İsyanın diğer adı
Kıbrıs’ta ‘solcu’ olmak zordur.
Geçmişte çok daha zordu.
Bırakın komünist, sosyalist olmayı, demokrat olmak bile kolay değildi.
Bir kaşık suda fırtınalar koparılır, rejimle uyumlu olmayan görüşleri dile getirenlere ‘hainlik̵
Kıbrıs’ta ‘solcu’ olmak zordur.
Geçmişte çok daha zordu.
Bırakın komünist, sosyalist olmayı, demokrat olmak bile kolay değildi.
Bir kaşık suda fırtınalar koparılır, rejimle uyumlu olmayan görüşleri dile getirenlere ‘hainlik’ damgası vurulurdu.
Kıbrıs tarihinde işlenen birçok siyasi cinayetin perde gerisinde bu acı gerçek vardır.
Bir yandan iki toplumun çatıştırılması süreci yaşanırken, diğer yandan da emek-sermaye çelişkisinin getirdiği mücadele sürüyordu.
‘Ulusal dava’ nedeniyle ‘sınıf mücadelesi’ hep arka plana itilmekle birlikte, özellikle İngiliz sömürge döneminde sendikalaşmaya dönük çabalar son derece önemli mihenk taşları oldu. Çok ilginçtir ki, 1950’li yıllarda o mücadeleler sayesinde elde edilen kimi haklar, şimdiki hakların dahi ilerisindeydi!..
**
İki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘tek kanatlı’ hale geldiği 1963 yılından itibaren Kıbrıslı Türkler tamamen ‘içine kapalı’ hale geldi.
‘BEY idaresi’ diye anılan Bayraktarlık-Elçilik-Yönetim, bütün yetkileri elinde tutuyordu.
Halk arasında ‘Teşkilat’ korkusu vardı.
Bu dönemde değil hak aramak, kimi ‘yönetici’lere yan bakmak bile suç , sayılabiliyordu.
Çeşitli dönemlerde yaşanan ve çoğu bilinmeyen, anlatılmayan nahoş olay var Kıbrıslı Türklerin tarihinde...
Bazı köylerde komutanlar ‘istenmeyen şahıs’ ilan edilmiş, bazıları köylülerin talebiyle görevden alınmıştı.
**
1975 yılına gelinceye kadar Kıbrıslı Türklerin siyasal parti kurabilmesi mümkün değildi. Zira ‘Siyasal Partiler Yasası’ yoktu.
Hal böyle olunca halkın sorunlarına siyasal çözümler üretecek örgütlenmeler oluşamıyor, BEY idaresi denetlenemiyor, halkın iradesi yönetim kademesinde temsil edilemiyordu.
1970’te ‘birlik, dernek vesair teşekkül’ tahtında kurulan CTP, böylesine önemli bir boşluğu dolduracak, Kıbrıs Türk demokrasi tarihinde ‘partili dönem’e geçişin öncülüğünü yapacaktı.
CTP kurulurken sosyalizm hedefi yoktu. Ama emekten yana, demokrasiden yana, hukukun üstünlüğünden yana bir tavrı vardı.
Ve zaten bunlar, BEY yönetimini rahatsız etmeye yetiyordu.
**
27 Aralık 1970 günü Saray Otel’de toplanan bir grup aydın, yurtsever insan toplum için bir ‘ışık’tı.
Bir umut ışığı...
CTP’nin kurulması bir ‘isyan’dı aslında!..
Halkın söylemek isteyip de söyleyemediğini söylüyordu CTP’liler...
O güne kadar dile getirilemeyen birçok haksızlığı, adaletsizliği, denetimsizliği dillendiriyordu, sayıları çok olmayan bu aydın insanlar...
Köylere giden parti yetkilileri elektriklerin kesilmesinden kahvehanelerin kapatılmasına kadar birçok ‘tedbir’le karşılaşıyordu.
İnsanlar CTP’lilerin yanına yaklaşmaktan korkuyor, yakın duranların başına olmadık işler açılıyordu.
Buna rağmen cesur yürekli insanlar sayesinde CTP ilerici görüşleriyle, dayanışma ruhuyla ve yurt sevgisiyle adanın her yanında kök salıyordu.
41 yıl önce yakılan ‘isyan ateşi’ne bugün hala çok ihtiyaç var.
Çünkü toplum da, güzel adamız da ellerimizin arasından kayıp gidiyor.