İSTİNCO’NUN BİLİNMEYEN TARİHİ
İSTİNCO’NUN BİLİNMEYEN TARİHİ
Tuncer Bağışkan
Annem ile Zehra Şukri Yusuf nenemin doğum yeri olan Baf kazasına bağlı İstinco’yu (Tabanlı) yıllardan sonra nihayet Nisan ayının ilk haftası Cemal dayımın oğlu Yaşar Alpin yeğenimin rehberliğinde ziyaret edebildim. Aynı gün İstinco ile yakın çevre köylerini ziyaret edecek ikinci araçtaki arkadaşlarımız ise İstincolu Altay Burağan, İstincolu Mehmet Gökkuşak, Appiyacalı Orhan Dizliklioğlu ve Saramalı Mustafa Cemil Gürsel idi. Rahmetlik babamdan öğrendiğime göre ben daha 2-3 yaşlarında bir çocuk iken bizi ailece İstinco’ya götürdüğünde büyük nenem Emmu ile büyük dedem Nazlı Mao’nun evinde kalmıştık. Ancak evdeki bir duvarın deliğinde yılan gören babam, “Ben çocuklarımı yılanlara yedirtmem” diyerek ertesi gün bizi topladığı gibi köyün ‘bascısı’ Raif dayı, ya da Kaçak Ali ile Lefkoşa’ya dönmüştü. Ondan sonraki yıllarda köye hiç gitmemiş olmamıza karşın, belli zamanlarda köye giden nenemin bizlere İstinco’nun maksılı olan badem, bakla, sarımsak, ceviz ve incir getirdiğini anımsarım. Anımsadığım diğer bir konu ise, İstinco’nun bir Türk köyü olmasına karşın nenelerim ile dedelerimin Türkçe değil de hep Rumca konuşmalarıydı.
Gün boyunca sadece İstinco’yu değil, köyün çevresindeki Pelatusa (Karaağaç), Lysos (Liso), Melandra (Beşiktepe), Zaharga (Tatlıca), Appiyaca, Sarama (Kuşluca), Tremetusa (Uzunmeşe), Melatya (Malatya) ve Magunda (Yakacık) köylerini de ziyaret ettik. Bu nedenle bana bu yerleri görme olanağı sağlayan Yaşar yeğenime bir kez daha teşekkür etmek isterim.
İSTİNCO’NUN TARİHİ GEÇMİŞİ
İstinco’nun arkeolojik geçmişiyle ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir araştırmaya rastlayabilmiş değilim. Yine de köyde antik devirlere ait bol miktarda çanak çömlek kırıklarının bulunmuş olmasına karşın tarihlenemediklerini Baf kazasının eski eser sorumlusundan öğrenmiştim. Ayrıca köyün kuzeybatısındaki Ayios Haralambos (Haralambi) kilisesinin güney yanındaki Ligu tepesinde yaptığım araştırma sırasında düzgün kesilmiş bir yolu bulunan soyulmuş bir mezar, antik cüruf kalıntıları ve tepenin çevresinde bir kaleye ait olabileceğini sandığım kalın duvar kalıntıları saptamıştım. Yaşlı köylüler de gerek Ayios Haralambos kilisesinin civarında, gerekse Ligu ile Hrisovergi mevkilerinde eski eser bulunduğunu bilgime getirmişlerdir. Özellikle Hrisovergi mevkiinde altından bir takı bulunduğu üzerinde durulmuştur.
