1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. İyi İdare Ne Zaman?
Fatma Azgın

Fatma Azgın

İyi İdare Ne Zaman?

A+A-

 

KKTC Meclis’inden geçen “İyi İdare Yasası” yürürlüğe girdi. Böyle bir yasanın geçmesi elbette toplum yönetimi için değerli bir altyapıdır ve emeği geçenlerin kutlanması gerekmektedir.

Yasanın bence en önemli tarafı, yurttaşlara, kamunun veya kişilerin haklarına zarar veren idarecilere karşı dava açmasının kolaylaştırılmasıdır.
Diğer yandan bu yasa ile, idarenin, özel kişilerin hak ve çıkarlarını etkileyebilecek işlemlerde özel kişilerin de katılımıyla karar alınmasına kapı açılmıştır.
Çevre konusunda, imar planlarında, petrol dolum tesisi inşa etmek, baz istasyonları kurmak gibi çevrede yaşayan yurttaşları doğrudan etkileyecek uygulamalarda onların duyarlılığına önem verilecek...
Yine dikkat çekici bir yenilik olarak, iyi idare yasasına aykırı davrandığı için yargıya taşınan konularda verilen yargı kararının uygulanmaması durumunda doğan mali külfetin tazminat olarak  sorumlu kamu görevlisi tarafından ödenmesidir.

Bu yasanın çıkmasında büyük emeği geçen Tufan Erhürman basın toplantısı yaparak yurttaşların bu yasaya sahip çıkmasını istemiş ve yanlış ve haksız iş yapan idarecilere dava açılmasını istemiştir.
Tufan Erhürman, yasanın özünü şu şekilde açıklamıştır: “Yasa uyarınca idarenin, mevzuatta kendisine takdir yetkisi tanınan durumlarda keyfi davranma olanağına sahip değildir. Bu yasa ile idarenin, takdir yetkisini eşitlik ilkelerine, kamu yararına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde kullanma yükümlülüğü getirilmiştir..
Tufan bey yurttaşlara çağrı yaparak “Bu yasayı kullanın!” demiştir.

İyi güzel de, neden bu yasa ile birlikte neden “İyi idareciler yasası” da hazırlanmamıştır?
Bence en büyük sorun geçmişten günümüze bozulan idareciliktir. Kamuda, çoğunlukla, bakanların, müsteşarların, müdürlerin ve diğer yöneticilerin bağlı oldukları yasa, tüzük ve diğer mevzuatı bilmemesi iyi yönetim yapmalarının önünde bir engeldir.  Bilmemek yanısıra, okuyup öğrenme isteği de idarecilerimizin kullanmadığı bir yöntemdir.
K.C ve daha sonraki Türk yönetiminde sağlık bakanlığı yapmış rahmetli Dr.Niyazi Manyera bana “her gece kucağım dosyalarla dolu olarak eve gider ve geç vakitlere kadar çalışırdım” demişti.
Eski bakan ve müsteşarları bir süreliğine dahi olsa tanıma fırsatım olmuştu..Bakan ve müsteşar-müdür, bakanlığın yasalarına çok hakimdi. Hatta anında yasanın ne dediğini söylerlerdi. Emin olmazlarsa, masalarında duran ciltli kitaplardaki yasa ve tüzükleri kontrol edip görüş belirtirlerdi.

Kötü idarecilik 1985 yılında azar azar başladı.. Siyasi yöneticilik kapısı açıla açıla hana döndü.  Milletvekilleri “siyasi kamu görevlisi” sayılınca bu iş çığrından çıktı.

Günümüz idarecileri, yurttaş ile olan ihtilaf konularını üstünkörü yaklaşımla veya şikayet edenle yakınlık/uzaklık ilişkisi içinde çözmeye çalışmaktadır. Eğer şikayetçi idarecilerin kıramıyacağı bir şahıs ise mevzuatta değişiklik yapma yoluna dahi gidilmektedir.

İdarecilerin “evsafı” kesin ve net şekilde belirlenmeden iyi bir idareye kavuşmak olanaksızdır.
İyi idarenin, yurttaşların dava açmasıyla geleceğine inanmanın ne anlama geleceğini doğrusu kestiremiyorum.
İdarecileri bağlayacak yetki ve sorumluluğun kamu görevlileri yasası içinde değerlendirileceği söylenebilir. Yetkisi olmayan kamu görevlileri ile yetkili idarecileri aynı yasa altında değerlendiremeyiz.
İyi idarecilik yasası olmasa da, her hükümet ve devletin yönetirken iyi idare kurallarını uygulaması evrensel hukuk ve etik kurallarla belirlenmiştir.
Biz iyi idareye sahip değilsek, iyi idarecilerimiz yoktur demektir. Vatandaşın yasayı kullanması, mahkemelerde yıllarca uğraşması ile iyi idare gelmez sanırım..

Bu yazı toplam 4341 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar