İTİRAF EDİYORUM
Evet, itiraf ediyorum.
Artık gizlemenin, saklamanın dayanılacak bir tarafı kalmadı.
Taşıyamıyorum bu yükü.
Vicdanım elvermiyor.
Her şeyi bütün çıplaklığıyla bir defada söyleyip, günahlarımdan arınmak, tövbe etmek istiyorum.
Daha fazla gecikmenin, daha da ötelemenin alemi yok.
Tek tek, bütün gerçekleri açıklayacağım.
Bugüne kadar sustum, çünkü korktum.
Söylersem başıma neler geleceğini biliyordum.
Ama iç huzursuzluğum korkumu yendi.
Gururuma yediremedim daha fazla.
Benim yüzümden başkalarının suçlanmasına dayanamadım.
Onların yerine koydum kendimi, empati yaptım, ‘Bu bana yapılsa ne düşünürdüm?’ diye bir iç hesaplaşmaya gittim.
Hesap kötü!
Baktım olmayacak.
‘Çık ve konuş’ dedim kendi kendime…
Yoksa bu zavallılar daha da hırpalanacaklar.
Boş yere suçlanıp duracaklar.
Hiç de hak etmedikleri şekilde yıpranacaklar.
Siyasi, ticari, şahsi itibarları zarar görecek.
Oysa hak etmiyorlar bunu hiç.
Hiç de müstahakları değil.
Müstahakkı olan biri varsa benim. Evet ben!..
Tek sorumlusu bütün olup bitenlerin…
Yoksa onlar ak sütten yeni çıktılar.
Pırıl pırıl birer kaşık hepsi de…
Pırlanta üstelik…
Daha bu vatana, millete çok hizmetleri olacak.
Bugüne kadar yaptıkları, bundan sonra yapacaklarının teminatıdır.
Bakın, yakın-orta-uzak tarihleri şanlı icraatlarla dopdoludur.
Yalnızca üstün hizmetleriyle değil, milliyetperver şahsiyet ve söylevleriyle de az mı değer katmışlardır bugüne dek şu mağdur ama mağrur halkımıza?
Her kasabada, her köyde, her mahallede bir hayır duaları vardır.
O kadar mühim işlere imza atmışlardır ki onurlu ve de gururlu mazilerinde, destanlara mevzu olabilecek cihettedir.
Hem de hep meccani!..
Kim iddia edebilir ki bugüne kadar herhangi bir makam için, mevki için, rütbe için, şan ve şöhret için, mal ve mülk için, para ve pul için, çek ve senet için veyahut dünyevi bir menfaat için tamahkar davrandılar diye?
Kim?
Onlar her daim milli ve ulvi değerler uğruna canları ve kanları pahasına, her tür tehlikeyi göze alarak, cansiperane bir mücadele içerisinde olagelmiş, müstesna insanlardırlar.
Ve işte bu cihetledir ki memleketin dört bir yanına heykeli ve anıtı dikilesi bu pek muhteremlerin –hiçbir suç ve sorumlulukları yokken- daha fazla yıpranmasına, zarar görmesine, toplum nezdinde daha ziyade ziyan olmalarına razı gelmedi gönlüm.
Bu yüzden itiraf ediyorum.
Ne olupbittiyse, hepsi benim kabahatim.
Her ne olduysa ama…
Tekmili birden.
Hakim bey, kes cezamı lütfen.
Onlar tamamdır.
Suçlu ben.
Oh işte söyledim ve kurtuldum yükten.
Yaşasın, çok yaşasın bu düzen!..