İstanbul Notları...
Her geçen gün biraz daha yabancılaştığım bir ülke Türkiye; hâlbuki on yılımın geçtiği Ankara benim ikinci vatanım. Bana mesleği öğreten hocalarımı ve vazgeçilmez dostluklarımı barındıran bir ülke...
Atatürk’ün, tarihin ve kültürün muhteşem ülkesi...
Bir kongre vesilesi ile İstanbul’daydık. Gündemden uzaklaşmak, mesleğin derinliklerinde kaybolmak bu ara en çok ihtiyacım olan şey...
Öyle de oldu, sıcacık dostlar, meslektaşlarla birlikteydik İstanbulda...
Sadece biz Diş Hekimleri...
El ele kenetlenmiş bir şekilde...
Gündüz bilimsel toplantılarda, fuarda; gece boğazda, eğlencede...
Ama dedim ya sadece biz dişciler...
Dil bile artık farklıydı İstanbul’da. En çok kullanılan kelimeler: İnşallah, maşşallah, Allaha şükür, şükür ve kısmet...
Dilenciler de farklıydı. Yer gök çocuk ve kadın dilenci kaynıyordu. Hele çocuklar; arabaların arasında ezilme pahasına dilenen onlarca çocuk yürek burkuyordu. Hepsi Suriyeli çocuklar. Onları izlerken ağlayasım vardı.
Restorantlardaki insanlarla sokaktaki insanlar arasında inanılmaz bir uçurum vardı.
Türkiye’nin entelleri hala körler- sağırlar birbirini ağırlar modundaydı.
İstanbul’da turist profili bile değişmişti. Turistlerin %90’ı Arap ya da Ortadoğulu... Yer gök suratını göremediğiniz kapkara çarşaflara bürünmüş insanlarla dolu. Ürpermemek elde değil...
Trafik tek kelimeyle çıldırmış. Perşembe gecesi saat 12.00’de bile trafikte tam bir kaos yaşanıyor. İstanbul insan yoğunluğundan ha çöktü, ha çökecek. İnsan ‘nasıl da harcandı bu muhteşem tarih kokan şehir...’ diye düşünmekten kendini alamıyor.
Herşeye rağmen yol kenarları ve parklar rengârenk çiçek şölenleriyle gözünüzü alıyor.
Boğaz’da rakı- balık, tarih koklamak hala muhteşem...
İstiklal caddesinde DNR hala en yeni CD’leri ve kitapları koklanıp, elleyeceğiniz yer. Zülfü Livanelli’nin ‘Konstantiniyye Oteli’, Cafe De Pera Story ve Ferhat Göçer’in yeni CD’si Sığmıyorum Geceye ve Sabaha’ benim bu gezideki favorilerimdi.
Taksiciler hala ülkenin nabzını tutuyor. Neredeyse artık kavga edeceğimiz bir taksici ‘takılmayın ayakkabı kutusundaki paralara, Tayyip Erdoğan çok zeki bir adam, o giderse düzen bozulur’ diyor. Bir diğeri ‘sandığa gitmeyeceğim, hiç birini beğenmiyorum’ diyor ve Fetih kutlamalarında AKP Eminönüne iki milyon insan topluyor. Yine taksicinin biri bu insanlara 400TL ayda maaş bağlandığını iddia ediyor.
Gezi Parkı direnişinin yıldönümü; yer gök polis kaynıyor...
Seçimlerden bir hafta önce İstanbul bu durumdaydı.
Ve benim için her zamanki gibi bir ‘es’ di...