1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. İstikrarsız Para Birimi ve Başbakan’ın İstikrar Söylemi…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

İstikrarsız Para Birimi ve Başbakan’ın İstikrar Söylemi…

A+A-

Mehmet Şimşek, TL’nin değer kaybının ivmesini yavaşlatmak, sonunda durdurarak TL’nin istikrarlı bir para birimi olmasını gerçekleştirmek ve dolayısıyla Türkiye ekonomisinde istikrarlı büyüme sürecini başlatmak misyonu ve mandası ile Türkiye Maliye Bakanlığı görevine atanmıştı. Süreçte iniş-çıkışlar olsa da Nas Suresi bazlı faiz kavramıyla yönetilen ekonomi döneminin dramatik çöküntüleri yaşanmıyor… Bakan Şimşek TL’nin yabancı para birimleri karşısında sabit kalabilecek bir sonucu 2026 yılında yakalayacakları öngörüsünde…

Bu süreci iki stratejik programla gerçekleştirebilecekler ve o çabalar içindeler… Birincisi Türkiye’ye yabancı para girişini artırmak; bunun için ihracatı ve turizmi artırmak, yabancıların Türkiye’de yatırım yapmalarına cazibe yaratmak gerek. AB ile olan gümrük birliği anlaşmasının kapsamını genişletmek ve büyütmek için AB nezdinde yapılan yoğun çalışmalar da bu stratejinin önemli bir parçasıdır. Bu konudaki kritik engel Kıbrıs Rum tarafından gelmektedir ve bu engel Türkiye’nin Kıbrıs sorununu çözmeye katılımcı ve katkı koyucu olması zorunluğunu ortaya çıkarmaktadır.

İkinci stratejik program ise çok büyümüş olan savunma bütçesinde tasarruflar yapmak. Bunun için de AKP’nin ilk hükümet olduğu dönemdeki “Komşularla sıfır sorun” doktrinine geri dönmeye, bu yönde de stratejik adımlar atmaya odaklı eylem planları var… Yunanistan ile ilişkileri yumuşatmak ve dahi Kıbrıs sorununun BM Ölçütlerinde çözümü için uluslararası topluma “elini taşın altına koyabileceğini söylemek ve doğrudan muhataplarına da bu yönde uzatacakları ellerini havada bırakmayacağı vurgusunu yapmak hedefledikleri sonuçlardan biri olan istikrarlı TL ve sürdürülebilir büyümeye sahip ekonomi sonucuna ulaşmak içindir. Umalım ki Bakan Şimşek hedeflerine öngördüğü sürede ulaşabilsin

Kuzey Kıbrıs’a gelince… İstikrarsız TL’yi kullanıyor olmak bizde de ekonomiyi çökertmektedir; ekonomide mal ve hizmet sunanlar ile tüketenler gerçek anlamda fakirleşmek sürecinde boğuşmaktadır. Herhangi bir güvenilir ekonomik öngörüde bulunmak olası değil; böyle bir ekonomik iklimde de herkes elindeki parayı ve mali kaynağı temel ve acil ihtiyaçlarında kullanmayı tercih etmektedir. Bu tutum da pazar faaliyetlerini yavaşlatıyor ve geriletiyor. İç pazarda sunulan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki anarşik durum da bunun sonucudur. Doğrudur ki yapay bir pahalılık var; mal ve hizmet sunanlar önünü göremezse, TL’nin yarın ne kadar değer kaybedeceğini kestiremezse spekülatif kurlarla maliyetler ve fiyatlar belirlenir; aynı mal ve hizmetin fiyatı değişik sunucuların kendileri tarafında speküle edilen TL değerine göre belirlenir. Ve doğal olarak da bayağı farklılıklar ortaya çıkar… Bir de not edilmelidir ki Kuzey Kıbrıs ekonomisinde mal ve hizmet sunumlarının maliyet girdileri çok büyük oranda döviz bazlıdır; Türkiye’den ithalat da dahil olmak üzere… Bakmayın öyle Türkiye’den TL ile ithalat yapıldığına, ithal edilen malın Türkiye’deki ihracatçısı dövize endeksli veya speküle edilmiş bir maliyetle faturalandırıyor mal ve hizmetlerini…

