1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. İZOLASYONUN İZOLASYONU
Sami Özuslu

Sami Özuslu

İZOLASYONUN İZOLASYONU

A+A-

Farkında mısınız bilmem ama zaten izole edilmiş durumda olan Kuzey Kıbrıs şimdi daha da izole bir duruma geldi.
Covid-19 da kapattı bizi ama o bu geçici bir durum…
Asıl kapanmayı kendi kendimize yapıyoruz sanki…
Herkesten, her şeyden koptuk.
Resmi, tanınmış devlet anlamında değil ama başka bir tarafla ilişkimiz, temasımız kalmadı.
Sanki ihtiyacımız yokmuş gibi, oturmuş bekliyoruz.
Güney’le ilişkiler minimum seviyeye indi. Ne yazıktır ki pandemi sürecinde bile doğru dürüst bir iş ve güç birliğine gidilemedi. Bunu BM Genel Sekreteri Guterres de tespit edip raporuna yazdı.
AB ile hiç ilişkimiz kalmadı!..
Bakın, dün 750 milyar Euro’luk kurtarma paketi yayımladı Brüksel ve bunun 2,7 milyarını Kıbrıs kullanacak.
E peki nerede Kıbrıslı Türklerin payı?
Hani bunun için temas, kulis, talep?
Yetkili makamlar ne yapıyor ama?

*  *  *

Sadece pandemi döneminde değil, uzunca bir süredir yazıp söylüyorum kendi adıma…
Kıbrıs’ın kuzeyi de AB toprağıdır.
Bu topraklarda yaşayanların çok büyük kısmı AB yurttaşıdır aynı zamanda…
Yani AB’nin Kuzey Kıbrıs’ı ve de Kıbrıslı Türkleri es geçme hakkı yoktur!
Kuzey’deki AB ofisinin yönettiği Kıbrıslı Türkler için hibe programları yeterli değildir.
Çok daha ciddi miktarlarda kaynak talep edilmeli ve bunun için Brüksel ikna edilmelidir.
Bunun için planlı, programlı, ısrarlı bir çalışma gerekir.
‘Ağlamayan çocuğa emzik verilmez’ derler.
Aynen öyledir: Kıbrıslı Türkler adına en son Brüksel’e kim gitti?
Onu bile hatırlamıyoruz.
O kadar eski, o kadar gerilerde kaldı.

*  *  *

Toplum ciddi bir buhranın eşiğine geldi, geliyor.
İşsizlik, borç batağı, iflaslar kapıya dayandı.
Hükümet kulak vermese, duymasa da belirli kesimler dışında herkes sıkıntılıdır.
Orta yerde ‘Türkiye verir, biz dağıtırız’dan öteye bir ekonomik vizyon yoktur. Bu da vizyon falan değil, olsa olsa ‘koltukta ne kadar kalırsam kardır’ anlayışıdır.
Maaş ödeme dışında hiçbir iş yapmayan toplumun zordaki kesimleri hükümetten umudunu kesmiştir.
Peki ama dünyayla temasa geçebilecek imkanlara sahip Cumhurbaşkanlığı neden sessiz, sedasız ve hareketsizdir?
Bunu anlamak mümkün değildir.
Kıbrıslı Türkler zaten kapana kısılmış durumdaydı ama şimdi giderek kapan da daralıyor.
Biz Sarayönü’nde oturmaya devam ettikçe izolasyonlar da katmerleniyor.
Oysa insanlar yarın için bir ‘umut ışığı’ görmek istiyor.
Göremeyince de isyan ediyor!
Haksız mı insanımız?
 

Bu yazı toplam 1845 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar