İşte o zaman en güzelini siz yapacaksınız...
Kıbrıs Türk Toplumunun, kendini nasıl görüyorsa o şekilde ifade etmesine vesile olacak, kendi yaşam tarzımızı tanımlayan, motive eden, kendi içerisinde bir kozmos oluşturan, insanlarımızın derininde yatan değerlerine bakıp, onları ifade etmelerine yardımcı olabilecek; daha geniş anlamda bir benliğe işaret eden, farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp, hepimiz ayni fikirdeymişiz hissini veren, mücadele doğrultumuzu bir potada toplayan ve istediğimiz şeyi yapabileceğimizi düşündüren bir CTP düşlüyorum.
Toplumun kendi kendini yönetme, özgür olma ve çözüm felsefesini kullanıp barışmanın zeminini temin edecek, sonra da yalnız olmadığımızı bileceğimiz, sınırsız, çağdaş bir toplum olmamıza yardım edecek; bir varoluş tarzı ile sürekli değişerek kendini ifade eden yeni bir psikoloji ile öykünen bir CTP.
Toplumun her ferdinin kendini özgür ve özgün bir birey gibi hissetmesini teşvik edecek yeni bir kimlik ve bütün ahlâki yargıları toplumsal tatmin çerçevesinde değerlendiren yeni bir bakış açısı sâhibi bir CTP.
Toplumun sırtından, toplumu özgürleştirmek yerine tanımlamaya çalışanları, yıllar yılı ırkçılığa referans edenleri, "ben neysem öteki de o olmalıdır" temelli bir düşünce ve yönetim biçimi uygulayanları, yargıçları, mahkemeleri, bürokratları, hükümeti, askeri halkın omuzlarınızdan indirip, sizleri özgür bırakacak bir CTP.
İŞTE O ZAMAN EN GÜZELİNİ SİZ YAPACAKSINIZ...
PARANOYA
Maâlesef, hepimizin az ya da çok katkıları ile, ülkemizi Barış, Federal çözüm ve Kıbrıslı Türkler'in kendi kendini yönetmesi hususlarında hiç de halkın gerçek beklentileri ile örtüşmeyen "forever & ever" figürlere, iç bunaltıcı bir popülizme yuvarlama şansı verdik...
Bunun için hepimizin, hem halk, hem zümresel, hem de bireysel olarak, kendi duruşlarındaki özeleştirileri samimiyetle yapması gerekmektedir.
38 yıldır Kıbrıs Türk Toplumuna " 'AnadoluTipi Akıl' hepimize yeter" mesajları ve "Kıbrıslı Türkler yalnız başlarına bir hiçtir" "paranoyası" pompalandı;
Baştan sona hurâfe, gayrı ilmî ve hatta gayrı hukukî malûmatlarla, artık canlarımızın, cânanlarımızın da geleceği en son aşama mahiyetinde tehdit altına girmiştir...
MİSYON
CTP'nin "Yarını" toplayabilecek en örgütlü parti olduğuna yürekten de beyinden de inanıyorum. Bunun için de CTP'yi ve toplumu ehline, liyâkati olana emânet etmenin elzem olduğunu düşünüyorum...
Çünkü; CTP eğer böyle bir parti hâline gelemezse (ben tüm engel ve olumsuz koşulları aşarak CTP'nin bunu başaracağına inanıyorum), toplum, sürdürülen ve artarak sürdürülmesi gereken var oluş ve var oluşumuzu ileriye taşıma mücadelesi yolunda çok önemli bir rehberden ve partnerden mahrum olarak, ya da yeterince faydalanamadan yola devam edecek demektir.
ÇAĞRI...
Ben kalbimin derinliklerinde bir çağrı hissediyorum...
“Keskin”...
Ve işte size böyle bir içgüdü ile seslenmek istiyorum.
Ortak akıl ve emek için...
CTP'nin diliyle söyleyip, çeşitli olanaksızlıklar, statükonun presi ve konjonktürel sorunlar nedeniyle, geçmiş süreçte kendi eliyle yeterince yapamadığını yapabilecek projeler üretebilmesi ve bu projelerin halkımızca sahiplenilmesine bir nebzecik de olsa katkım olsun istiyorum...
CTP'nin, Kıbrıs Türk Toplumu üzerinde yıllardır oynanan bu kötü kurallı oyunun kurallarını değiştirebilecek bir yönetime ve projelere sâhip olabilmesi ve üretim sürecini maliyetsiz değiştirebilecek gücü (beyin gücünü), üretim faktörü haline sokabilmesi için toplumsal misyonunu ileriye taşıması gerektiğini önemsiyorum...
CTP'nin en geniş halk desteğiyle gelecek iktidarında halkın omuzlarından devletin ve hükümetin yükünü alabilmesi için görüş ve düşüncelerimizi somutlaştırmamızın olmazsa olmaz olduğuna inanıyorum...
Ve işte o zaman halk kendisi üretecektir çözümlerini...
Kötü kuralları iyi kurallara birlikte çevireceğiz...
Ve halk olarak sektörlerimizin peşkeş sektörü olmasının önüne geçecek halk sektörlerini hep birlikte hayata geçireceğiz...
Toplumun ürettiği stratejileri göz önünde bulundurarak, tehdit altında olan sektörlerimize (telefon, elektrik, kooperatif vb.) bir çözüm olarak, her alanı hep birden detaylı düzenleme yerine, strateji ve perspektif kullanarak, toplumsal diyalog ve katılımcılığı güçlendirecek 3. söktörü, yani halk sektörünü hayata geçirmeliyiz...
EMEK ve VİCDAN...
Tüm bunların gerçekleşebilmesi içinse;...
Birlik gereklidir.
Ama herhangi bir birlik değil, yeniden yapılanma temelinde bir birlik gereklidir.
O yüzden, CTP içerisindeki devinim, toplumsal geleceğimizin kurtarılması adına şarttır...
Çünkü;
CTP EMEĞİN BAŞKENTİ'dir...
CTP Toplumsal Vicdanın Kalbidir...
CTP İnsan Onurunun ve Aklın Sesidir...
LÂMI CİMİ KALMAMIŞTIR...
İşte tüm bu görevlerimiz için önemli olan;
Ortak değerler için, ortak akıl yolu ile, toplumsal olabilmek ve evrenselliğe yürüyebilmektir...
Misyonumuz, bu farkındalığın gün ışığına çıkmasını hızlandırmaktan ibarettir, hepsi bu...
BU İŞİ KİMİN YAPACAĞI DEĞİLDİR ÖNEMLİ OLAN...
Önemli olan;
Kıbrıs Türk Toplumunun içerisine düşürüldüğü bu kötü durumdan kurtarılmasıdır...
Önemli olan;
Hepsi birer değer olan isimlerin, Canların ve Cananların yüreklerinin birleşmesi, gönüllerinin ortak hedef için buluşması, akıllarının bir araya gelmesi, nehir olması, denizlere akması, iktidara akmasıdır...
Çünkü CTP'li olmak "cici bir his"ten ibaret değildir...
Ve bu toplumu ileriye taşımak hepimizin boynunun borcudur...
Bu kavganın hakkı ile verilmesi gerekir;
Çünkü Kıbrıslı Türklere dönük oynanan bu tüketiliş senaryolarının "LÂMI CİMİ" kalmamıştır artık...
-------------------------------------------------------------
Not: Bu yazı 11.07.2012 tarihli yenidüzen gazetesinde yayımlanmıştır.