1573 yılında Abraham Ortelis tarafından bakır bir levha üzerine çizilen Kıbrıs haritasında köyün adı ‘Chio’ olarak geçtiğinden Venedik döneminde de var olduğu anlaşılmaktadır. Zehra nenemin doğum kaydında, ‘Hacı Gugo’ sülalesinden geldiği kaydı bulunmaktadır. Yeğenim Yaşar Alpin’in anlattığı bir rivayete göre, Venedik asıllı olan Hacı Gugo bir Rum ile bir define bulmuş. Bunun üzerine Rum’u uçurumdan aşağıya atmak suretiyle defineye tek başına sahip olmuş. Kıbrıs’ın Osmanlıların eline geçmesinden sonra köy nüfusunun Müslümanlaştığı, ya da köye Müslüman nüfusun yerleştirildiği tahmin edilmektedir. Jack C. Goodwin, köyün orijinal adının ‘KOS’ veya ‘CHİOS’ adlarından geldiğini ve İstinco’nun bu kelimelerin bozulmuş bir şekli olduğunu (İst ton Kion – Kios’a) yazmıştır. Zehra nenem ise, annesi Emmu nenemin anlattıklarına dayanarak köydeki Hallasa pınarının çıkış yerinin ‘GÖZ’ adıyla bilindiğini bilgime getirmişti.
1885 yılı Kitchener haritasında adı ‘Istingo’ olarak geçerken, o sırada yaklaşık 75 kişilik bir nüfusu vardı. 1895 yılına ait Kıbrıs haritasında adı ‘Tehiu’ olarak geçmiştir.1958 yılında adı ‘Tabanlı’ olarak değiştirilir. Şimdilerde güney Kıbrıs haritaları ile kayıtlarında adı ‘Kios’ ile ‘Istinzion’ olarak geçmektedir. Tamamı Müslüman olan köyün 1831 yılı nüfus sayımında erkek sayısı 44 kişi idi. O sırada Hirsofu nahiyesine bağlı olan köyde 24 hane ev, 1 mandıra, 365 dönüm tarla, 1 dönüm bağ-bahçe ve 12.5 dönüm dut ağacı bulunmaktaydı. 1891 genel nüfus sayımında nüfusu 166 kişi, 1901 sayımında 203 kişi (1 kişi de Rum), 1911 sayımında 222 kişi, 1921 sayımında 268 kişi, 1931 sayımında 213 kişi (3 kişi de Rum), 1946 sayımında 219 kişi (1 kişi de Rum), 1960 sayımında 155 kişi ve 1973 sayımında 203 kişilik nüfusa sahipti. Toplumlararası çatışmaların başladığı 1963 yılında nüfusu yer değiştirmedi. Ancak 20-25/7/1974 tarihileri arasında kuşatılan köyün teslim olması üzerine kuşatma kaldırılmıştı. Daha sonra köylülerin bazıları gizlice kuzeye geçerken, 5.9.1975 tarihinde 99 kişi de UNFICYP rehberliğinde kuzeye geçerek Balikitire (Balıkesir), Trachoni (Demirhan) ve Minareliköy’e yerleşirler. Şimdilerde boş olan köyde Melatya’da oturan Andreas adında bir Rum çobanlık yapmaktadır.
SU KAYNAKLARI
1944 yılından önce köyün içme suyu İstinco’nun güneyindeki “Gado Vrysi” pınarından karşılanmaktaydı. Ancak bu su daha sonraki yıllarda sadece ağaçların sulamasında kullanılır olmuştur.
Köy ile yakın çevresinin en büyük su kaynağı köyün kuzeyindeki Ligu ile Frisovergi dağlarının arasından çıkan Hallasa pınarıydı. Koçanlı olan bu suda bazı İstincoluların hisseleri vardı. Altı inç kalınlığında olan suyu kurak yıllarda bile kesilmezdi. Şimdi suyu az akmasına karşın köyün büyük havuzunu beslediği sanılmaktadır. Emmu neneme göre bu pınarın çıkış yeri ‘GÖZ’ olarak bilinmekteydi. İstincolu Salise Özveri’nin anlattığına göre, eskiden hiç kesilmeyen bu pınarın suyu göz ve nazara karşı da kullanılırdı. Civardaki Türk ve Rum köylüler hiç kimseye görünmeden geceleri gizlice buraya gelip su alırlar ve bunu ağılları ile kümeslerindeki hayvanlara serperlerdi. Böyle yapılması halinde hayvanların göz ve nazara karşı korunacaklarına inanılırdı.
