1. YAZARLAR

  2. Hasan Yıkıcı

  3. İyilik maskesi ardına gizlenmiş kötülük
Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı

İyilik maskesi ardına gizlenmiş kötülük

A+A-

1_w7nvsg0if1_yaj3wxiwu4a.jpeg

Tüm mutsuz toplumlar gibi iyilik maskesi takmış kötülüğü kurtarıcı olarak alkışlayabiliyoruz. Ama kimse kendi yoksulluğunun, sebebinin kurtarıcıların zenginliği; kendi aşırı güçsüzlüğünün nedeninin, iyilik maskesi takmışların aşırı gücü olduğunu sorgulamaya yeltenmiyor.


“Devlet toplum için mi var yoksa toplum devlet için mi?”

Eski bir tartışma. Bugünlerde yine bizzat yaşayarak deneyimlediğimiz bir soru.

Adına devlet denen bir mekanizmanın tamamen aciz, yurttaşlarını korumaktan yoksun ve onlara güvence sağlayamadığı bir dönemden geçiyoruz.

Belki devlet toplum için mi yoksa toplum devlet için mi var sorusunu sormadan önce başka bir soru sormalıyız; “bu ada yarısında devlet diye bir şey var mı?” Ve sonra bir soru daha, “belediyeler bu denli insanların yanında iken; insanlarını karşısına alan bir 'devlete' gerçekten ihtiyaç var mı?”

***

Tüm insanlığın, ölümün meydan okuyuşu karşısında köşeye sıkıştığı, yaşam zeminin ayaklarımızın altında kaybolduğu bir zamanda, kafasının içi örümcek ağlarıyla dolu, yüreği taşlaşmış kişiler çıkıp milliyetçi öfkelerini kusabilmekte, dayanışma ve yardımlaşma tekliflerini geri çevirebilmekte. Ölümü içinde taşıyan insan, yaşamın düşmanıdır.

***

Devletin doldurması gereken boşlukların yerini, sermayedarların ve mafya babalarının doldurduğuna şahit oluyoruz.

Yurttaşını koruyamayan, ekonomik olarak kendi kendine yetecek kadar bile olsa bir güvence veremeyen kktc devletini nasıl da eziyor kameralar karşısında boy boy pozlar veren mafyaların; fotoğraflara gülümseyen sermayedarların; elini cebine atmayan banka finansörlerinin egosu...

***

Vergilerimizle, bizden çalınan emeğimizle, zamanımızla ve potansiyelimizle ayakta duran 'devletin', nasıl da yurttaşlarını bir anda umursamazca yalnız, çaresiz ve bir başına bırakabileceğini gördük.

***

Bizler kamusal eğitim, kamusal sağlık ve kamu odaklı bir düzen isterken; 'devletin' çekildiği kamusal alanda sermayedarların, mafyaların ve dinci örgütlerin iyilik maskesi ardında birer devlet haline geldiklerine şahit olmaktayız. 

***

Demek ki, devletçilik oyunun sınırları da buraya kadarmış. Her şey ardı ardına tekrarlanan yalanlardan oluşan bir ilizyonmuş meğer. “Bağımsız kktc”, “Vakıf malı Maraş”, “İki devletli çözüm”, “Ayakları üzerinde duran kktc”, “uluslararası alanda kktcyi temsiller” ve kısalıp kaybolan vs'ler... Nasıl da anlamsızlaşıyor, toplumunu yalnız bırakan devletin, 'düşmanına' karşı güç gösterileri. Şimdi o gücün de, devletin kendisinin de sahte olduğunu bir kez daha anladığımız günlerden geçiyoruz.

***

Kötülüğün maskeleri vardır. İyilik ise bu maskelerin en tehlikelisi. Aynen bugünlerde olduğu gibi.

***
Servetini, başkalarının fakirliği üzerinden edinmiş kişiler, yoksullara yardım adı altında iyilik maskesi takabiliyor. Çoğunluğun yoksulluğu pahasına oluşan azınlığın zenginliği birden kurtarıcı olabiliyor. Halbuki kurtarılacak hale düşmemizin nedeni tam da bu iyilik maskesi ardına gizlenen kötülükte. Tüm mutsuz toplumlar gibi iyilik maskesi takmış kötülüğü kurtarıcı olarak alkışlayabiliyoruz. Ama kimse kendi yoksulluğunun, sebebinin kurtarıcıların zenginliği; kendi aşırı güçsüzlüğünün nedeninin, iyilik maskesi takmışların aşırı gücü olduğunu sorgulamaya yeltenmiyor.

***
Daha düne kadar ismi karanlık işler ile anılan, siyasilere kadar tehditler savuran, kumarhane çeteleri kurarak mafya olarak anılan isimler, bugün iyilik perisi kesilip yardımlar dağıtabilmekte, alkış toplamak için bunu bir halkla ilişkiler gösterisine dönüştürebilmekte. Ne kadar da trajik, yüzlerce insan da iyilik maskesi takmış kötülüğe övgüler düzmek için sıraya girmekte.

***

Tüm bu iyilik maskeleri doğrudan toplumsal vicdana yöneliyor. Güç sahipleri bu dönemde bile sömürecekleri bir şey bulabiliyorlar. Endişeyi, kaygıyı ve toplumsal vicdanı sömürüyorlar!

***
“kktc olmazsa Kıbrıslı Türkler yok olur” diyenler, bugün zenginler hariç topluca bu ülkenin alın teriyle hayatlarını kazanan bizler daha fazla borca, yoksulluğa ve yokluğa itmekteyiz; iktidar tarafından daha da yalnızlaştırılmakta ve güvencesizleştirilmekteyiz. Tatar, ilk ekonomik pakete “Toplumsal Dayanışma Paketi” adını vermişti. O pakette zenginler hariç her kesimden kesinti vardı. İktidarın kötülüğü bu kez 'dayanışma' maskesi taktı.

***
Tüm sorunların bir kez daha yapısal sorunlar olduğunu görüyoruz. Kamusal hakların gasp edilip vergilerimizin sadece maaş ödemeye kullanıldığı, statüsüz ve çarpık bir yapıda, hakiki bir şey ile karşılaştığımız zaman işte böyle çırıl çıplak açıkta kalabiliyoruz.

***
Kötülük hiç bu kadar 'iyi', bu maskeli balo hiç bu kadar çirkin olmamıştı.

Bu yazı toplam 4309 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar