İstenirse yapılır
El emeği, göz nuru saatçiliği ‘Turhan Saatçi’ adı altında 15 yıldır oğul Çağan Ilgar sürdürüyor
Fehime ALASYA
Yıllardır el emeği, göz nuru ile geçim süren Çağan Ilgar, “Turhan Saatçi” adıyla unutulmaya yüz tutmuş ‘Saat tamirciliği’ sektöründe mücadele veriyor… Ilgar, Surlariçi’ndeki eski dükkânı yanında, şu anda Yenişehir’de Kalkınma Bankası oto parkı karşısındaki dükkânında da faaliyet gösteriyor.
Ana geçim kaynağı saat tamirciliği olan Çağan Ilgar, 15 yılı aşkındır “Turhan Saatçi” adı altında bu meslekte hizmet veriyor…
Sektörde yıllardır ter döktüğünü anlatan Çağan Ilgar, “Baba mesleğidir. Babam çıraklıktan bu işe girdi, ben de onun çırağı oldum” diyor…
Ilgar, günümüzde sıklıkla pil ve kolan değişimi yapıldığını anlatarak, sektörde işlerin gün be gün düştüğünü ifade ediyor.
Babasının yıllarca tek başına saat tamirciliği yaparak geçimini sağlamasına karşın, günümüzde eşinin de aile bütçesine destek olmasıyla geçim sağlayabildiklerini anlatan Ilgar, çok sevmesine karşın, gönül rahatlığıyla bu işi tavsiye etmekten kaçınıyor.
“HER KIYAFETE GÖRE BİR RENK SAAT SEÇENLER OLUYOR”
Farklı müşteri kitlesi bulunduğunu anlatan Çağan Ilgar, bunun çok ince bir iş, el emeği, göz nuru olduğunu belirtiyor.
Yaptığı işin çok keyifli olmasına karşın zaman zaman memnuniyetsiz kişiler tarafından tadının kaçtığını ifade ediyor.
Ilgar, “İşi yapmadan müşteri geldiği zaman fiyat verirsem, bana ‘Biri size fiyat mı sordu?’ diyorlar, bazen fiyat vermekten kaçınıyorum, fiyat sormayanlar da iş bitince ‘Saat bu kadar etmez, ne yaptın da bu kadar tuttu’ diyor… Çok enteresan yaşanmışlıklar var” diye anlatıyor Ilgar ve “Bu gibi davranışlarla sürekli karşılaşıyoruz. Bunlar çok moral bozucudur, işimizden soğutuyor ama devam ediyoruz” diye de ekliyor.
Hem modern zamanın getirileri, hem de teknolojinin götürüleri ile saat tamirciliğine devam eden Ilgar, “Eskiden herkes saat kullanıyordu, herkesin tek bir saati vardı, şimdi toplumun yarısı saat kullanıyor ama tek bireyin on tane saati olabiliyor. Her kıyafete göre bir renk saat seçenler oluyor.
Çoğu insan için evden saatsiz çıkmak, ayakkabısız çıkmak gibi bir şeyken, günümüzde de cep telefonu olduğu için saat takmayan insanlar da var…”
“BENİ AYAKTA TUTAN SAAT TAMİRLERİDİR”
Ilgar, “1971 yılından beridir Surlariçi’ndeki dükkânımız hizmet veriyor. 2002’den beridir de ben buradayım.
Çocukluğum orada geçti, orayı çok seviyordum, arkadaşlarım gezmedeyken ben dükkânda iş yapmayı tercih ediyordum.
Üniversitedeyken babam rahatsızlandığında okula belli bir süre ara verdim. Annem de işlemiyordu, tek gelirimiz dükkândı. Sonra devam ettim ve bitirdim, bilgisayar enformatik bölümünden mezun oldum. Üniversite bana bir şey kattı mı bilemiyorum, sanırım bugünkü aklım olsaydı okumazdım.
Şimdi oğlum lise ikinci sınıftır ama okumasını istiyorum. Git gide düşen bir potansiyel vardır, artık oğlum tek başına bu dükkândan gelir sağlayamaz.
Eskiden babam tek başına işleyip evini geçindiriyordu, şimdi eşim işlemezse geçinemeyiz.
Her yer saat satar, marketler kuyumcular, her köşe başında saat satılıyor. Beni ayakta tutan saat tamirleridir. Bu da olmasa geçinmek çok güç olurdu.” diyor.
“PAHALI SAAT SATIŞLARINDAN ÇOK TAKLİT SAATLER VAR”
Saat sektöründe piyasanın pek çok nedenden dolayı etkilenebildiğine dikkat çeken Çağan Ilgar, “Eskiden insanlar tek bir saat vardı, yıllarca kullanılıyordu, şimdi ise bozulan yerine yenisi alınıyor, sadece pili arızalıysa değiştiriyor.
Pahalı saat satışlarından çok taklit saatler var. Bunlar gösterişe yönelik markalardır. Ben bu taklit saatleri satmıyorum ama piyasada çok...
Bunlar çoğu zaman piyasayı etkiliyor. Taklit saat alan kişiler bozuldu mu tamir ettirmiyor, yenisini alıyor…” diyor.
“İNSANLAR BENİM BU İŞİ YAPTIĞIMI GÖRÜNCE ÇOK ŞAŞIRIYOR”
Haziran ayından beridir Yenişehir bölgesinde ikinci dükkânında hizmet vermeye başlayan Çağan Ilgar, vatandaşın, saat tamirciliği yapan yerli bir işgücü olmasını şaşkınlıkla karşıladığını anlatıyor.
Ilgar, şöyle devam ediyor: “Babamın zamanında olan müşterilerin büyük oranı hala bana geliyor, bunun yanında yeni müşterilerim de var. İnsanlar benim bu işi yaptığımı görünce çok şaşırıyor. Bir Kıbrıslının bu işi yaptığına şaşırılması bence çok acı bir durum. Sanki de başka bir ülkedesiniz ve yerli birini görüp buna şaşırıyorsunuz. Bu duruma üzülüyorum… Haziran ayından beridir de Yenişehir bölgesinde ikinci bir dükkân açtım, burada da hizmet veriyoruz.
Çarşıdan çıkarken daha büyük umutlarımız vardı ama istediğimiz gibi gittiğini söyleyemiyorum. Buraya çarşıdan ziyade daha ulaşılabilir bir yer olmalıyız düşüncesiyle geldik. Etrafımızda birçok kurum var. Buna rağmen Yenişehir’den kalkıp bana Surlariçi’ne gelenler oluyor, biz buraya alıştık diyorlar. O yüzden her iki dükkânı ayakta tutmaya çalışıyorum.”
“SAP VE SAMAN BİRBİRİNE KARIŞTI”
Ada’da saat tamirciliği yapan çok az işletme olduğunu ve bu sektörün çeşitli yollarla desteklenmesi gerektiğini anlatan Ilgar, yerli esnafı desteklemek adına yapılabilecek alternatifler bulunduğunu anlattı.
Ilgar, “Bu işin gelişmesi için adaya giren sahte saatlerin engellenmesi lazım ama bu da mümkün değil. Sap ve saman birbirine karıştı. İnsanlar çok bilinçsiz. En basit bir Rolex saat üç bin TL’den aşağı değil, adam gidip 500 TL’ye alıyor, sonra gelip bana kaçadır diye soruyor, orijinal mi diye soruyor. Orijinal değil dersem bana sövüyor, ben satışını yapmadığım için onu kötülediğimi sanıyor. Bu yüzden artık fiyat vermek, yorum yapmak konusunda çok temkinliyim. İnsanlar güvenmekte zorlanıyor, bilinçsizce de hareket edip zarar ediyor.
Yerli esnafı desteklemek adına çeşitli kurum, kuruluş veya dernekler ile toplu çalışmalara gidilse bu hem yerli esnaf hem de bireysel olarak bizim için çok iyi olur” dedi.
“ÇOK ENTERESAN YAŞANMIŞLIKLAR VAR”
Yaptığı işin çok keyifli bir meslek olduğunu anlatan Ilgar, insanlarla çalışmanın, memnuniyet sağlamanın da güç olduğunu hatırlatıyor. Ilgar, şöyle devam ediyor: “Git gide yıllar içinde işler düşüyor, el emeği, göz nurunun karşılığını almak çok zordur artık...
“AKREP VE YELKOVANI OKUYAMAYAN İNSANLAR DAHİ VAR...”
Her yaştan müşterisi olduğunu anlatan Ilgar, “Saatine çok meraklı olan genç müşterilerim de çok fazla var. Hiç saat alışkanlığı olmayan insanlar da var.
20 yaşına gelip saat okumayı bilmeyenler, akrep ve yelkovanı okuyamayan insanlar dahi var...
Benim oğlum ise saatsiz sokağa çıkamaz, yedek saati bile var.