Ne demişti Çalışma Bakanı, “Ciddi bir denetim yaparsak ülkedeki tüm inşaatları durdurmamız gerekir!”
Oysa …
Ölen işçileri teker teker defnediyoruz.
Dün biri daha gitti.
Kaos yok!
İnşaatlar yerli yerinde (!)
Tümünü “durdursak” olmaz elbette...
Ciddi bir iş bu!
Hiç yakışır mı “gayrı ciddi” devletimize (!)

*  *  *

Büyükelçimiz sosyal medyadan İsviçre’ye mesaj gönderiyor...
O son derece ciddi...
“Orada, yediği cipsin paketini yere atanlar var mı” diye soruyor...
“Egzozlarından gürültü ve duman çıkaran maçolar”a öfkeleniyor…
Ayıptır söylemesi bu “maço” sözcüğünü bilmezdik dahi biz…
Öğreniyoruz sürekli...

*  *  *

Hele “devletin kaynaklarını yandaşlarına, akrabalarına peşkeş çeken insanlar” derken ne kadar da haklı…
Eskiden beri bildiğimiz işte bu...
Doğru söylüyor Büyükelçi...
Hatta az bile söylüyor...
Ama eksik söylüyor!
İsviçre’de "memleketin sahibi" edasında yabancı büyükelçiler yok çünkü!
"Yurttaşlık” baskısı da...

*  *  *

Devletin kaynakları diyorsunuz ya...
Oralar da çoğunlukla “yağma” !
“Ganimet” yani...
“Devlet” dediğiniz de, bu “ganimet”in tam üzerinde!
Elinizi vicdanınıza koyunuz ve söyleyiniz şimdi, “sahte” diyenler çok da haksız mı hani?

*  *  *

Uzaktan kumanda burada işler...
“Miş” gibi çoğu! İki yüzlü...
Herkes de öğrenmiş sonuçta...
“Bu peşkeş düzeninde, sıra bize de gelecek elbette...”
Öylece “sırasını bekleme” hali herkeste...
Hükümet bozulacak...
Hükümet kurulacak...
Kim bozacak, kim kuracak biliniyor!
İsviçre değil ki, burası KKTC...
Ama bu “düzen” korunacak.
Üretsek de üleşeceğiz... Üretmesek de...
Adil paylaşmayacağız üstelik...
Hak etsek de etmesek de...

*  *  *

Tek tesellimiz, dağdaki bayrak (!)
İsviçre Alpleri’nde yok böylesi...
Sahi “iktidar” kim orada?