İstikrarlı Muhasebe Birimi Ekonomiyi Toparlar…
Covid19 pandemisi ve ardından çıkan Rusya-Ukrayna savaşı tüm ülkelerin ekonomi iklimini bozdu; ekonomilerini bilimsel ve iyi yönetenler toparlama sürecine erken girdi, toparlanıyor da… Türkiye hükümeti ekonomi bilimini es geçtiği için TL değer kaybediyor ve bu yerel kriz, küresel krizlerin olumsuz etkisini aşmaya engel oluyor. Ve TL kullandığı için etkilenen Kuzey Kıbrıs ekonomisi de perişanları oynuyor, günden güne kötüleşiyor.
Her ülkenin ekonomisinin kendine özge güçlü ve zayıf yanları, dış etkenler nedenleriyle de oluşan değişik fırsatları ve tehditleri var. Ekonomi bilimi bunları dikkate alan analizlerle sorunların çözümüne yardımcı oluyor. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ekonomilerinin yapısı temelden farklı ve hatta terstir; Türkiye’nin üretime dayanan büyük bir ekonomisi var, KKTC’nin ise tüketime dayalı küçücük bir ekonomisi var… Türkiye’de ekonomi bilimine aykırı davranan bir ekonomi yönetimi olduğu bir yana, bilim doğrultusunda uygulamalar yapsa da Kuzey Kıbrıs ile olan yapısal fark nedeniyle, onların aldığı önlemler Kuzey Kıbrıs’ta ters teper. Bu nedenle, Kuzey Kıbrıs ekonomisini toparlamak için kendine özge güçlü ve zayıf yanlarını, dışardan oluşan fırsatlar ve tehditler ile analiz etmek gerek. Kendi parası olmadığına göre, kullandığı para birimi TL de ekonomiye dışardan gelen bir tehdit oluşturduğuna göre Kuzey Kıbrıs hükümetinin ekonomiyi toparlamak için bu tehdit unsurunu ortadan kaldırmaktan başka çaresi yoktur; alacakları tüm önlemler de göstermelik olacak, “Aha uğraşıyoruz, bekleyin bakalım ne olacak?!” halleri ile yurttaşı oyalamaya ve zaman çalmaya çalışacak.
Bu dış tehdidi ortadan kaldıracak dış fırsat ise istikrarlı bir para birimine endekslenmiş muhasebe ve pazar faaliyetleridir. Başka bir güçlü fırsat da pazar faaliyetlerinin ve devlet gelirlerinin de halen istikrarlı para birimlerine endekslenmiş olmasıdır. Bakmayın, Türkiye ile imzalanan Protokol’de milli para birimi olan TL’nin kullanımını yaygınlaştırmak üzere önlemler alınacağına, uygulamalar yapılacağına; eski ETİ şirketine ait Gönyeli’deki bir taşınmaz malı hükümet satışa çıkardı, taban fiyatını da sterlin biriminden belirledi… Ayrıca, hükümet Müteahhitler Birliği ile istikrarlı para birimi maliyetli ihaleler açma konusunda uzlaşıyor… Aklın yolu birdir…
KKTC’nin kendi para birimi olmadığı için, resmi para olarak TL’yi kullanmasına rağmen tüm yabancı para birimleri piyasada serbest dolaşımda ve kullanımdadır; bu da yerel ekonomi için güçlü bir fırsattır. İş kalır, ekonomi bilimini uygulamaya… Devlet resmi muhasebe birimi olarak istikrarlı bir para birimi seçsin, kendisi tüm gelir ve giderlerini bu birime endekslesin. Pazar faaliyetlerinde ise mal ve hizmet sunumu yapanlar da devletin muhasebe birimi olarak seçtiği para birimini kullanabileceği gibi, kendi sektörüne göre değişik para birimlerini de kullanabilsinler. Yani şimdi olduğu gibi taşınmaz mal fiyatlarının ve kiraların sterlin biriminden, motorlu taşıtların Euro biriminden, demir-çeliğin dolar biriminden yapıldığı gibi… Emeğin ödenekleri de bu istikrarlı para biriminden belirlenir, ödeme gününde de ya doğrudan o birimden ödenir veya ona endekslenmiş olarak TL veya başka bir para biriminden…
Bu uygulamanın ekonomide yaratacağı güçlü iç faktör ise, ekonominin tüm aktörlerinin, yani mal ve hizmetleri sunanlar ile tüketenlerin önünü görebilmesi, öngörü yapabilmesidir. Bu da perişan haldeki ekonominin toparlanmasını kısa vadede başlatacaktır; pazar faaliyetleri tetiklenecektir. Hükümetlerin de istikrarlı olması, istikrarlı kararlar alması ve uygulaması orta ve uzun vadede yatırım yapmaya uygun bir ekonomi iklimini oluşturacaktır.
Bu uygulamanın zayıf iç faktörü ise, Türkiye ile imzalanan Protokoller’de Türkiye’nin TL biriminde ısrarı olacaktır. Hoş, KKTC tarafına vereceği yardımlar dolar birimine endekslenmiştir; kendi üstlendiği mükellefiyetler ise TL cinsinden bağıtlanmıştır. Yani aslında, Protokol diyor ki, KKTC hükümetini istikrarlı bir para birimi ile bağıtlıyoruz, TC hükümetini de kendi para birimi olan TL ile… Yani Protokol demek istiyor ki, KKTC’nin resmi para birimi yok ya, ona bir istikrarlı para biriminden kredi finansmanı sağlanacak; TC tarafının üstlendiği projelerin uygulama maliyetleri de kendi para birimi olan TL ile ödenecek… Yani adı konmamış gerçek, Protokolün de KKTC için istikrarlı para birimini baz aldığıdır. Bütün mesele duygusal milliyetçi yaklaşımlara girmeden, ekonominin gerektirdiği bilimsel yaklaşım ve icraatları tercih etmektir.
Ha bunları beğenmediniz, gene çaresi var… KKTC hükümeti olarak Türkiye hükümetine dersiniz ki, TL kullandığımız için TL değer kayıpları nedeniyle KKTC’den TC’ye akan bir enflasyon kaynağı var; bunu KKTC’ye geri iade edin… Bunun adı da aslında istikrarlı bir para biriminden hesaplaşmaktır. Türkiye hükümeti bunu da kabul etmezse, Kıbrıslı Türklerin daha da fakirleşmesini ve ekonomilerinin de hiç toparlanamamasını istediğinin en belirgin ipucudur. Bu da Kıbrıslı Türklerin kendi geleceklerini tayin hakkını kullanmalarının önünü açacaktır; her şerde bir hayır vardır…
Dolayısıyla, kendi para birimi olmayan KKTC’nin TL kullanmakla perişanları oynayan ekonomisinin toparlanması, yurttaşlarının fakirleşme sürecinin durdurulması ve dahi satın alma güçlerinin artırılması için kaçarı yok, KKTC’nin resmi muhasebe birimi istikrarlı bir para birimi olmalıdır; tüm ekonomik aktiviteler de bu birime endeksli olmalıdır.
Bugün Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan perişan ekonomi bir kader değildir; ekonomide yaşanan kederlerin nedeni kötü ekonomi yönetiminin TL’nin değerini koruyamayan Türkiye hükümetine biatçılığıdır. Yoksa, KKTC ekonomisini toparlayıp düzlüğe çıkarmak, oradan da yükseklere taşımak mümkün…