"Kendi yakınlarını istihdam ediyorlar, el altından devlete işe alıyorlar..."
Son 40 senemiz bu tartışmalarla geçti...
Siyasetçi "istihdam"dan beslendi, yurttaş "oy"unu bu "karşılık"la pazarladı...
Ne 'yönetenler' istedi bu 'avantaj'ı kaybetmeyi, ne de yönetilenler gerçekten karşı çıktı partizanlığa...
Karşı duran da 'kendinden gayrı' yükseltti sesini....
Kimi 'ulusal' kılıflarla işin tadını iyice kaçırdı, kimi 'iyi de bizim çocuklar hep dışarıda mı kalacak' diyerek kendine avuntular yarattı.
Sınav dendi, yalan karıştı, sorular sızdırıldı, 'güvensizlik' zirve yaptı.
Kamu daraldıkça bu kez 'partili' olmak yetmedi, "parti içi taraf"lara yöneldi avantaj!..
"Kadrolu" için mevzuata uyulduğu zamanlarda "geçici"den ve "işçi"den yana kullanıldı bu kez kontenjan!..

***

'Partizanlık' ve 'torpil' mekanizmasına isyan eden çok gördüm de...
İş kendine, çocuğuna, yakınına, torununa geldi mi bunu kullanmak adına çaba harcamayana rastlamadım pek!..
Bunu illa ki ahlaki bir çöküş ya da "ganimet kültürü"nden emanet bir fırsatçılıkla açıklamak ve eleştirmek gerekmiyor.
Çünkü insanlar "başka türlüsünün" olacağına inanmıyor!.

***

Sisteme 'adalet' getirmek yerine, 'maaşları' aşağıya çekerek kamuya yönelik cazibeyi eritmek istediler!..
Oysa ki mesele ve uçurum 'maaş'ın çok ötesindeydi, kamu -  özel farkında!..
Maaşlar yarıya yarıya düşse de beş kişilik münhale bin elli beş kişi başvurmaya devam etti.
Ve hatta on yıllardır aynı şartlarda emek yoğunu çalışan ve ezilen on binleri görmezden gelen kültür, mesele 'kamu'ya odaklanınca uyandı 'göç' diye!.

***

Eğer ki siyasi merkezler "elimizde az da olsa bir imkan tutalım" dürtüsünde olmasa...
Ve bu yönde bir sempatizan, kamuoyu, yandaş baskısı hissetmese...
Bal gibi de vardır çözümü..
Hem de atla deve değil...
Yazdık, çizdik, söylendi kaç kere...

***

• Senede bir MEMUR SINAVI yapılır, bir de İŞÇİ.
• Bu sınav için 'ÖSS'den dahi daha güvenilir ya da şüphe kaldırmaz bir komisyon yaratılır, 'siyasi' değil  'bilimsel' kriterlerin belirleyici olduğu...
• Her 'istihdam' ihtiyacında, bu listedeki sıraya göre işçi ya da memur göreve çağrılır.
• 'En kıdemli işsiz'ler sınava artı puanla katılır.
• Sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımı yapılan 'özel sektör'de çalışanlar ise listede yer alsa dahi 'es' geçilir çünkü amaç 'işsiz' insanlara iş vermektir.
• Ve en önemlisi bunun dışında 'her ne adla olursa olsun' kamuya istihdam yapanlar 'ağır bir suç' işlemiş olurlar ve hapislik dahil yasalara girer bu 'ceza' ...
• Yani iş 'adaletli bir sistem' kurmakla kalmaz buna uymayanların ne olacağı da düşünülür önceden!..

***

Elbette 'kamuda ikinci iş yasağı' için etkin denetim ve 'çifte standart' yaratan yasaların düzeltilmesi de yaşamsal önemdedir.
Daha pek çok yapısal sıkıntı vardır, konuş konuş bitmez.
Öyle de 'siyasi ayrıcalıklı istihdam' tartışmaları iyice bezdirmiştir artık..
Çözüme dair sorun niyettir!..
Bu 'niyet' de tabandan tavana ne yazık ki yoktur!..

***

Çok merak ediyorum, tek bir kişiyi aracı koymadan ya da 'bir bakınız lütfen' demeden, hiç mesele yapmadan, peşine düşmeden bu ülkede kaç kişi vardır devlete giren!..
Altın madalyayı hak ederler, eğer varsa, gerçekten !..