Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

İsyan

A+A-

 

Acılarını haykırdı dün gençler…
Öfkelerini, isyanlarını, korkularını…
Daha dün yanlarındaydı arkadaşları…
Gecenin karanlığı aydınlandığında tekrar yan yana olacaklardı…
Ama karanlık izin vermedi,
Darmadağın yollar engelledi,
Taşocaklarının dağları yıkan gücü insanların sımsıcak ocaklarını da yıktı.
Öyle bir yıkım ki, taş taş üstüne kalmadı.
Yaktı, gitti, kül etti.
Yandı yürekler, tutuştu alevler hiç dinmemecesine…
Okul yolunda öldü çocuklar…
Okula gitme vaktini yağcılık! uğruna başkaları daha karar almadan buradan uyum kararı çıkartanların işgüzarlığıyla karanlığa bırakanların kılları kıpırdadı mı bilemiyorum…
Başbakanlık demirlerine asılıp haykıran, ağlayan, gözyaşı döken, öfkelerini gösteren gençlerin sesini birileri duydu mu içeriden…
Duysa da umursadı mı?
Yolların bozukluğuna “bu yılların sorunudur, istifaya gerek yok” diyen Ulaştırma Bakanı utanmadı mı?

*  *  *

Evet yollar bozuk hem de ne bozuk…
Evet yıllardır bozuk.
Ne ışık var, ne fosfor…
Ne çizgi, ne de doğru dürüst asfalt…
Deniz dalgası mı dersiniz, deve sırtı mı, akordeon mu…
Her şeye benzetebilirsiniz ama yola değil.
Biz de yıllarca yazdık, sosyal medyada yazıldı, çizildi, resimleri paylaşıldı.
“O yolu kullanmıyoruz” dedik.
Birileri duydu mu!
“Asfalt yer yer kalktı, arabaları yoldan atıyor” dedik, önlem alındı mı!
“Taşocaklarının kamyonları taşıdıklarını yollara döküyorlar, arabalar yolda kayak yapıyorlar” dedik, birilerine ceza yazıldı mı!
“Bu insanlar neden o yolu kullanmıyorlar, kullanılmıyorsa o yol ne işe yarıyor” diye merak edildi mi!

*  *  *

Alternatifi olanlar o yolu kullanmadı.
Ama o otobüsün alternatifi yoktu.
Karaağaç’tan çıkıp o yolu kullanıp okula getirecekti çocukları o otobüsün şoförü…
Bakalım kaç yıl, kaç sefer yapmıştı o yolda…
Ama bu sefer tamamlayamadı seferini…
Çıktı bir kamyon sürücüsü, kırdı direksiyonu otobüsün üzerine…
Uykusuz muydu, yoksa bir anda sağdan gideceğini mi sanmıştı yoksa bozuk yol onu da yoldan mı çıkarmıştı!..
Ne olmuşsa oldu. Üç can gitti, başka canlar yoğun bakımda…
Aileler perişan, bekliyor…
Neden?
Yolların bozukluğu için “para yok” deyip yapmayanlar o ‘olmayan paraları’ Mercedeslere verdikleri için…
Bu sonucun sorumluluğunu almaya hazır mıdırlar?
Kim yapmamışsa, kim yaptırmamışsa, kim engel olmuşsa, şimdi ve daha önce “sorumluluk benimdir” der mi!
Böyle bir beklenti gerçekçi olmasa da diyelim ki “sorumlu benim” dedi birileri…
Ne olacak?
Canlar geri gelecek mi!
Acılar dinecek mi?
Sorunlar ortadan kalkacak mı?

*  *  *

Hadi kalkın ayağa da önlem alın… Camiler için gelen paraları yolların tamirine ayırın… Mercedesleri geri verin, parasını yollara ayırın. İlahiyat Koleji diye akıtılan paralarla o kadar yol tamir edilir, o kadar okul yapılırdı ki!..
Ama olmaz, bak TC Dışişleri Bakanı da geldi, mahkemedeki davayı bile sallamadı, “ilahiyata dokunmayın, daha beş tane yapacağız” dedi.
Belki ilahiyatçıların çoğalması yolların düzelmesine yarayacak da o yüzden bu ısrar!..

*  *  *

Birileri sorumluluk üstlenmeli, bugünden başlayarak bir şeyler yapılmalı… O yolun ‘ölüm yolu’ olmasının önüne geçilmeli.

Bu yazı toplam 1709 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar