İstanbul Sokak Satıcıları
"Bugün halen daha en büyük tat ve keyif aldığım yiyecekleri sokak satıcılarında ararım. Eşim ile her İstanbul seyahatimde bu sokak lezzetlerini tatmaya bayılırız. Birçok sokak lezzetinin tadıldığı İstanbul’da bugün birçoğu yoktur."
Zekai Altan
İstanbul’da Hilton Otel’de çalışıp eğitim gördüğüm 1985 yılından bugüne kadar en çok beğendiğim ve tat aldığım hep sokak lezzetleri oldu. Ve halen daha bu lezzetleri tatmayı çok seviyorum. Otelde her gündüz mesaisi sonrası pardesüm ile yola koyulur Elmadağ’dan yürüyerek Gezi Parkı alanındaki sokak simitçisinden bir iki simit ve çaydanlıkta satılan demli çayımı alıp elimdeki Cumhuriyet gazetesi ile oturduğum bankta simit, demli çay ve Cumhuriyet gazetesi üçlüsü ile keyfimi yaşardım. Bunu hergün yapardım. Bir saat. Sonra da kısa bir İstiklal Caddesi turu. Ve o uzun caddede ve inanılmaz başdöndüren kalabalığın içerisinde bağrışan sokak satıcıları. Bir zenginilik bir renk. Soğuk havada bağrışan satıcıların sunduğu lezzetler görülmeye, tadılmaya değerdi. Ancak o soğuk havada emekleri ile geçinmeye çalışan sokak satıcılarının mücadelesi bizler için bir görüntüden ve karın doyurmadan başka bir şey değildi ve değildir de. Şunu söyleyebilirim; İstanbul çok büyük bir Gurme şehridir sokak satıcıları ve büfeleri ile. Bugün halen daha en büyük tat ve keyif aldığım yiyecekleri sokak satıcılarında ararım. Eşim ile her İstanbul seyahatimde bu sokak lezzetlerini tatmaya bayılırız. Birçok sokak lezzetinin tadıldığı İstanbul’da bugün birçoğu yoktur. Benim hatırladığım sokak lezzetleri, ciğerci, ev yoğurdu, simit, halka tatlı, içli köfte, kağıt helva, kestane, kokoreç, kumpir, midye dolma, pamuk şeker, poğaça, sandviç, tükürük köftesi gibi lezzetler. Ancak yakın tarihlerde yaptığım İstanbul seyahatlerimde bunların birçoğunu göremedim. Yavaş yavaş yok oldular. Bir İstanbul sokak lezzeti kültürü de yok oluyor. Bugün İstiklal Caddesinden Karaköy-Eminönü’ne eşim ile kısa bir tur yaptık. Bakalım neler yiyebilirsiniz.
Simitçiler
Kırmızı renkli arabacıklarda halka halka dizili simitler ve yanında yiyeceğiniz küçük peynir paketleri ile. Kahvaltılık, arada atıştırmalık. Yumuşak olunca tadı bir başka olur. Arabacıkta ayrıca sıkma ve çatal denilen farklı atıştırmalık yiyecekler. Eminönü’ne kadar yol boyunca çok sayıda simitci görebilirsiniz.
Islak hambuger ve döner
Taksim Anıtı’nın tam karşısında. Sokak satıcısı değil ancak sokaktaki büfelerde lezzetli ıslak hamburger ve et-tavuk dönerleri tadabilirisiniz. Tabii yol boyunca da farklı restorantlar hizmet vermektedir.
Bol şerbetli halka tatlısı
Bizim Kıbrıs’ta bilinen tulumba veya bombacık dediğimiz tatlının yuvarlak olanı. İstanbul’da halk arsında argo bir sözcük adıyla “kerhane tatlısı” denir. Yol boyunca satışı yapılmaktadır.
Süt mısır (darı)
Mevsimine göre satılıyor. Genelde haşlanmış yani gaynanmış olarak satılıyor. Hem koçanlı hem de bardakta satışı yapılıyor.
Sıcak poğaça
Sadeli ve içerisinde peynir olanları vardır. Sıcak ve yumuşak olduğunda tadı çok güzel. Yolda yürürken de yemek ayrı bir lezzet ve keyif. Lezzetin keyfe dönüştüğü anı yaşarsınız.
Kestane
Közde pişmiş kestaneciler sizin ile buluşur. Günün her saatinde olmasa da akşam üzeri veya öğleden sonra sokaklarda satış yaparlar. Yemesi çok sevap. Uzun uzun ve yavaş yavaş pişen kestaneleri sokak satıcılarında alın. Küçük kese (hartuş) kağıdında verilen kestaneleri keyifle çıtırdatın.
Midye dolma
Çok sayıda göremedim. Sayıları az. Her yerde yenmeyeceğini söyleyebilirim. Dostlarım bana Beyoğlu’nda Balık Pazarı’nın girişindeki seyyar tezgahı önerdiler.
Taksim Tünelden Karaköy ve Eminönü
Karaköy’e ve Eminönü’ne gitmek için İstiklal Caddesi’ni yürüyerek veya tramvay ile Tünel’e gidersiniz. Burada pahalı bile olsa Sokak Kahvesinde bir Türk kahvesi veya dilerseniz nargilenizi tüttürebilirsiniz. Buradan da tramvay ile çok keyifli tarihi bir yolculuk yaparak Karaköy’e inersiniz. Meşhur Galata Kulesi’nin yanına. Tünel 1875 yılından beri hizmette. Karaköy’e indiğinizde sokak içerisinde farklı olarak içli köfte satıcısı ve salatalık, kelek, acur ve kavun olarak söylenen taze meyveyi bulabilirsiniz. Galata köprüsünü yürüyerek köprü boyunca olta ile balık avlayanların yanından ve sokak satıcılarının arasından Eminönü’ne geçerken boğazın doyulmaz güzelliği içerisinde vapurların geliş ve gidişini seyredersiniz. Ve kendinizi hoş bir keşmekeş içerisinde bulursunuz.
Eminönü
Geniş bir meydan. Meydan içerisinde sokak satıcıları. Simitciler, Osmanlı lokmacısı sıkma lokma, mısır, turşu ve turşu suyu satıcıları, kestane ve en önemlisi balık arası ekmek. Yan yana dizilmiş büyük teknelerin önünde kurulan çadırlı kapalı alanlar içerisinde ekmek arası balık yiyebilirsiniz. Balık uskumru, Norveç’ten geliyor. Çalışanlar Osmanlı kıyafetli üniformaları ile hizmet veriyor. Bir taraftan ekmek içi ızgara uskumruyu marul ile yerken diğer taraftan da size turşu suyu ve meşrubat satmaya çalışan satıcılar.
Göremediklerim
Gurme kenti İstanbul’da göremediğim sokak satıcıları. Kokoreççiler, kağıt helva satıcıları, sandviççiler, tükürük köftesi ve pamuk şeker satıcıları.
Benim 3 günlük seyehatimde gözlemlerim. Hızı bir gözlem. Sokak satıcılarını ve kültürel zenginliğini kaybeden bir İstanbul.