1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Kabilenin kabine gündemi
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Kabilenin kabine gündemi

A+A-

Yüzlerine, gözlerine, üzerlerine kusmak geliyor içimden…
Yeter bu koltuk oyunları…
Yine başladı: Kabine değişecek mi?
Kabile değişmiyor!

***
Esnaf, kira ve elektrik parasını çıkartamıyor şimdi…
Okullar savaş sonrası toplama kampları gibi görünüyor.
Mülteci Derneği, 10 farklı kampta yaşayan insan ticareti mağdurlarına su, gıda, hijyen yardımı yapıyor.
İsmine "güzel" denilen kent sömürü, insanlık dramı ve utançla irkiliyor.

Dört bir yanımızda keskin bir çürümüşlük kokusu varken, "kabile"nin gündeminde "kim bakan olacak, kim dışarıda kalacak" gailesi yükseliyor.

***
Bir ay 35 bin lira maaşa yaşamayı deneseler…
Yalnızca bir ay!
İşte o zaman yüzleşecekler hayatın gerçeğiyle…

Koktuk!
İyiden ufalandık, dağıldık, eridik, vasata teslim olduk.

Bir kalbur samanı iki eşeğe bölüşmekte güçlük çekenlerin gündemine hapsolduk giderek.
Yüzlerine, gözlerine, üzerlerine kusmak geliyor içimden o nedenle…
Midem kaldırmıyor.

***
Karpaz semalarından füzeleri izliyoruz şimdi ve çözümsüzlüğü çözüm görenlerin saadet zinciri içerisinde kırıldıkça kırılıyoruz.

Bir telefonla koşa koşa Ankara’ya giderken, talimat odaklı bu yönetim modelini TC - KKTC Mali İşbirliği Protokolü’nün uygulama detayları gözden geçirilecek gibi süslü sözlerle sunuyorlar.

***
Bir "kabul" haberi okuyorum dün...

Tatar, TC Lefkoşa Büyükelçisi Serim’i ve yeni atanan müşavirleri kabul etmiş.

"Müşavirler" ne?

İçişleri Müşaviri örneğin…
"İçişleri Bakanı" aslında...


Merak ediyorum, KKTC Ankara Büyükelçiliği’nde içişleri müşaviri var mı?
“Ataşe” olsa anlarız da “müşavir” ne?

 

Böylesi bir düzeni New York'ta "ayrı devlet" diye sattığınız zaman alıcı bulamıyorsunuz elbette...

Dost devlet Özbekistan dahi Girne Limanı fotoğrafı ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşunu kutluyor böylece...

Siz "aval aval" tanınma beklerken...

***
Sokakların can pazarına dönüştüğü, nüfusun kontrolden çıktığı, yurttaşlıkların havada çarpıştığı, rüşvetin iş yapma kültürüne dönüştüğü, kelepçenin siyasi mesafeye göre takıldığı, gelir eşitsizliğinin derin bir uçurum olduğu, küresel değerlerin kaybolduğu bir ortamda kimin bakan olacağı tartışılıyor halen…
Yüzlerine, gözlerine, üzerlerine kusmak geliyor içimden…
kabilenin.jpg


Elektrik için şeffaflık

“Elektrik en temel ihtiyaçtır ve bir artış varsa, AKSA’dan Kıb-Tek’e madde madde açıklanmalıdır, ne kadar maliyet varsa detaylı ortaya dökülmelidir” demiştim.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu ya da Ekonomi Bakanlığı’ndan bu yönde bir açıklama yapılmıyor elbette…

Enerji politikaları ile yakından ilgilenen akademisyen Hasan Ulaş Altıok, elektrikteki tarife artışının yeni oluşan maliyetten kaynaklanmadığı iddiasını ortaya koydu.

Altıok’a göre Bunca zamandır maliyetin altında satış yapılmaktaydı. Son zamlar bir düzeltmedir.”

***
Enerji politikasından sorumlu resmi kişi ya da kurumların, maliyetler - ve elbette zamlar -  konusunda bir açıklama yapmasını talep ediyorum yeniden…
Toplumsal bir talebe dönüşmelidir bu!
Esnaf, sanayici kapısına dayanmalıdır kurumun…

Hasan Ulaş Altıok, bir akademisyen olarak kendi verilerini ya da ön görülerini ortaya koyuyor; bu alandaki otorite Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu sanırım.
AKSA'nın üretimi de Kıb-Tek'e satılıyor ve faturalandırma Kıb-Tek tarafından gerçekleştiriliyor.