Dolayısıyla, ne pazara sunulan mal ve hizmetlerin fiyatları ne de ekonominin bugünü ile yarını arasında bilimsel bir izah ve öngörü yapmak olası değil… Bunun yarattığı sonuç da halen yaşanan istikrarsızlıktır. Başbakan Üstel ise UBP kurultayında parti başkanlığına yeniden aday oldu ya, sürekli olarak istikrarın devamı için kendisinin göreve devam etmesi gereğine vurgu yapıyor. Yani bazı istikrarlar olduğunu ret ve inkâr etmek doğru olmayacaktır. Örneğin yönetenlerin siyasi çürümüşlüğünde, kokuşmuşluğunda sürdürülen bir istikrar var; yolsuzluk, sahtekarlık, rüşvet, partizanlık, iç güvenliğin her geçen gün azalması, demografik yapıyı kötü nitelikte değiştiren nüfus artışı ve nüfus sayımının yapılmamasında ısrarda hep istikrar var… Ancak Başbakan Üstel’in istikrar diye öne çıkarmaya çalıştığı sanki de ekonomide, sosyal yaşamda ve ülke yönetiminde istikrar varmış da bunların devamını aksatmamak için kendisi görevde kalmalıymış tezine dayanıyor… Özelde UBP’lilerin genelde ise tüm Kuzey Kıbrıs halkının zekasını hor görmese bunları söylemezdi, iddia etmezdi…

Halbuki, örneğin ekonomide istikrarı sağlamak pek de zor değildir. TL Türkiye’nin para birimidir, dolayısıyla ekonomik programlarla kendi parasını istikrarlı bir para birimi haline getirmek zorundadır; Bakan Şimşek de bunun için yoğun çaba sarf ediyor. Ancak, TL “egemen KKTC’nin” para birimi değildir ve bu egemen KKTC’nin bir para birimi de yoktur; nasıl bir egemenlik ise?!... Denilebilir ki, egemendir ya, kendi tercihini yapıp kullanımdaki para birimi olarak TL’yi seçmiştir… Bu tercih “Egemen KKTC” ekonomisini de sosyal yaşamını da perişan etmektedir. Egemen KKTC’yi yönetenler, o çok vurgu yaptıkları “Yüce Meclisi”ten bir karar geçirerek TL’yi piyasadaki dolaşım-değişim aracı olarak kullanmayı sürdürmek üzere ekonomi ve ona bağlı olarak muhasebe sistemini istikrarlı bir para birimine endeksleseler, yaşanan istikrarsız ekonomiyi çöküşten çıkarıp istikrarlı büyüme sürecine sokabilir… Kuzey Kıbrıs pazarına sunulan mal ve hizmetlerin değeri de, pazarın tüketicisi olan yurttaşların satın alma güçleri de istikrarlı muhasebe biriminde istikrara kavuşacak; mal ve hizmetlerin bedeli ya seçilen istikrarlı para biriminden ya da onun güncel kurundan TL olarak ödenecek… Bunun örneği uygulamada da halen ve fiilen var aslında; taşınmaz malların ve motorlu araçların piyasa fiyatları istikrarlı para birimindendir, satın alma anında ya o para biriminden ödenir, ya da karşıtı olan TL ile ödenir. Bankacılık sektörü de bu uygulamaların kolaylaştırıcısı görevini yapmaktadır.  

Dolayısıyla, ekonomiyi istikrara kavuşturmak olasıdır. Neden yapılmıyor?! İşte burada da Başbakan Üstel’in bir istikrarı var: ‘Anavatan Türkiye’ye şükran, itaat ve biat kültürü’… Sarsılmaz bir istikrar ile devam eden ve sadece kendi ve kendiyle olanları makamlarında ve o makamlarda şeffaflık olmadan yaptıkları “siyasi yaramazlıkları”nı istikrarlı bir şekilde korumak da bu kültür sayesinde olabiliyor… Demografik yapının kötüye gitmesi de, iç güvenlik sorunlarının artması da, diğer sosyal sorunların varlığının sürmesi de hep bu kültürün istikrarlı icraatlarından kaynaklıdır.

Fazla uzatmaya gerek yok… Başbakan Üstel’in bu istikrarını geniş halk kitleleri zaten almıyor. UBP’lilerin çoğunluğu da bu istikrarın bedelini kendileri de dahil tüm halkın ödediğini anlamaya başladı; dolayısıyla hepimiz kurtulacağız… Ne zaman?! İlk genel seçimde… Ders almasını bilmeyene ders verilir…

 

Bu yazı toplam 919 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar