Kablo ile entegrasyon…
“Kablo ile elektrik ve su" süreci yine TC-KKTC ilişkilerini ve bu durumun çoklu yansımalarını bir kez daha gündeme getirdi.
Önümüze her konana (ki UBP bunu çok iyi yapıyor) 'tamam' diyen bir anlayış ancak sömürge sistemlerinde olur dostlar, kusura bakmayın!
Yani daha modern ismiyle entegrasyonda…
Yani KKTC'nin TC'ye ilhakında…
Biliyoruz, Türkiye'de medyatik ismiyle "Derin Devlet" denen yapı ya da örgütlenme Kıbrıs'ın tümünü Türkiye'ye bağlama hedefinde.
Bu fikrin temelleri 1950'lerde atıldı.
Bilmekten öte bu durumu defalarca ifşa da ettiklerine tanık olduk.
Buna inanmayan ya da "olamaz" diyenlerin sayısı artık bir elin parmakları kadar.
Pek tabii 2016'dayız.
Ve 2016'da hala bu eski hedefler değişmez mi?
Elbette tartışılır ama değişmediğine ilişkin sinyallerin geldiği günler yaşıyoruz.
"Su" konusunu hep birlikte yaşadık.
Belli ki “Yeni Türkiye"nin sahipleri de eski anlayışla hareket ediyor, yani ilhak!..
Erdoğan ve ekibinin her konuda duvara toslayan dış politikasında Kıbrıs'a ilişkin gizli ajandası entegrasyon olmasın!
İşte bu konuda ciddi ciddi kaygılıyım.
Önce bunu "su" konusunda yaşadık.
Fizibıl yani "ekonomik" olmayan bir projeyi hayata geçirdiklerini bizzat Ahmet Davutoğlu söylemedi mi?
Söyledi.
Daha sonra bu suyun yönetimi konusunda yaşadıklarımıza ne demeli?
Açık açık bir darbe girişimi değildi de neydi olanlar?
Şimdi aynı yemek yeniden ısıtılmış bu kez "kablo ile elektrik" ismiyle önümüze getirilmiş.
Zaten başından beri buradaki Türkiyeli gazetelerin muhabirleri ve bazı gazeteci kılıklı provokatörler tarafından sürekli pompalanan görüşlerin kabul görmesi için ciddi bir algı operasyonu yürütülüyor.
"Zaten bunlar belediyeleri yönetemez, batırdılar. Zaten bunlar Elektrik Kurumu'nu, havayolunu yönetemez batırdılar" mealinde sürekli pompalanan görüşler kamuoyunun kucağına düşüyor.
Bu görüşlerin birçoğunun ekonomik olmadığını düşünüyorum!
Yaşadığımız acı tecrübeler söylemde ekonomik gibi görünen bu yorumların boyutları çok kritik bir stratejik planın ipucu gibi görünüyor.
Aslında 'ip ucu' da değil, belki de bir hamle demek daha doğru.
Çünkü artık büyük finale çok yaklaştık. Eğer çözüm müzakereleri 60 gün içinde olumlu sonuçlanmazsa Kıbrıs’ın kuzeyini çok zor günler bekliyor, bu çok açık.
Çok değil az biraz daha tüm dünya; burasının Türkiye'nin bir alt yönetimi olduğunu bizzat buranın seçilmişlerinin ağzından duyacak.
Zira entegrasyona ramak kaldı artık.
Hadi bu memleketin solcuları olanlara kızıyor, isyan ediyor, bağırıyor çağırıyor da.
Memleketin milliyetçileri nerede acaba, çok merak ediyorum.
Gerçek bir Kıbrıslı Türk milliyetçisi sormaz mı şimdi “Sahi, ne gerek kalacak KKTC'ye? Biz niye kurduk bu devleti?” diye.
Sormaz mı?
Güvenlik konusu TC Genelkurmayı'na bağlı. Dış ilişkiler desen, TC Dışişleri'ne bağlı. Bakmayın Akıncı'nın atıp tuttuğuna. TC Dışişleri'nin siyaseti masada şuan, bizim lider sözcüsü yalnızca…
Para desen, o da Türk Lirası… Merkez Bankası Türkiye'den atama ile yönetiliyor.
Posta, Mersin- 10 Turkey!..
İl bile değiliz bir mektubun üzerinde, Mersin'e bağlı 10'uncu ilçe!..
Telefon? TC merkezli, 0392...
Maliye doğrudan Ankara maliyesine bağlı.
E bunun yanında bir de “yardım heyeti” denen hakemler kurulu da var tabii.
Bir de “ekonomik protokol” var tüm bunlara ek olarak.
İmza için içtimada bekliyorsunuz 3 yılda bir…
Belediyeler keza doğrudan yardım heyetine, daha doğrusu TC Elçisi'ne bağlı.
TC Elçiliği'ndeki bürokrat karar veriyor Lapta'nın kaldırımına, Mağusa'nın asfaltına, Güzelyurt'un su kuyusuna…
Arada haritaya bakıp birkaç cami de serpiştirmeyi ihmal etmiyorlar tabii.
Ne kadar cami o kadar asfalt kuralı var belki de, kim bilir.
Keza “elçilikle” iyi geçinen iyi belediye başkanı oluyor bu topraklarda.
Havaalanını zaten UBP sağ olsun komple devretti.
Türkiye'nin casinolu otel sermayesini de sahillere soktuk, adına da turizm dedik!..
E başka ne kaldı ki elde?
Var canım, olmaz olur mu?
Elektrik Kurumu var!..
Telefon Dairesi var!..
Limanlar var!..
Bu güne kadar bunları yapan anamız şimdi son bir öpücük istiyor.
Çok mü gördünüz yani bunu ananıza?
Abarttım mı?
Yok vallahi abartmadım.
Az bile yazdım.
Adım adım entegrasyon ve ilhak siyasetidir bu ülkede uygulanan.
Kim ne isterse söylesin.
Kalkmış UBP'li bakan "AB'de özelleştirme var" diye siyaset yapıyor.
Sanki hayatının herhangi bir bölümünde AB'yi savunmuş gibi!..
İyi de güzelim UBP'li, senin övüne övüne kurduğun bu devlete artık ihtiyaç kaldı mı ki?
Ya da herhangi bir işlevi?
Her seçim bir birimizi yemekten başka ne yapıyoruz ki biz?
Seçime filan da gerek yok bence.
Bize elçilik yeter de artar bile. Yönetecek bir şey kalmadı zira... Pek bir şey kalmadı.
------------------------------------------
• BİR ELEŞTİRİ
‘VIP’siz kuyu (!)
Cumhurbaşkanı da akıllı adam…
Dikkat edin, 10 günde bir popülist bir davranışı, magazinsel bir gündemle haber konusu olmayı başarıyor.
Kiminde ağrelli kavuruyor, kiminde Saray bahçesine ağaç ekiyor, falan filan…
Tamamen magazin tüten hareketler…
Son marifeti ilginç, Ercan’da VIP kullanmamış!
Fotoğraflarını çekti Cumhurbaşkanlığı, haber servis etti.
Aman ne mühim haber!
Sayfa sayfa yayınladı basın, sosyal medyada övgüler övgüler üzerine…
VIP’ten değil de normal vatandaşların kullandığı güzergahtan geçmiş Akıncı.
Peki sormak isterim Sayın Başkan’a: Daha önce defalarca neden kullandınız Sayın Başkan VIP’i?
Peki bundan sonra da kullanmayacak mısınız?
Yoksa bir defaya mahsus mu bu “sade vatandaş oyunu” ?
Madem Sayın Başkan bu kadar “halkçısın” bir de yılan hikayesine dönen örtülü ödenek konusunda da açıklama yapsan keşke!
Hani seçimden önce “üzerindeki örtüyü kaldıracağım” dediğin ancak seçimden sonra çatır çatın kullandığın örtülü ödenekten bahsediyorum.
Ayda 100 bin TL örtülü, 50 bin TL de hane halkına yardım kalemini de açıkla başkan, nerelere harcadın.
Kendi deyiminle “kaldır şu örtüyü”!..
Ercan’da VIP kullanmadın, güzel hoş da, örtülü ödeneği ne yapacağız, sen onu söyle…
----------------------------------------------------
• BİR YORUM
Kaç kez temel atılır, kaç kez açılış yapılır?
Ercan'daki terminal binasının inşasına başlanabilmesi için ilgili alan Ocak 2015'te işletmeci şirkete teslim edilmiş olmasına rağmen temeller daha bugün (dün) atılabiliyor.
Bir yandan 'şirketi üzmeyin, size ne iyilikler yapıyor, kandırdınız galiba çünkü cirosunu da sizinle paylaşacakmış, önden peşin paralar da vermiş, aman ha önünü açın' , diğer yandansa 'şirket sen de elini çabuk tut 20 aya bitir bu işi artık' (çünkü aslında bitiş tarihi 2016 ) gibi çeşitli mesajlarla dolu (yanılmıyorsam) 3. temel atma törenini az önce BRT'den canlı yayında izledik .
TC’den gelen bakanlar, sunucunun tabiriyle 'değerli hanımefendi eşleri' ve şirket yetkilileri 'button'lara basıp açılışı yaptılar. İzledik [FAZİLET ÖZDENEFE]
--------------------------------------------
GÜNÜN FOTOĞRAFI
Mahkemelik hükümet!
Ve sonunda Serdar Denktaş mahkeme koridorlarında…
“Davalı” hükümetin davalı “Başbakan Yardımcısı”.
Her işleri mahkemelik hükümetin son fotoğrafı bu mudur? Budur!