Köydeki büyük havuzun yan tarafında WSID 1944 (Water Supply and Irrigation Department) kaydı bulunmaktadır. Köyün içme suyu ihtiyacı buradan karşılanırken, ekilen sebzeler ile ağaçların sulanmasında da kullanılırdı. Eskiden köyde bulunan çok sayıdaki büyük ceviz ağaçlarının biri de havuzun yanındaydı. Hallasa pınarından ayrı olarak köyde Lombiri, Grago, Cimihuri, Hacı Yavuz Efendi, Gado Vrysi ve Biavulya adlarını taşıya pınarlar da vardı.
MEZARLIKLAR
İstinco’nun en eski mezarlığı eski öğretmen evinin olduğu yerdeydi. Son mezarlığı ise Zaharga yolundaki Lombiri pınarının üst başındadır. Buradaki mezarlardan sadece Dr. Hasan Güçlü’nün 1971 yılında vefat eden annesi Dervişe İzzet’e ait olan günümüze gelmiştir. Mezarlığın yanındaki bir evin bahçesinde 14.7.1972 tarihinde Baf denizinde boğulan 18 yaşındaki Lise öğrencisi Hasan Kasım’ın mezarı bulunmaktadır. Güçlü ailesinin tek erkek çocuğu olduğundan evin bahçesine defnedilmiştir.
OKULLAR
Köyde harap durumda iki okul bulunmaktadır. En eskisi caminin kuzeybatısında olup 1928 – 1931 yılları arasında Rüştiye olarak hizmet vermiştir. Ada genelindeki Rüştiyelerin kapatıldığı 1931 yılında yeniden ilkokul olarak kullanılmaya başlanır. İkinci ilkokul köyün kuzeyinde olup 1950’li yıllarda yapılmıştır. Avlusunda 1962 tarihini taşıyan bir çeşme bulunmaktadır.
ANTİK BAKIR CÜRUFLARI
Köy içiyle çevresindeki iki ayrı yerde siyah renkli antik bakır cüruf kalıntıları bulunmaktadır. Bir tanesi eski Rüştiye okulunun bulunduğu Marmara mevkiinde, diğeri ise Ayios Haralambos kilisenin bulunduğu Ligu tepesinin kuzeydoğu yamacındadır. İstinco’nun mağaralar üzerine kurulu olduğuna ilişkin bilgilerine dayanarak, bu mağaraların antik maden ocağı olabileceği izlenimi edinilmektedir. Antik dönemlerde şimdiki köy evlerinin bulunduğu kayalığa kazılan mağaralardan çıkarılan bakır filizlerinin orada kurulan izabe ocaklarında işlenip bakır elde edildiği ve cürufların hemen oraya döküldüğü tahmin edilmektedir. Siyah renkli cüruf kalıntıları sadece İstinco köyünde değil, Baf kazasına bağlı Ay. Yanni (Agios Iaoannis) köyü Agios Mamas mevkiinde, Melandra ile İstinco arasında, Ay. Nikola köyü Sideropounji ile Skourka mevkilerinde, Vretça köyü Kalonamati ile Skourkes mevkilerinde, Cinusa köyü Franki mevkiinde, Yukarı Panagia köyü Agios Kyriakos mevkiinde, Poli Hirsofu köyü Mavarovounia mevkiinde ve Lysos köyünde de saptanmıştır. Siyah renkli bakır cürufları genellikle Roma devrine (M.Ö 30 – M.S 330) tarihlenmiştir. Şimdilerde Güney Kıbrıs’taki antik maden ocakları hakkında fizibilite raporu hazırlamak üzere yabancı bir heyet görev yaparken, cürufların tarihlendirilmesinde ise Kıbrıs Üniversitesinden bir görevlinin Narnia projesi altında çalıştığı bilgileri edinilmektedir.
KÖY CAMİSİ
Köyün eski ve yeni camileri hakkındaki bilgilerin bir kısmı İstinco muhtarı Mahmud Celaleddin’in Baf kasabası Evkaf Vekili Mehmed Arif Efendi’ye yazdığı 4.Ekim.1929 tarihli belgeye dayanmaktadır. Eski okulun yanında bulunan köyün en eski camisi 1936 yılında büyük oranda yıkılmıştı. Bu nedenle köylüler, Ramazan dolayısıyla, kahvehaneden bozma bir binada geçici olarak namaz kılmaya başlamışlardı. Bu arada köye bir cami yapılması için ihaleye çıkılır. İhale 120 lira teklif veren ve daha önce Yalya camisini de yapan Hirsofu nahiyesine bağlı Filusali müteahhit Dimitrios Georgiu’ya kalır. Nihayet 8.4.1937 tarihinde mukavelenin imzalanmasından sonra eski caminin güneyindeki şimdiki arazide başlayan inşaat 18.12.1937 tarihinde tamamlanır. Bu arada camiye beş büyük hasır gönderilirken beş hasır daha gönderilmesi talebinde bulunulur. Caminin basık kemerli giriş kapısının kilit taşında 1937 yılı kayıtlıdır. Caminin yapılması İstincolu Kamil Tuncel tarafından şu şekilde anlatılmıştır: “Cumaları etraf köylerden gelen cemaat, Cuma namazını İstinco’da kılardı. ... 1936 da köydeki eski camimiz yıkıldı. Yerine yeni cami yaptırılıyordu. Lüzum olan kumu da Sarama köyünün deresinden getirmek icap ederdi. Babam (Şükrü Mustafa) çok yaşlı olduğu için gidip gelemezdi. Bunun üzerine beni de yanına alarak sabah sabah dereye giderdik. O orada kalırdı, ben de bütün gün camiye kum taşırdım. Tabii bu işi yapan başka çocuklar da vardı. Hatta Mustafa Amca diye bir yaşlı adam da bizimle kum taşıyordu. Kaç yol yapılırsa, ona göre para alınırdı. Biz çocuklar daha çok gidip geliyorduk”
AYİOS HARALAMBOS (HARALAMBİ) KİLİSESİ
İstincolular tarafından ‘Haralambi’ adıyla bilinen Ayios Haralambos kilisesi ile yanındaki mağara köyün kuzeyindeki Ligu tepesinin kuzeyinde bulunmaktadır. İstincolu Veli’ye ait araziye 1909 yılında Haci Yiannis adında bir Rum tarafından yaptırılmıştır. Yaptırıldığı yıl kiliseye konan ve halen kilisede bulunan ikonun sol alt kenarında şu kayıt bulunmaktadır: “Kiliseye bağışlanan bu ikon dua için kiliseye gelen Demitrios Stefanou ile Kyriaki Papacharalapous tarafından, büyükbabaları korist Demitri Hadji Papassava, papaz Hadji Papasavvas ve kiliseyi yaptıran Hadji Yiannis’in anısına ithaf edilmiştir.”
Kilise ile yanındaki mağara civar köylülerin önemli bir ibadet ile adak yeri olduğundan geçtiğimiz yıllarda restore edilmiştir. Eskiden burada 10 Şubat tarihlerinde azizin anısına bir ayin ile bir panayır düzenlenirdi. O sıralarda İstinco ile civar Türk köylerindeki kadınlar da öğleden sonra geç saatlerde kilise ile mağaraya gidip zeytinyağı kandilini yakarlardı. Hayvanları hastalanan, ya da yaralanan çobanların mağaradan aldıkları toprağı Hallasa suyuyla karıştırıp hayvanlarına içirmeleri, ya da derilerindeki yaralara sürmeleri halinde iyileşeceklerine inanılırdı.
