JE SUIS AFRİKA
Gaile’miz sistematik biçimde gericileştirilmeye çalışılan ülkemizin aykırı, şoke edici seslerini yitirmemesidir. Afrika’nın yanındayız. Biz Afrika’yız.”
Tarihlerden 7 Ocak 2015...
Saat sabah 11.00-11.30 suları...
Kendilerini Arap Yarımadası El-Kaidesi olarak tanımlayan bir grup silahlı kişi mizah dergisi Charlie Hebdo’nun Paris Nicolas Alpert sokağında bulunan ofisini basıp 11 çalışanı katletti...
Sebep İslam peygamberi Muhammed hakkında yayınlanan bir karikatürdü...
Bazılarına göre (derginin kurucularından Henri Roussel da bu gruba dahildi) bu provokatif bir karikatürdü ve derginin yayın yönetmeni çok büyük bir sorumsuzluk göstermişti...
Ancak birçok insana göre bu karikatür tam anlamıyla bir ifade özgürlüğü göstergesiydi ve saldırı aynı zamanda bu özgürlüğü de hedef almıştı...
Bu nedenle binlerce insan sokağa çıktı, sosyal medyada milyonlarca kişi profilini “Je suis Charlie” (Ben Charlie’yim) olarak değiştirdi...
Tarihlerden 21 Ocak 1999...
Strasbourg’da sıradan ama Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için sıradışı bir gün...
Polonyalı gazeteci Jozef Janowksi ile Polonya devletinin karşı karşıya geldiği ifade özgürlüğü davasının karar duruşması görülüyor...
Dava konusu Janowski’nin haksız gördüğü iki belediye görevlisini yazılarında budala ve aptal olarak nitelemesi...
Karar sonraki benzer davalara da atıf oluşturacak nitelikte:
“İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birini oluşturur. Bu özgürlük bireylerin şahsiyetini geliştirmesinin ve dolayısıyla demokratik toplumun tekamül etmesinin temel koşuludur... İfade özgürlüğü sadece tarafsız veya saldırgan olmadığı telakki edilen fikir ve bilgileri değil, aynı zamanda toplumu rahatsız eden, endişelendiren veya şok eden ifadeleri de koruma altına alır. Bu koruma demokratik bir toplumun onsuz olmaz koşulları olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekliliğidir.”
Vurgulayalım; ifade özgürlüğü toplumu rahatsız eden, endişelendiren veya şok eden ifadeleri de koruma altına alır...
Tarihlerden 19 Temmuz 2011....
Dönemin TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Kıbrıs’ın kuzeyini ziyaret ediyor...
O tarihe kadar görülmemiş bir koruma kalkanı, polis baskısı ve sokakta aynı oranda tepki var...
Lefkoşa’daki eski KTHY binası önünde toplanan göstericiler, tuttukları pankartların içerikleri gerekçe gösterilerek polis tarafından saldırıya uğruyor, yumruklanıyor, yerlerde sürükleniyor...
Sonrasında ise eylemcilere polisi darp ve görevinden men etme (!!!) davası açılıyor...
Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görülen dava yukarıdaki AİHM kararına da atıfta bulunarak şu ifadelerle sona eriyor: “Bir pankartın içeriğinin tahrik edici ve bazılarını rahatsız edici nitelikte olması tek başına müdahaleyi yetkili kılmaz. Toplantı ve gösteri yapma özgürlükleri belirli bir ölçüde abartmayı, hatta tahrik etmeyi kapsamaktadır.”
Eylemciler kazanıyor, şiddet kullanan polisler kaybediyor ve iyi bir hukuk dersi alıyor...
Tarihlerden 8 Aralık 2017...
Kıbrıs’ın kuzeyinde günlük yayınlanan Afrika Gazetesi’nde Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili bir karikatür yayınlanıyor...
Karikatürün içeriği Yunanlıları sembolize eden bir heykelin Recep Tayyip Erdoğan’ın başına çişini yapması...
Sağcı örgütler ardı ardına sert açıklamalar yapıyor, kendisine Kıbrıs Ak Ocaklar diyen AKP uzantısı bir grup Afrika Gazetesi önünde gösteri düzenliyor, TC Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ yetkilerini aşarak “Yaptıkları tam bir alçaklık, şerefsizlik, pespayeliktir” diyerek savcıları hesap(!) sormak üzere göreve davet ediyor...
Charlie Hebdo örneğinde olduğu gibi içinde kendini demokrat olarak niteleyenler de olmak üzere bazıları karikatürü hassasiyetleri gözetmeyen provokatif bir yayın olarak değerlendiriyor...
Onlarca örgüt, binlerce insan ise bunu açık bir ifade özgürlüğü biçiminde algılıyor ve Afrika Gazetesi’ne destek belirtiyor...
Geçmiş iki sayısında Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası’nın (DAÜ-SEN) organizasyonuyla Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerde okuyan uluslararası öğrencilerin sorunlarını sarsıcı ayrıntılarla yayınlayan bir dergi olarak belirtmek isteriz ki: “Bu sayıları üniversite sahiplerini/yöneticilerini rahatsız edeceğimizin bilinciyle hazırladık. Bu hem ifade özgürlüğü algımızın göstergesiydi hem de bugüne kadar görmezden gelinenleri halkımızın gündemine getirme gayretiydi. Benzer şekilde Afrika’da yayınlanan karikatür bazı kişilerde doğal olarak rahatsızlık uyandırmış olabilir. Ancak bu rahatsızlık ifade özgürlüğünün sınırlarını belirleyemez. Tam tersine ifade özgürlüğü tüm rahatsızlıklara rağmen var olmalıdır. Bu, demokratik bir toplum olabilmemizin en önemli kriterlerinden biridir. Gaile’miz sistematik biçimde gericileştirilmeye çalışılan ülkemizin aykırı, şoke edici seslerini yitirmemesidir. Afrika’nın yanındayız. Biz Afrika’yız.”