İSTİHDAM YAPAN DEĞİL, İSTİHTAM YARATAN BELEDİYECİLİK
Ocak ayının sonunda başlayan kapanmayla birlikte şehirde yürütülen ekonomik faaliyetlerin şehrin yapısına nasıl etki ettiğini daha iyi analiz edebilme şansını yakaladım. Lefkoşa ekonomisinin temel kavramları ve Lefkoşa’nın ekonomisini yönlendiren temel dinamikler peki nelerdir?
Pandeminin getirdiği ekonomik sıkıntıları hepimiz öngörebiliyoruz, bu ekonomik sıkıntıların yaşadığımız kentlere olan yansımasını değerlendirmeliyiz. Kent ekonomisinin temel kavramları ve kent ekonomisini yönlendiren temel dinamikleri yorumlamalıyız. Kent ekonomisi içerisindeki değişimin sosyal ve siyasal bağlam ile ilişkisini kurabilmeliyiz. Özellikle öğrencilerin, kent ekonomisi içindeki aktörler olduğunu unutmamalıyız.
Bir şehri ilk kez ziyaret ettiğinizde, bu ziyaretten geriye fotoğraflarınız ve anılarınız kalır ve bu anıların çoğunluğu belediyecilik faaliyetleri konusunda izler taşır. Şehrin ekonomisi ve belediye faaliyetleri bir şehrin size görünen yüzüdür.
Düşünsenize aydınlatması, iyi korunmuş tarihi yapılarıyla, güvenle gezip dolaştığınız kentle ilgili anılarınızı paylaşırken aslında başarılı bir yerel yönetimi anlatıyorsunuzdur. Gittiğiniz kentin sokaklara taşan çöpleri, yıkık dökük evlerin ya da araçların işgal ettiği kaldırımlarından bahsediyorsanız, kötü bir belediyecilikten bahsediyorsunuzdur. İyi belediyecilik ile şehir ekonomisi arasındaki güçlü bağ şehrin sosyal değişimini etkilemektedir ve bu değişimde ekonomik katkı olarak bizlere yansımaktadır.
Geri dönüşüm, sosyal faaliyetler gibi pek çok unsur başarılı ve bilinçli bir belediyecilik sayesinde sağlanabilir. Örneğin bizler, çevre kirliliğini önlemeye çalışırken, çöp sandığımız ham maddelerin şehir ekonomisi için bir getiri olarak kullanabilir miyiz? Başka neleri katma değer olarak şehrimize kazandırabiliriz?
Lefkoşa Surlariçi Yayalaştırma Projesini 2013 yılında hayata geçirdiğimiz günlerde, projenin esas odak noktası olan Asmaaltı Sokağı yürüdüğümüzü hatırlıyorum, sağ ve solda birçok boş dükkan arasından geçerken, bu boş dükkanların ağırlığını her seferinde omuzlarımda hissederdim. O boş dükkanların içinde mağazalar, cafeler hayal ederdim.
O bomboş sokaktan sonra Lokmacı kapısından yapılan geçişlere baktığımızdaysa Ercan Havaalanı ile yarışabilecek rakamlar görüyorduk. O dönemde güneyden gelen turistler ve Kıbrıslı Rumlar Selimiye Camisi’ne, Bedestene gider, beraberlerinde getirdikleri şişe suyu bitirmeden güneye geri dönerlerdi. Bölgeye kattıkları ekonomik değer neredeyse sıfır noktasındaydı.
İşte bu noktada bizler ekonomik altyapı oluşturma hedefini belirledik. Proje sadece yürünecek bir yol değil, bölgeyi ekonomik olarak canlandıracak bir adımdı, buna inandık.
Yayalaştırmadan sonra Lefkoşa Surlariçi’ne ciddi bir dönüş başladı. Surlariçi barlar ve kafeler ile doldu, taştı. Özellikle dövizin Türk Lirası karşısında değer kazanması ile bu mekanlar Lefkoşa’ya ve belediye ekonomisine ciddi bir gelir kaynağı oldu.
Zaman içinde Asmaaltı Sokak’ta yürüyen herhangi bir birey boş dükkan bulmakta zorlanır oldu. Bölgeye 2013’den sonra açılan barlar, kafeler, restoranlar, butik oteller, marketler onlarca, hatta yüzlerce istihdam sağladı.
Proje ise bu şehirde “istihdam sağlayan belediyecilik” yapabileceğimizin kanıtı haline geldi.
Özellikle bu ikinci kapanmayla özel sektör en büyük darbeyi almış durumda. Devletin kendilerini unuttuğunu, göz ardı ettiğini dile getiriyor özel sektör emekçileri. Bu dönemde en çok duyduğum cümlelerden biriyse: “Bu şehirde artık bize iş yok…”
Biz bu söylemi değiştirmeliyiz. Özellikle korona salgını döneminden sonra başkentte yaralarımızı sarmak, ekonomimizi düzeltmek ve tekrar ayağa kalmak için istihdam yaratan belediyeciliğe çok ihtiyacımız olacak.
Bunu başarmak ise bizim elimizde.
İhtiyacımız olan, kent ekonomisinin temel kavramları ve bu ekonomiyi yönlendiren temel dinamikleri iyi analiz edip bizi istenen hedefe götürecek bir vizyon.