İşte bitti!
Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu vakit değil midir?
En zor günler bile geçer gider.
Sıkıntılar gün gelir aşılır.
Yeter ki sağlık olsun.
Yeter ki ölüm olmasın.
Bu kadar basit.
* * *
Sorunlar boğuyor bizi.
Ekonomi berbat. Yaprak kıpırdamıyor.
İşsizlik diz boyu. Gizlisi, kayıtlısı.
Pahalılık. Cepteki para eriyor. Döviz biraz oturdu, ama piyasada döviz yükseldi diye artan fiyatlar düşmedi. Kimse ‘bu nasıl iş’ diye sorgulamıyor.
Memleket suç cennetine döndü. Her yerde şiddet var.
Bir laboratuvarımız bile yok artık. Yediğimiz
içtiğimiz tamam mı, bilmiyoruz. Sağlıktan sorumlu Bakan ‘tamamız’ diyor gerçi. Nasıl bir tamamlıksa…
Müzakere süreci ne oldu, bilen yok. İpler gerildi, gerildi. Koptu mu, kopmadı mı belli değil. Ama umut var mı? Yok. En azından yakınlarda…
Yollarımız berbat. İlgili Bakan ‘müjde’ veriyor, şov yapıyor. Ankara’da ihale açılacak, kendisi iş yapmış gibi hava atıyor. Millet sinir!
Çevre katledilmeye devam. Dağ, taş, sahil, orman… Ne varsa birilerine veriliyor. ‘Egemen’ KKTC’de ‘özgür bölge’ kalmadı.
* * *
Bunların hiçbiri yeni değil.
Biz sorunlara alışık bir toplumuz.
Devletimiz tam devlet değil, biliyoruz. ‘Tam devletmiş’ rolü yapıyor, gülüyoruz.
Hepsine alıştık da, bunca sorunun üstüne bir de onu çekemezdik doğrusu!
Gün gelip kurtulacaktık.
Belliydi.
Karanlıktı etraf, zift gibi.
Ama gün ışıyacaktı birazdan.
An gelecekti nasılsa.
Devran dönecekti.
Ve oldu!
Bitti işte…
* * *
Bugün son…
Gidiyorsun işte.
Onca derdin üstüne bir de sen!
Çekilmezdin hiç.
Kusura bakma.
Tamam, onca yıldır iyi taraflarını da gördük.
Ama yeter.
Biz fazlasını çekmeyiz, çekemeyiz.
Ne bu?
Sıcak isteriz biz, sıcak!
Buz gibi havada yaşamak zor gelir.
Adalıyız biz işte.
Akdeniz adalısı.
Denizi severiz biz. Yüzmeyi.
Sıcaktan yanıp kavrulsak da, seni istemeyiz.
Gripler, nezleler, öksürükler, tıksırıklar…
Avuç avuç hap içmek zorunda kalmaktan iyidir sıcaktan terlemek.
Hele bir de ‘Mekke saati’yle sabah işe, okula gitmek çıktı bu yıl başımıza!..
O da bitti.
Gitti.
Güle güle.
Kış…