İstincolu Cemal Emir Ahmet Önsal’ın anlattığına göre kilisede düzenlenen panayır günleri pilavuna yapılıp dağıtılır, İstincolu Türk çobanlar da kestikleri hayvanları orada satarlardı. Ayrıca civar köylerdeki Türk ve Rumların hastalanan çocuklarını kilisenin mağarasına götürülüp yerde cirilemeleri ve mağarada mum yakılıp oraya para bırakmaları adettendi. Çocukların mağarada cirilenmeleri halinde üzerlerindeki hastalığın dökülüp orada kalacağına, böylece evlerine sağlıklı olarak döneceklerine inanılırdı.
Yine bir başka rivayete göre, bir gece Melandra kilisesinden gelen kırmızı atlı bir şehida ile Agios Haralambos mağarasından çıkan beyaz atlı bir şehida burada buluşup bir yarış yapmışlar. Atlarının nallarından ateşler çıkmaktaymış. Yarış sonrasında atlılar geldikleri yere geri dönmüşler.
Anlatıldığına göre Ayios Haralambos M.S 90 yılında Ege bölgesindeki antik Magnesia (bugünkü Manisa) kentinde doğup büyümüş ve orada piskoposluk yapmıştır. Genç yaşta Hıristiyanlığı benimsediğinden Putperestlere Hıristiyanlığı öğretmeye başlar. Roma İmparatoru Septimus Severus’un (M.S 193-210) çıkarttığı kararname üzerine Hıristiyanlara karşı başlatılan zulümlere direnir. Bunun üzerine vilayetin valisi olan Lukianos onu tutuklatıp hapseder, sonra da ona çeşitli işkenceler yaptıktan sonra başının kesilmesini emreder. Kafasının kesileceği yere götürülürken yolda diz çökerek dua etmeye başlar. O sırada Mesih İsa meleklerle gökte görünerek ona ne dilerse yerine getirileceğini söyler. O da, kendisinin şehit edilişini anacak olan ülkeler ile mekânlarda ve kemiklerinin bulunduğu yerlerde açlık ve hastalık olmayıp her zaman barış olması dileğinde bulunur. M.S 192 yılında 113 yaşında başı kesilmek suretiyle öldürülür. Ölümünden sonra kemikleri çeşitli kiliselere dağıtılır. Orta çağın sonları ile Yeniçağın başlarında ortalığı kasıp kavuran veba salgını sırasında halkın koruyucusu olarak kabul edilir. Özellikle Yunanistan ile Kıbrıs’ta sınırsız bir şöhrete sahip olduğundan saygıyla anılırken, her yıl 10 Şubat’ta kiliselerde adına dini bir ayin de düzenlenmektedir. Kıbrıs’ta önemli sayılan kiliseleri, İsinco’nun yanı sıra, Gondea (Türkmenköy) ve Agridaci (Alemdağ) köylerinde de bulunmaktadır.
APPİYACA ÇİFTLİĞİ (APPİDHAKİ TOU İSTİNJO)
İstinco köyünün yaklaşık 500 metre güneybatısında bulunan ve İstinco’nun bir mahallesi olarak bilinen küçük bir çiftlikti. Şimdilerde evlerinin tamamı yıkılmış durumdadır. Yakın geçmişimizde çoğu İstincoluların burada yaşadıkları, burada 45 kişilik 5 veya 7 aile bulunduğu ve kurucusunun Mulla Osman olduğu söylenmektedir. Burada büyük bir aile olan Mulla Derviş ailesi yaşarken, daha sonra Gualido lakabıyla da bilinen Mulla Hakkı ailesi de buraya gelip yerleşir. Köyün adı haritalarda “Appidhaki tou İstinjo” olarak geçmekte olup manası yaklaşık olarak “İstinco’dan kısa bir atlayış mesafede”, ya da “İstinco’dan yarım adımlık mesafede” anlamına gelmektedir.