karın tokluğuna bir hayat bu...
Orada işsizlere, burada asgari ücretlilere...
***
Sosyal devleti bize “Allahtan iyilik, hükümetten aylık” diye ezberlettiler.
Maliye’den ne kadar çok insana çek çıkarsa devletin o kadar “sosyal” olduğunu sandık!
Devletin “hizmet” sunması gerektiğini unuttuk.
***
Maaşa karşılık hizmet uyduruluyor ada yarısında… Hizmete karşılık maaş ödemek yerine...
Çünkü toplumsal fayda üreten hizmet değil maaşın kendisi amaca dönüştü.
Özel sektör çalışanları “asgari ücret çok bin lira olsun” kolaycılığında anımsanıyor, “işsizler” ise hiç hesaba katılmıyor.
İşsizlik de var işsizlik de…
Boy boy diplomalı işsizler hem de…
***
Dünyayla aramızdaki uçurum derinleşiyor. Eğer halen ayaktaysak, sebebi ganimettir.
Ter dökülmemiş, hayali kurulmamış, emekle kazanılmamış mallar, mülkler, evler, fabrikalar, oteller, maaşlar, ödenekler...
Hem uyumlaştık bu düzene...
Hem de zehirlendik...
Bir avuç menfaate, bir sokum memleketi feda ettik.
***
Yersiz, yurtsuz, bölük, pörçük...
Sahte hayatlar...
Sahte mutluluklar...
Keyifli değilse de keyfi...