İşverenler Örgütlerinin Yaman Çelişkileri
Covid-19 salgını ile mücadele dünyada aşı üretmek ve temin etmek mücadelesi olarak da sürdürülmektedir. Yeni yeni aşı üretenler var, üretilen aşılarına Dünya Sağlık Örgütünden onay almak için bekleyenler var… Onaylanmış aşıların talebi karşılayacak kadar üretilmesi, üretilen aşılardan bir an önce alabilmek mücadelesi de var… Mücadeleyi verenler de, halkları için konunun muhatabı da, sorumlusu da, uygulayıcısı da olan devletler…
Kuzey Kıbrıs aşı ihtiyacını Türkiye’den ve AB’nin üye ülkelere dağıtım organizasyonundan peyderpey karşılamaktadır. Bu aşıların kullanımı için gerekli olan tıbbi denetimleri de onlar yapmaktadır… Toplumsal sağlığın ve ekonominin Covid-19 tehditlerinden kurtulması Kuzey Kıbrıs halkının aşılanmasının tamamlanması ile mümkün… Dolayısıyla, aşı temini ve aşılama uygulaması en kritik olgular… Sağlık Bakanlığı Kuzey Kıbrıs’a ulaşan aşıları ağır-aksak bir programla halka uygulamaktadır. Ekonominin işverenler tarafının örgütleri belli ki bu süreci verimsiz buluyor ve ekonominin bir an önce ayağa kalkabilmesi için aşılama uygulamasının süratle tamamlanmasını istiyor. İstek doğru ve haklı; çözüm ise Sağlık Bakanlığı’nın elinde değil… Ne kadar aşı, o kadar uygulama; uygulamada karşılaşılan aksaklıklar düzeltile düzeltile devam… Ama aşı temininde Tükiye’ye ve AB’ye bağımlı çünkü KKTC tanınmış bir devlet olmadığı için dünya aşı pazarında diğer devletlerle aynı statüde değil ve ayrıca gelen aşıların tıbbi denetimini yapacak altyapı da yok…
İşverenlerin üst örgütü olan Ekonomik Örgütler Platformu’nun (EÖP) Ekonomi Bakanına ziyaretinde kendilerinin de aşı temin edebileceği, bu nedenle bazı üyelerinden bağışlarla bir fon oluşturup Çin’den aşı getirmeyi görüştüler. Bakan da bunu mümkün kılmak için Çin aşılarının temininde kilit isim gibi lanse edilen Doğu Perinçek ile EÖP temsilcilerini görüştürmek üzere adım attı… Bu adım siyasi krize de yol açtı…
Bu köşe yazısının konusu o kriz değil, EÖP temsilcilerinin bir yıllık pandemi sürecinde hükümetten talep ettikleri maddi destektir buradaki konu… Salgına karşı mücadele için uygulanan eve kapanma ve işyerlerini kapatma programları çalışanlar kadar çalıştıranları da, onların işletmelerini de krize soktu… Hükümet de onlara da maddi destek sağlamak için paketler açıkladı… Örneğin, işverenlerin çalışanları için sosyal fonlara yapması gereken yatırımları üstlendi, çalişanların ücretlerine katkı olarak 1500 TL verdi (tam vermedi ya, işverenler de çalışanlarına “Hükümetten isteyin” dedi), banka borçları ve piyasaya verdikleri çekleri için kolaylaştırıcı önlemler düzenledi… İşverenler bazı maddi destek şartları yerine gelmezse eylem yapmakla bile tehdit etmişti hükümeti… İşveren örgütlerinin hükümetten maddi destek taleplerini ve aldıkları maddi destekleri burada uzun uzadıya anlatmaya gerek yok; kamuoyu önünde ve bilgisinde geçti tüm süreç.
Şimdi aynı örgütler, bağışçıları kanalıyla fon oluşturmuş, kendileri Çin’den aşı getirecek… O maddi takatiniz varsaydı bir yıldan beri niye hükümetin yarattığı kaynaklarından maddi destek istediniz de gerçekten muhtaç olanlara yapılabilecek yardım fonuna ortak oldunuz?! Kendiniz aşı getiresiniz diye milyonlarca liralık bir kaynağı yaratabilmişsiniz de, çalışanlarınız için sosyal fonlara yatırım mükellefiyeninizi niye hükümete yüklediniz?! Bankalardan kullandığınız ticari kredilerin ve faizlerinin ödenmesinde hükümetten maddi destek istediniz de niye bırakmadınız tüketicilerin kullandığı banka kredilerine devlet daha fazla katkı yapabilsindi?! Böyle bir kaynak yaratabiliyorsa idiniz, niye kendi örgütünüzün üyelerinden darda olanlara mali olarak arka çıkmadınız?! Böyle bir fonu niye geçen bir yıl içinde oluşturup kendi üyelerinizin yarasına merhem olmadınız da hep birlikte hükemeti sıkboğaz ettiniz, eylemlerle tehdit ettiniz?! Bu ne yaman çelişkidir böyle…
Şimdi bir de piyasayı ucuzlatmak için ithal malların girdi maliyeti unsuru olan Fiyat İstikrar Fonunun (FİF) kaldırılmasını istiyor bazı işveren örgütleri… Talep mantığı doğru ama aklı doğru mu?! Deniliyor ki, bu talepleri uygulanırsa piyasa ucuzlayacak; doğru… Ama ayrıca rekabet edebilir de olacakmış diyorlar… Kiminle rekabet edebilir olacak?! Güney Kıbrıs kapalı olduğuna göre, rekabet edecek bir başka pazar yok… Demek ki, iç pazarda rekabet edebilir olacaklar… Kiminle? Yerli üretici ile… Hedefte ne var?! İthalatçıyı kurtarmak, yerli üreticiyi kurutmak… Bu ne yaman çelişkidir ki, EÖP olarak hükümetten daha fazla maddi destek almak için birlikte direnenler, sonra da aşı temin edecekler diye kendileri fon oluşturup hükümetten yolu açmasını isteyenler, FİF’i ortadan kaldırma önerisi ile yoldaşlarını ortadan kaldırmak istiyor…
Son bir not… Aşıyı temin için temas insanı Türkiye siyasetinin değeri kendinden menkul siyasetçisi Doğu Perinçek… Onlarca yıl siyasi alavera dalaveraları ile bilinen Doğu Perinçek… Sol gösterip en sağdan vuran Doğu Perinçek… “Deniz Gezmiş ve Mahir Çayana’a talimatlar verirdim” diyen Doğu Perinçek… Bir yaman ajan provakatör… Aşı temin etmek için onunla işbirliği yapacak olanlar dikkat etsin, sulu gidip susuz gelebilirler…