O zaman...
Kıb-Tek yönetiminin - ki Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu bu toplumun öz malıdır, diyoruz - yine topluma tüm maliyetleri detayları ile açıklaması şarttır.

Unutulması zamanında herkes maaşlarından kesintiyle Kıb-Tek’in altyapısına destek verdi.

Elektrik tarifelerindeki düzenlemenin asgari ücret ve maaş artışı sonrasına denk gelmesi bir rastlantı mı sorusunu dile getiren yalnızca bu satırların yazarı değildir.
Zam kararının “Kurultay” sonrasına sarkması da ayrı bir durum…

Şeffaflık gerekiyor ve toplum bu tüm verileri en ince detayına kadar yetkili otoriteden öğrenmeyi hak ediyor.

elektrik-icin-seffaflik.jpg
 


“Zamlı tarifeler bile KIB-TEK’in elektrik maliyetinin altında”

Akademisyen Hasan Ulaş Altıok’un görüşlerini özüyle paylaşmak istiyorum.
 


Öncelikle çok önemli bir konuda hep birlikte karar üretmeliyiz. KIB-TEK maliyetinin altında elektrik satmalı mı? Bence satmamalı. Satarsa ve aradaki fark da devlet tarafından ödenmezse KIB-TEK batar.

Gelin şimdi KIB-TEK’in maliyetine en basit şekli ile bakalım.
KIB-TEK’in maliyetinin en büyük bileşeni üretim maliyetidir.
Buna iletim ve dağıtım maliyetleri eklenir.
Yönetenlerin beceriksizliklerin ve partizanlıklarının sonucu maliyetlere eklenen finans yükü de cabası. Ama temel maliyet kalemi üretimdir.


Üretim maliyetine bakalım. Üretimin neredeyse yarısını AKSA yapmaktadır. AKSA’ya kWs başına yaklaşık 5.4 TL ödenmektedir. Peki, zamlı tarifeler kWs için bugün ne kadar?

0-250 kWs için 3.7414 TL

251-500 kWs için 7.7185 TL

501-750 kWs için 8.2993 TL


Bu rakamlar konutlar için belirlenen tarifeler. Yani ayda ortalama 500 kWs elektrik tüketen bir kullanıcı için ortalama tarife 5.72995 TL. Aylık ortalama 750 kWs elektrik tüketen bir kullanıcı için ise ortalama tarife 6.5864 TL anlamına gelmektedir.


AKSA dışında üretim yapan KIB-TEK’in elindeki santrallerin (buhar tribünleri ve dizeller) ortalama AKSA maliyetinde üretim yaptıklarını varsayarsak (ki bu varsayımımız doğru değilse çok daha ciddi bir problem var demektir) sadece üretim maliyetinin 5.4 TL olduğu bir durumda 5.72995 TL ve 6.5864 TL tarifeler uygulayarak maliyeti bile karşılamak mümkün görünmüyor.

Yani şu anki zamlı tarifeler bile KIB-TEK’e elektrik maliyetinin altında gelir sağlıyor.


Yapılan son zamlar yeni oluşan bir maliyet artışından kaynaklanmamaktadır. Bunca zamandır maliyetin altında satış yapılmaktaydı. Son zamlar bir düzeltmedir. Maliyetin altında satış yapmanın nedeni ise hem suçlarını gizlemek hem de özellikle de kurultay öncesi dönemde tepki çekmemek gibi akıl dışı argümanlardır.

 

Görüldüğü gibi hane halkının ödediği ortalama tarifeler toplam maliyetin altındadır. Bu da devlete ve dolaylı olarak da vatandaşlara ayrı bir yük olarak geri dönmektedir. Esas mesele maliyetleri düşürebilmektir. Bunun için yapılması gerekenler de bellidir. Ne bu hükümet ne de önceki hükümetler gerekeni yapmaya cesaret edebilmişlerdir.

AKSA’dan kurtulmak ve verimsiz teknoloji ile üretim yapmaya son vermek yapılacakların en başında gelmektedir. Ama bunları yapabilmek gerçekten cesaret ister çünkü TC buna izin vermemektedir.

Bu yazı toplam 2085 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar